Bozulan ezber, değişen IMF

Haberin Devamı

IMF’in Küresel Mali İstikrar raporuna geçen yazıda işaret ettim. Konjonktür açısından daha çok bilgi taşıyan Dünya Ekonomisine Bakış’ın Nisan sayısı da çıktı. Medya daha çok büyüme tahminleri ile ilgilendi.

IMF Türkiye ekonomisinin 2010’da yüzde 5.2 büyüyeceğini öngörüyor. Altı ay önceki tahmine kıyasla ciddi bir artış var. Bu da Türkiye’yi AB’nin en hızlı büyüyen ekonomisi yapmaya yetiyor.

Büyüme tahminlerinin yukarı çekildiğini söylemiştim. Örneğin “büyümesiz büyüme” halinde bile milli gelir artışı yüzde 4.5 çıkıyordu. Buna alt sınır demiştim. Bu açıdan IMF’in tahminini muhafazakar buluyorum. Kendi tahminlerimi de ilk fırsatta açıklayacağım.

Muhatap değişince

IMF reçetesi deyince ilk akla gelen sıkı para ve maliye politikalarıdır. Diğer koşullar ne olursa olsun, IMF’le yapılan bir anlaşma bunlarla başlardı. IMF kendisine başvurandan önce bütçe açığını küçültmesini ve para politikasını sıkmasını isterdi.

İtiraz kabul etmezdi. Örneğin “benim şöyle özel koşullarım var” ya da “sıkıntılarımın nedeni geçmiş gevşek maliye politikaları değil” laflarına hiç aldırmazdı. Hele sen bütçeyi sık, faizi yükselt, ondan sonra konuşuruz derdi.

Bunları hangi ülkelerden isterdi? Muhatapları sık sık krizlerle karşılaşan gelişme yolunda ekonomilerdi. Ağlamaları, yalvarmaları hiç işe yaramazdı. IMF’nin pozisyonu bir milim bile oynamazdı. .

Bu kriz IMF’in klasik reçetesini perişan etti. Çünkü muhatap değişti. Mali kriz en beklenmedik yerde, ABD’de patladı. Kore’de, Brezilya’da, Tayland’da, Türkiye’de, Arjantin’de patlamadı. IMF açısından işler sarpa sardı.

Gel de yakın tarihinin en ağır ekonomik krizi ile cebelleşen ABD yönetimine dönüp “derhal bütçe açığını küçült, faizleri yükselt, yoksa karışmam ha!” de bakalım. O işler öyle olmuyor. Muhatap ABD olunca eski şarkılar unutuloyor, yeni şarkılar söyleniyor.

Gevşek politikalara devam

IMF raporlarını dikkatle taradım. Çok açık şekilde gevşek maliye ve para politikalarının 2010 yılında da sürdürülmesine destek veriliyor. Hatta 2011 için de kapı kapatılmıyor, aralık bırakılıyor.

Bekleneceği gibi, geçmiş reçeteden bu radikal sapmanın yarattığı mahçubiyet de satırlar arasında seziliyor. Yıllardır savunulanın şimdi tersinin söylenmesi “çifte standart” kokuyor. Bir şekilde tevil etmek gerekiyor.

Ona da bir çözüm bulunmuş. 2010’un gevşek politikaları iki satırda geçiştiriliyor. Sonra sayfalar boyunca sorunlu ülkelerin uzun dönemde güvenilir (credible) çözümler getirmesinin önemi anlatılıyor. Eskiler “zevahiri kurtarma” derdi.

Sıkı maliye ve para politikasından çark edilmesi bozulan tek ezber değil. Başkaları da var. Bugün yerim kalmadı. Bunlardan özellikle döviz kuru konusunu ayrıca ele almak istiyorum. Çok ilginç sürprizler var.

DİĞER YENİ YAZILAR