Bayramın ilk günü

Haberin Devamı

İki-üç yılda bir Kurban Bayramı’nın ilk günü yazıma denk geliyor. Bu yıl da öyle oldu. THY’nin Paris-İstanbul uçağındayım. Herkes gider Mersin’e, ben giderim tersine... Tatilciler yurtdışına uçarken ben dönüyorum.

Son bir saattir bilgisayar denen mucizenin keyfini sürüyorum. 17 yılda yazdığım 2000 yazıyı tek bir dosyada görüyorum. Bayrama denk gelenleri ayrıca işaretlemiştim. Geçmiş bayramlarda neler yazdığımı okuyorum.

Bayram yazılarının kendine göre bir kalıbı oluşmuş. İçinde mutlaka geçmiş özlemi oluyor. Yaşlandıkça insan nostaljik takılmaya başlıyor. “Ah üstadım, bizim zamanımızda enginarlar şöyle kocaman olurdu” muhabbeti artıyor.

Doğrusu arife günü canım ekonomi yazmak istemiyor. Sıradaki konu listesini gözden geçirdim. Hiçbirinin aciliyeti yok. Bayramın ilk günü sizlerin de dış açık ya da para politikası veya istihdamla uğraşmak istediğinizi sanmıyorum.

Arife günü geleneği

Bana annem öğretti. Her yıl arife günü anne ve babasının ruhlarına kurban keserdi. Âdet öyle imiş. Sonra babamı ekledi. Annemi kaybedince görev bana kaldı. Arife günü aile büyüklerini ben anıyorum.

Hayatımda önemsediğim anlardan biridir. O nedenle arife gününü bir şekilde İstanbul’da geçirmeye çalışırım. Çoğunlukla beceririm.

Aile evi Levent’te idi. Ben Levent İlkokulu’nu bitirdim. O bina sonra Köy Çocuklarını Yükseltme Vakfı (0212-264 00 15) oldu. Annem kurbanını orada keserdi. Devam ettim. Vakfın yöneticisi Sevim Hanım tüm aileyi tanır. Eski günleri yâd ederiz.

Sonra bahçeye inerim. Vakıfta yaşayan çocuklarla selamlaşırız. Kasapla öpüşürüz. Koçların seçimine nezaret ederim. Vekaletimi veririm. Duayı dinlerim. Kurbanın başında dururum. Kendi payımı alırım.

Her yıl tekrarlardım. Ama iki yıl önce yeni bir yönetmelik yayınlandı. Amaç iyi niyetli de olabilir; fakat sonuç değişmiyor. Artık vakıfta kurban kesilmiyor. Tahmin edeceğiniz gibi, iki yıldır bütün düzenim bozuldu. Öyle kaldım.

Dindar değilim. Vakfa iki kurban yerine bedelini vermenin aslında beni rahatsız etmemesi gerekiyor. Gene de mutsuzum. Hayatıma anlam katan bir geleneğin daha böylece mazide kalmasına üzülüyorum.

Bayramınızı kutluyorum

İşte böyle, sevgili dostlarım. Bugün Bayram; bugün ekonomi yok, siyaset yok, futbol yok; yok oğlu yok... Onların yerine hayatın anlamı üzerine düşünmek var, yaşamak ne güzel şey kardeşim demek var, yaşlandığını kabul etmek var...

Tüm okuyucularımın mübarek Kurban Bayramı’nı kutluyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR