Önce dev Amerikan bankaları batma noktasına geldi. Teoriye göre, özel şirketlerin iflası kapitalizme güç veriyordu. Ama pratik farklı gelişti. Bir iki kurbandan sonra geri kalanların batmak için çok büyük olduğuna karar verildi. Fatura vergi mükellefine çıkartıldı.
Ya devletler? Piyasa ekonomisinin yeni kuralları onları da kapsayacak mı? Konu aniden alevlendi. Herkes soruyor. Patlayan gayrimenkul balonu Dubai’yi batırır mı? Yoksa petrol zengini komşusu Abu Dabi faturayı üstlenmeyi kabul eder mi?
Komşuda da sorunlar büyüyor. Euro üyesi Yunanistan’da bütçe açığı milli gelirin yüzde 12’sine tırmandı. 2011’de kamu borcunun milli gelire oranının yüzde 135’i görmesi bekleniyor. Acaba Almanlar kurtarmaya yanaşır mı?
Bayram tatili bizim piyasaları Dubai fırtınasının ilk dalgasından korudu. Ama arkası geliyor. Salı günü mali piyasalar işbaşı yapacak. Çalkantılı günlere hazır olun.
Araç sayıları
Arefe günü ailenin bir bölümü Ankara’dan İstanbul’a geldi. E-5 otoyolundaki araç kalabalığını onlar anlattı. Trafik sıkışınca eskiden Beyoğluna benzetirdik. İstiklal Caddesi araçlara kapandı. Yerini bizim yakada Levent yada Maslak aldı.
Bir de dönüşü var. Yarın akşam otoyolda büyük bir yoğunluk yaşanacaktır. Yola geç çıkanlar çok sıkıntı çekecek, son kilometrelerde saatler boyunca bekleyecektir. Ama bana Bayram günü için yazı konusu çıktı. Bir başka bayramda Türkiye’de otomobilin serüvenini yazmıştım (22 Ekim 2006). Son verileri aşağıdaki tabloya koydum.
2000 sonunda Türkiye’te trafiğe kayıtlı 8.3 milyon araç vardı. Bunun 4.4 milyonu otomobil, 800 bini kamyonet, 3.1 milyonu motosiklet ve traktör dahil diğer araçlardı. Eylül sonunda araç parkı 14.2 milyona, otomobil 7 milyona, kamyonet 2.1 milyona, diğer araçlar 5 milyona yükseldi. Kamyonet yüzde 174, otomobil yüzde 59 arttı.
Bu sayılardan 2001 sonrasının otomotiv sektörünü için iyi geçtiğini anlıyoruz. Araç sayısında İstanbul’un ezici ağırlığı da son satırda izleniyor. Otomobillerin yüzde 25’i, kamyonetlerin yüzde 23’ü İstanbul’da trafiğe çıkıyor.
Fakirleştik mi?
2009 üçüncü çeyrek büyümesi daha açıklanmadı ama eksi geleceği konusunda bir tereddüt yok. En iyimser hesapla bile, yılın ilk üç çeyreğinde sabit fiyatlarla ekonominin yüzde 9 civarında küçüldüğü biliniyor. Dolar cinsinden daha kötü bir rakam çıkıyor.
Üretimdeki bu sert düşüş manşetlere “şu kadar fakirleştik” diye yansıyor. İtiraz edemeyiz. Bu yıl daha az üretim ve ithalat yaptığımız, daha az araç aldığımız kesin. Ama trafikteki araç sayısı bu yıl da artıyor.
2009’da değişime bakalım. Toplamda 441 bin, otomobilde 231 bin, kamyonette 110 bin, diğer araçlarda 100 bin artış var. Yani araç sayısına göre bu yıl zenginleşmişiz.
Görüldüğü gibi, üretimin düşmesi, işsizliğin artması, resesyon, kriz, vs. hiç bir şey Türkiye insanının araba sevdasını etkilemiyor. Bayram dönüşü trafikte saatlerce beklemeyi göze alanların sayısı en zor koşullarda bile artıyor.
Krizden sonra pazar büyüdü
2000 8.320.449 4.422.180 794.459
2001 8.521.956 4.534.803 833.175
2002 8.655.170 4.600.140 875.381
2003 8.903.843 4.700.343 973.457
2004 10.236.357 5.400.440 1.259.867
2005 11.145.826 5.772.745 1.475.057
2006 12.227.393 6.140.992 1.695.624
2007 13.022.945 6.472.156 1.890.459
2008 13.765.395 6.796.629 2.066.007
2009* 14.206.303 7.027.524 2.175.875
* Eylül itibarıyla
Araba sevdası
Haberin Devamı