Bir toplantı izlenimleri

Haberin Devamı

Salı akşamı Merkez Bankası gecelik faizi .5 puan indirdi. Ertesi gün Gaziantep’te bir panele katıldım. Garanti Bankası’nın düzenlediği toplantıda Sanayi Odası ve Ticaret Odası başkanları da konuşuyordu. İzleyenlerin büyük çoğunluğu da sanayicilerdi. Bekleneceği gibi para politikası tartışmaları gündeme damgasını vurdu. İki oda başkanı konuya cepheden girdiler. Merkez Bankası’na ve para politikasına sert eleştiriler yönelttiler. Salonun da onları onaylayarak dinlediği çok belirgindi.
Ben sunuşumu daha genel ve yapısal düzeyde tutmaya çalıştım. 2000 sonrasında yaşanan büyük ekonomik dönüşüme iş alemi açısından baktım. Yeni ortamın içerdiği fırsatlara ve tehlikelere dikkat çektim. Para politikasına ve konjonktür sorunlarına ise çok kısa değindim. Ama tartışma bölümünde sadece faiz ve kur soruldu. Dolayısı ile para politikası polemiğinin içine ben de çekildim. Sıcağı sıcağına izlenimlerimi okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
Neden böyle oluyor?
Birincisi, insanlar faizin neden bu kadar yüksek tutulduğunu anlamakta zorlanıyorlar. Önce sorular şöyle geliyor. Gecelik faiz neden bu kadar yüksek? Enflasyonla gecelik faiz arasındaki farkın böylesine açıldığı başka ülke var mı? Hangi mantık bu farkı açıklayabilir?
Hemen ardından ilk tepkiler seslendiriliyor. Merkez Bankası kapris mi yapıyor? Yüksek faiz ve düşük kurun verdiği hasarı görmüyor mu? Ekonomiden ve toplumdan nasıl bu kadar kopuk olabiliyor?
Sonra eleştiri sertleşiyor. Merkez Bankası’nın faizi yüksek tutmakta bir çıkarı mı var? Dolar cinsinden faizleri kimler alıyor? Para politikasının tek hedefi Türkiye’ye sıcak para çekmek midir? Ve esas konuya geliniyor. Yoksa cari işlemler dengesi açığının yüksek faize gelen sıcak para ile finanse edilmesi üzerine kurgulanmış bir ekonomi modeli mi var? Bu modelin tasarım ve uygulamasında IMF’nin sorumluğu nedir?
Bunları toplantıda aldığım notlardan yazdım. Hepsi kelimesi kelimesine söylendi. Bu görüşlerin ve benzerlerinin toplumda çok yaygın olduğunu katıldığım başka toplantılardan da zaten biliyorum.
“Akıllı tasarım” mı?
Bu bakış açısı bana biraz evrim teorisine karşı çıkanların kullandıkları “akıllı tasarım” görüşünü anımsatıyor. Ne diyorlar? Yaşam çok karmaşık ve çeşitlidir. Kör doğa güçlerinin raslatısal evrimi sonucu ortaya çıkmış olamaz. Gerisinde bir akıl ve tasarlayan olmalıdır.
Ben evrim teorisini tercih ediyorum. “Yüksek faiz-değerli TL-büyük dış açık” üçlüsünün içiçeliğini kabul ediyorum. Ama hükümetin ve Merkez Bankası’nın bunu amaçladığını düşünmüyorum. Aksine, üçlünün hükümeti ve Merkez Bankası’nı rahatsız ettiğini görüyorum. O zaman nereden çıkıyor? Uzun süredir anlatıyorum. 2003 sonrasında uygulanan para politikaları iyi niyetli idi ama yanlıştı. İyi niyet yanlışı engellemeye yetmez. Şimdi Türkiye o hatalı politikaların bedelini ağır şekilde ödüyor.
Bu açıklamanın temel sorununu biliyorum. İçinde komplolar, çıkarlar, dış güçler, vs. hikayeyi heyecanlı kılan unsurlar yok. Bürokratlar, teknik yetersizlikler, deneyimsizlik, yanlış kararlar, vs. yani sıradan olaylar var. Maalesef hayat böyle...

DİĞER YENİ YAZILAR