Son ABD seyahatinden siyasi izlenimlerimi pazar günü yazdım. Özetle, iki ülke arasındaki ilişkilerde Soğuk Savaş sonrası döneme uyum sancılarının sürdüğünü, hatta önümüzdeki günlerde anlaşmazlıkların artabileceğini gözledim.
Bugün ekonomik izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. Türkiye ekonomisi üzerine iki konuşma yaptım. New York’ta mali kesim kökenli iktisatçılarla konjonktürün seyrini ve muhtemel senaryoların ayrıntılarını tartıştık. Çok yararlandım.
Washington’da ise eski IMF Başkan Yardımcısı Profesör Anne Krueger yorumcu idi. Kendisinin 2002-2006 döneminde Türkiye’nin uyguladığı iktisat politikalarının tasarımında birinci elden sorumluluk taşıması olayı daha ilginç kıldı.
Piyasa iyimser
İki temel tema var. Bir: Toplumun büyük fedakârlığı ile kısa sürede kamu açığı kapanmıştır. Başarının sırrı budur. İki: Kriz sonrası para politikası yanlıştır. Aşırı değerli TL’nin, gerileyen özel kesim tasarruf oranının, büyüyen dış açığın, artmayan istihdamın sorumlusu odur.
Dolayısı ile iki düzeltme kaçınılmazdır. Tasarruf artışı iç tüketim duraklamasıdır. Ya iç taleple birlikte büyüme hızı düşer. Ya da büyümeyi ihracatın çekmesi için TL değer kaybeder. Küresel piyasa risk iştahında bir olumsuzluk yaşanmadığı takdirde düzeltme intizamlı seyreder.
Bu analizde karamsar unsurlar bulundu. İç talepte nispeten uzun sürecek bir durağanlık fikrine herkes kendini alıştırmış. Ama kur ve ihracat konusunda daha iyimserler. Verimlilik artışı ve reel ücretin sabit kalması sayesinde TL değer kaybetmeden ihracatın artacağı düşünülüyor. Bu da 2007’de daha hızlı büyüme ve TL’de daha az değer kaybı demek.
Buna rağmen, dolaylı yoldan yine sorular döviz kuruna yoğunlaştı. En çok merak edilen husus şu: Küresel piyasada bir türbülans halinde Merkez Bankası’nın tepkisi ne olur? Soruyu açınca karşımıza “dövize müdahale gelir mi?” çıkıyor.
Krueger karamsar
Washington’da daha genel düzeyde aynı analizi anlattım. Enflasyon, kamu borcu, kamu dengesi, büyüme, yabancı sermaye girişi, özelleştirme vs. olumlu yapısal göstergeleri saydım. Konjonktürel sorunlara değindim. Düşük istihdam oranını yükseltmek için hızlı büyüme zorunluluğunu vurguladım.
A. Krueger sunumu iyimser buldu. Türkiye’nin enflasyon, kamu borç ve maliyesinde katedilecek daha çok yolu var dedi. Başka yapısal reformlar yapılmadığı takdirde uzun dönem büyüme hızının yüzde 5’in üstüne çıkamayacağını özellikle belirtti.
Öte yandan, yetersiz istihdam savını kabul etmedi. TÜİK’in yayınladığı istihdam verileri yanlış, kayıt-dışı istihdamı kapsamıyor dedi. Özetle “gerçekçi olun, hızlı büyümeye heveslenmeyin” mesajını aldım.
ABD izlenimleri (2)
Son ABD seyahatinden siyasi izlenimlerimi pazar günü yazdım. Özetle, iki ülke arasındaki ilişkilerde Soğuk Savaş sonrası döneme uyum sancılarının sürdüğünü, hatta önümüzdeki günlerde anlaşmazlıkların artabileceğini gözledim
Haberin Devamı