Küresel mali piyasalar haftaya iyi başladı. Son baktığımda Avrupa borsaları yükselmişti. İMKB daha sıkıntılı seyretti. Gördüğüm kadarıyla rivayeti bol bir borsaya dönüştü. Ancak piyasalardaki tedirginlik döviz kuruna da yansıyor.
İçeride yeni veri yok. Çarşamba günü takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi açıklanıyor. Ekim dış ticareti sanırım ay sonu bayrama rasladığı için Aralık başına sarkıyor.
Merkez Bankası Beklenti Anketi sonuçları çıktı. Yakın gelecek için enflasyon beklentileri yatay seyrediyor: Yıl sonu yüzde 5.8, bir yıl sonrası yüzde 6.3. Buna karşılık iki yıl sonrası için beklenen enflasyonda küçük bir artış görülüyor: yüzde 6.4.
İnkâr politikası
İnternetin yararları saymakla bitmiyor. Örneğin internet dergileri ortaya çıktı. Çok işime yarıyor. Ustaların güncel konularda yazdıklarına anında ulaşıyorum. Polemikleri izlemek kolaylaşıyor.
Berkeley Electronic Press tarafından yayınlanan The Economist’s Voice (İktisatçının Sesi) www.bepress.com/ev bunlardan biri. Editörlüğünü Nobel ödüllü Joe Stiglitz yapıyor. Son sayıyı Fed ve Hazine’yi eleştiren yazılara ayırmışlar.
Richard Posner adını son dönemde duyurdu. Bildiğimiz iktisatçılardan değil. Federal üst mahkemede yargıç ve Şikago Üniversitesinde öğretim üyesi. “A Failure of Capitalism” (Harvard Ün. 2009) adlı kitabını yeni aldım ama daha okuyamadım.
Yazısının başlığı: “Mali Düzenleme Reformu: İnkâr Siyaseti”. Mali krizin Fed ve Hazine yönetimlerinin geçmişte yaptıkları vahim hatalardan kaynaklandığını savunuyor. Aşırı gevşek para politikasını, düzenleyici kurulların gafletini vs. anlatıyor. Greenspan, Bernanke, Geithner, Summers, Paulson, vs. Fed ve Hazine yöneticilerini suçluyor.
Oradan bugüne geliyor. Mali piyasalarda reform diye önerilen tüm tedbirlerin aslında gerçek sorumluları koruma amacını taşıdıklarını söylüyor. “İnkâr politikası” kavramını bu bağlamda kullanıyor. Türkiye’den iyi biliriz.
Kediye ciğeri teslim edince
George Mason Üniversitesi Öğretim Üyesi Russ Roberts’i Hayek yanlısı liberal bir blog’dan (www.cafehayek.com) tanıyorum. O da mali kesim reformlarının karşılaştığı temel sorunları anlatıyor. Posner’in makalesini tamamlıyor.
Soruna tam cepheden giriyor. Dev mali kuruluşlarla kamu yöneticileri arasındaki yakın ilişkiyi hedefliyor. “Dönen kapı” benzetmesini yapıyor. Dev yatırım bankalarının doğrudan ya da dolaylı şekilde nasıl mali kesimle ilgili politikaları belirlediklerini örnekliyor.
Bir alıntı: “ABD mali sistemini tarafsız şekilde gözlemleyen bir Marslı, bu sistemin Goldman Sachs’ın tepe yönetimi ve onların adamları tarafından yönetildiği sonucuna varırdı.” Not: Goldman Sachs en büyük ve en etkili Wall Street kuruluşudur.
Kamu otoritesi ile mali kesim arasındaki bu ortaklığı (“sembiyoz” diyor) kırmadan yapılacak reformlara başarı şansı vermiyor. Kedi ve ciğer özdeyişi bence anlattığı hikâyeye tam oturuyor. İsteyen karga-kılavuz boyutunu da ekleyebilir. Bizde örneği çoktur.
ABD’den muhalif sesler
Haberin Devamı