Biraz para teorisi

Haberin Devamı

Ekonomide para arz ve talebinin yönetilmesi görevi Merkez Bankası’na aittir. Çünkü kanuni geçerliliği olan ülke parasını basma tekeline sahiptir. Bu ise ona piyasalardaki likiditeyi denetleme gücünü verir. Bu işlemlere “para politikası” denir.

Para talebi istikrarlı ve öngörülebilir ise para politikasının temel enstrümanı para arzıdır. Dolaşımdaki banknot miktarı ya da Merkez Bankası bilançosunun pasifinde yer alan kalemler para arzını oluşturur.

Bu durumda kısa dönemli faizler para arzı kararının sonucunda ortaya çıkar. Yakın bir geçmişe kadar makro ve para derslerinde para politikası bu şekilde anlatılırdı. Para arzı kısılınca para piyasasında faiz yükselir. Para arzı arttırılınca düşer.

Ancak para talebi teorinin varsaydığı gibi istikrarlı ve öngörülebilir değildir. O nedenle Merkez Bankası para piyasası faizlerini doğrudan belirler. O faiz düzeyinde varolan para talebi kadar likiditeyi piyasaya sağlar.

Paranın iki fiyatı

Bu noktada iktisadın temel postülalarından birini hatırlatalım. Bir piyasa oyuncusu fiyat ve miktarı aynı anda belirleyemez. Birini tercih etmek zorundadır. Fiyatı belirlemişse miktar, miktarı belirlemişse fiyat piyasada oluşur.

Ancak işin içine para girince işler karışır. Çünkü paranın bir değil iki fiyatı vardır. Birincisi para tutmanın fırsat maliyeti olan kısa dönemli faizdir. Sermaye hareketlerinin serbest olmadığı durumda paranın tek fiyatıdır.

Paranın konvertibilitesi varsa ikinci fiyat yani döviz kuru devreye girer. Çünkü iç faiz yerleşiklerin ve yabancıların portföylerinde yerli paranın payını etkiler. Sermaye hareketleri ise yerli paranın değerini belirler. Açık ekonominin bu özelliği para politikası açısından çok önemlidir.

Diyelim ki Merkez Bankası şu yada bu nedenle kısa dönem faizlerini ekonominin konjonktürel ve yapısal gereklerinin üzerinde bir yerde belirledi. Sermaye girişleri ülke parasının hızla değer kazanmasına yol açacaktır.

Devam edelim. Merkez Bankası ülke parasının değer kazanmasından rahatsız oldu. Döviz alarak paradaki değer artışını sınırlamaya çalıştı. Ne olur? Döviz alırken para yaratır. Yani para arzı üzerinde denetimi kalmaz.

Küreselleşme üçlemi

Açık ekonomilerde faiz-kur ilişkisine iktisat literatüründe “küreselleşme üçlemi” deniyor. Para politikasının zorunlu ve zor bir açmazına işaret ediyor.

Bir yanda faiz (ve para arzı), öte yanda döviz kuru var. Faizi (para arzını) denetlemek isterseniz döviz kurunu, yok döviz kurunu belirlemek isterseniz faizi (para arzını) piyasaya bırakmak zorundasınız.

Merkez Bankası “bir yandan faizi yüksek tutarım öte yandan gelen dövizi satın alırım, böylece paranın değer kazanmasını engellerim” diyebilir mi? Der ama iktisat politikası hata ve tutarsızlık kaldırmaz. O macera kötü biter.

Merkez Bankası’nın son faiz indirimini değerlenmeden önce bu genel çerçeveyi hatırlatmakta yarar gördüm.

DİĞER YENİ YAZILAR