Bugün dünden farklıdır

Haberin Devamı

Küresel mali piyasalar bu haftaya da sıkıntılı başladı. Sabah uyandığımızda Asya borsalarının çöktüğünü öğrendik. Avrupa ve Türkiye onları izledi. Şu anda New York borsası daha açılmadı. Ama vadeli işlemler düşüş öngörüyor. Son iki yazıda küresel konjonktürün gidişatına baktık. Biriken dengesizlikler bir düzeltmeyi kaçınılmaz hale getirmişti. Son gelişmeler düzeltmenin başladığını gösteriyor. Acılı geçme ihtimali giderek artıyor. Bu süreç Türkiye’ye nasıl yansır? Bu soruya doğrudan cevap vermedik. Dolaylı şekilde, 2008 tahminleri içinde kısmen yer almıştı. Sanırım daha açık ve seçik bir analizin zamanı geldi.

Bütçe disiplini ve yapısal değişim

Türkiye’de herkesin kafasında yakın tarihte yaşanan çalkantılardan türetilmiş bir kriz şablonu vardır. Gelecek çalkantıların da benzer şekilde cereyan edecekleri düşünülür. Göstergelere o gözle bakılır. Tebdirler ona göre alınır.

20’nci yüzyılın ikinci yarısını hatırlayalım. Popülist maliye politikaları aşırı değerli TL ile birleşince sürdürülemez dış açıklar oluşur. Derken saadet zinciri kopar. Devalüasyon, enflasyon, sıkı maliye ve para politikaları, küçülme, IMF vs. bilinen süreç yaşanır.

Bugün Türkiye ekonomisinin yapısı çok farklıdır. Geri planda 2000’de devreye giren ve sekiz yıldır başarı ile uygulanan sıkı maliye politikaları vardır. Bu sayede kamu borcu düşmüştür. Kamu açığı artık temel kırılganlık nedeni değildir. Bu hususu ne kadar vurgulasak azdır. Kamuoyunun kabullenmekte zorlandığını biliyoruz. Ama gerçek budur. Bir yıldır yaşanan siyasi gerginliklerin ekonomiye etkilerinin çok kısıtlı kalması bu gözlemin doğrulamaktadır.

Konjonktür boyutu

Biraz daha yakın döneme gelelim. Mayıs 2006’da küresel mali piyasalar ciddi bir türbülansa girdi. Türkiye en olumsuz etkilenen ülkelerden biri oldu. Bir buçuk ay içinde dolar 1.30 YTL’den 1.70 YTL’ye tırmandı.

İki haklı soru var. Bir: Ne oldu yapısal değişime? İki: 2008’de neden böyle olmadı? Cevaplar konjonktürdeki değişimde yatıyor. 2006 ilkbaharında iç tüketim tam gaz gidiyordu. İç talep balonunun çektiği hızlı büyüme enflasyonu ve dış açığı tırmandırıyordu. Küresel türbülans içeride bir düzeltmeyi tetikledi. Bugün konjonktür çok farklıdır. En önemlisi, büyümenin zaten yavaşlamış olmasıdır. Fiyatlar üzerinde talep baskısı yoktur. TL’nin değer kazanmasına ve hammadde fiyatlarındaki yükselişe rağmen dış açık az çok sabitlenmiştir. Özetleyelim: Küresel çalkantının bu kez Türkiye’ye yansıması yukarıdaki yapısal ve konjonktürel nedenlerle geçmişten farklı olacaktır. Yerim bitti ama bu konuyu incelemeye devam edeceğim.



DİĞER YENİ YAZILAR