ABD’nin kritik seçimi

Haberin Devamı

İçeride iki iyi haber var. Ekimde yıllık enflasyon yüzde 7,8’e geriledi. Yüzde 7’nin altı gözüktü. Fitch nihayet Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir düzeyine yükseltti. Sevindiricidir. Ama dış açık ve ihracatçı için kötü haberdir. Ayrı yazı gerektiriyor.

Bugün Amerika, Cumhurbaşkanı’nı seçiyor. Aslında oy verme daha önce başladı. Pek çok eyalet posta, e-mail, internet vs. seçim sandığına gitmeden oy kullanma hakkını tanıyor. Türkiye de artık bu yöntemleri düşünmelidir.

Yarış kelimenin tam anlamı ile başa baş geçiyor. İki adayın oy oranları çok yakın. Ancak ABD’de başkanlık seçimi iki derecelidir. Eyalet delegelerinde çoğunluğu sağlayan kazanır. Çok oy alan kaybedebilir. Örneği çoktur.

Bir adayın bariz üstünlüğü hâlinde sonuç çabuk belirlenir. Bu kez öyle olmayabilir. İtirazlar, yeniden saymalar vs. uzun sürebilir. 2000’de genç Bush’un ilk seçimini hatırlayın. Heyecanlı bir bekleyiş olacaktır.

Büyük kutuplaşma

İki partili siyasi yapılarda seçim platformları genellikle merkez seçmene yönelir. Nedeni radikal önerilerin seçim kaybettirmesidir. Dolayısı ile partiler arasında köklü anlayış farkları oluşmaz. Ayrıntılar ve uygulama öne çıkar.

ABD iyi bir örnekti. Ancak son 10-15 yıldır yeni eğilimler belirdi. Toplumda kültürel, ekonomik ve siyasi kutuplaşma derinleşti. Ekonomik krizin katkısı küçümsenemez. Ama başka etkenler de var.

Kendine özgü tarihi nedenler, birey-devlet çelişkisinin ABD’de çok keskin yaşanmasına yol açmıştır. Anayasanın amacı bireyi devlete karşı korumaktır. Toplumda adeta anarşizan bir bireycilik fevkalade yaygındır.

Nitekim ekonomiye devlet müdahalesi sınırlıdır. Refah devleti kurumları zayıftır. Yeniden dağılım mekanizmaları Avrupa’ya kıyasla yetersizdir. Ayrıca geç tesis edilmiştir. Zaten bunlara karşı güçlü bir muhalefet hep var olmuştur.

Derindeki kavga bu seçimde iyice su üstüne çıktı. 1980’lerde ilk provası yapılmıştı. Reagan’ı (ve İngiltere’de Thatcher’ı) hatırlayalım. Kalıcı olamadı. Demokrat başkanlar (Clinton ve Obama) kamu müdahalesini sürdürdü.

Krugman özetliyor

Çatışmanın refah devleti eksenini New York Times’da Paul Krugman çok net özetliyor. Not: Krugman Obama yanlısıdır.

“Eğer Obama yeniden seçilirse, sağlık sigortası kapsamı genişler, zenginlerin ödediği vergi artar ve Wall Street daha sıkı düzenleme altına alınır. Eğer Romney kazanırsa, sağlık sigortası kapsamı daralır, zenginlerin vergileri 80 yıldır görülmemiş düzeye geriler ve mali mevzuat eski (gevşek) hâline geri döner”.

Diğer eksen makro politikadır. Demokratlar büyüme ve istihdama öncelik veriyor. Keynes’çi politikaları savunuyor. Cumhuriyetçiler ise devleti küçültmek istiyor. Çözümü kemer sıkmakta (ve para basmayı durdurmakta) görüyor.

Bu açıdan çok kritik bir seçimdir. Dünya ekonomisini etkileyecektir. Romney’nin kazanmasının sonuçlarını tahayyül etmekte zorlanıyorum. Tahmin edeceğiniz gibi, tereddütsüz Obama’yı destekliyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR