ABD’de karamsar sesler

Haberin Devamı

2010 milli geliri perşembe açıklanıyor. Öncesinde canım iktisat politikası yazmak istemedi. Notlarıma baktım. Türkiye’de siyaset öne çıkıyor. Anayasa tartışması ve aday belirleme yöntemi özellikle önemli. İleride mutlaka katılacağım.

Bugün ABD’ye odaklanmaya karar verdim. Listemde yer alan iki kitap ve bir makaleyi tanıtmak istiyorum. “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” misali, Türkiye için önemli dersler içerdiğini düşünüyorum.

ABD’yi güçlü kılan vasıfların başta geleni varolan ve muhtemel sorunlara karşı duyarlılıktır. Gündeme gelen her sorun üzerine derhal çok sayıda araştırma ve kitap yayınlanır. Farklı çıkar ve zihniyet optiklerinden çözümler önerilir. Taraflar oluşur.

Kişi başına gelir düzeyi ile tanımlanan gelişmişlikle söz konusu toplumsal farkındalık arasında güçlü korelasyon vardır. Bir açıdan gelişmişliğin nedenidir. Aynı anda güvenilir bir göstergesidir.

Sonun başlangıcı

Kitapların isimleri zaten her şeyi anlatıyor. Biri 2010’da yayınlandı. Amazon’dan getirtip okudum. İki yazarından biri Bradford DeLong izlediğim bir makro iktisatçıdır. Stephen Cohen’i tanımıyorum.

“İtibarın Sonu: Paranın Başka Ülkelerde Olmasının Sonuçları” (Basic Books). İtibar sözcüğünü “influence” karşılığı olarak kullanıyorum. Fors ya da söz geçirme anlamına da geliyor.

Sanırım mesajını tahmin ettiniz. Büyük dış açıklar veren bir ülkenin küresel egemenliğini sürdüremeyeceğini anlatıyor. Bol örnek ve veri var. Paran (dış dengen) kadar konuşabilirsin demeye getiriyor.

Diğerini The Economist’ten öğrendim. Şubat’ta yayınlanmış bir e-kitap. Gene Amazon’a baktım. Maalesef Türkiye’den indirmek mümkün değil. Yazarı Tyler Cowen’in de adını ilk kez duyuyorum.

“Büyük Stagnasyon: Amerika Yakın Geçmişte Alçak Dallardaki Meyvaların Tümünü Nasıl Yedi, Hastalandı ve (Bir Gün) Kendini Daha İyi Hissedecek” (Penguin eSpecial). Borç para ile ucuz enerji dönemi bitti, bundan sonra hayat çok zorlaşacak diyor.

AVM ve fabrika

The Economist’ Voice elektronik bir dergi (www.bepress.com/ev). J. Stiglitz yönetiyor. Kısa iktisat politikası yazıları çıkıyor. Son sayıda E. Leamer gelirinin altında harcayan Japonya ile üstünde harcayan ABD için harika bir benzetme yapıyor.

“Metafor kullanalım. Japonya fabrikalarını alışveriş merkezlerine dönüştürmek zorunda. ABD ise farklı; alışveriş merkezi yerine fabrika açması gerekiyor. (Enflasyon ve) deflasyon vurgusu bizim yapmak zorunda olduğumuz reel düzeltmeyi görmemizi engelliyor, hedef şaşırtıyor. Kemerlerimizi sıkmak zorundayız. Çünkü hiçbir zaman kazanamayacağımız gelirleri harcadık. Şimdi bu hayali geliri telafi etmek için daha da çok çalışmak zorundayız.”

Okurken etrafımızda mantar gibi fışkıran alışveriş merkezlerini hatırladım. Hamlet’ten esinlenip soralım.

“AVM ya da fabrika; işte bütün mesele!”

DİĞER YENİ YAZILAR