Geçen yazımda “bu hafta önemli veri yok” dedim. Yazlıktan İstanbul’a intikal kargaşasında atlamışım. Salı Temmuz sanayi üretimi yayınlandı. İmalat sanayinde duraklama iyice belirginleşiyor. Ağustos’u da gördükten sonra bakacağım.
Ağustos nakit dengesi Hazine tarafından açıklandı. Bütçe hakkında yararlı bilgi taşıyor. Sekiz aylık nakit açığı 14 milyar TL çıktı. Son dört ayda bir miktar gevşeme olacaktır. Gene de bütçe açığı hedefle uyumlu duruyor.
Eylül’ün ilk Beklenti Anketi sonuçları geldi. Yıl sonu TÜFE beklentisinin yüzde 7.5’a yükselmesi ilgimi çekti. İlk sekiz ayın enflasyonu yüzde 3.5’du. Dört ayda neden yüzde 4 olacağını anlamakta zorlanıyorum.
IMF’in 4’üncü Madde bağlamında hazırladığı Türkiye raporu (Staff Report) dün akşam internet sitesine kondu. Maalesef daha indiremedim. Yararlı analizler olabilir. Yazı programına ekliyorum.
İstanbul’da bayram
Yukarıda söyledim. Dün Bodrum’dan İstanbul’a intikal ettik. Biraz “herkes Mersin’e, biz tersine” duruyor ama tam öyle değil. Bayramları İstanbul’da geçirmeyi seviyorum. Bu duygum giderek güçleniyor.
Aklıma iki neden geliyor. Birini tahmin etmek kolay. Eski tabirle yaş kemale erdikçe, çocukluk günleri özlemi artıyor. Bayramın kokusu, havası, neşesi özleniyor. El öpen yerine eli öpülen statüsüne geçmekle bağlantılı olabilir.
Diğeri takvimden kaynaklanıyor. Bayram günleri her gün biraz daha ısınıyor. İki ayı yazlıkta geçirdikten sonra deniz kıyısında ilave üç günün marjinal yararı azalıyor. Tersine, büyük kent özleniyor.
Genç nesiller için Şeker Bayramı ilk kez sıcak mevsime rastlıyor. Bizim için bu ikinci tur. İlk Ramazan’ımın yazbaşına denk geldiğini hayal meyal hatırlıyorum. Kurban Bayramı’nı yaz ortasında Yalova’da geçirirdik.
Okuyucularımın mübarek Şeker Bayramı’nı kutluyor, sağlık, huzur ve refah diliyorum.
“Evet”
Anayasa değişikliği referandumu bayramı da etkiledi. Pazar günü oy kullanabilmek için tatilden bir gün önce dönen çok var. Bizim mahallede “hayır” diyenler ezici çoğunluğu oluşturuyor. Katılım oranı da yüksek duruyor.
Bir süredir siyaset üstüne çok ender yazıyorum. Ekonomiye ağırlık veriyorum. Gene de önemli gördüğüm anlarda tavrımı açıklıyorum. Daha önce de söyledim. Tarihe kayıt düşmeyi seviyorum.
Referandumda “evet” oyu kullanacağım. Anayasa değişikliklerini genelde olumlu buluyorum. Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde kritik bir yol ayrımıdır. Süreci hızlandıracaktır.
İtirazlarım ve yetersiz bulduklarım yok mu? Var elbette. “Yetmez ama evet” tezine önceleri sıcak baktım. Sonra bir mahçubiyet içerdiğini hissettim. Sevmedim. Düz “evet” bana yeterli geldi. Sonucun Türkiye için hayırlı olmasını diliyorum.
Bayram yazısı
Haberin Devamı