OECD’nin analizlerine önem verdiğim biliniyor. Bizim neslin gözünde yeri farklıdır. 1990’ların ortasına kadar, Türkiye ekonomisi için en güvenilir verileri OECD yayınlardı. Dört gözle Türkiye raporunu beklerdim. İş Bankası Yayınları getirirdi.
Kökeni Soğuk Savaş’ın hemen öncesine, Marshall planına gider. Sovyet tehdidine karşı Avrupa’ya ABD yardımını yönetmek için kuruldu. Türkiye de kurucudur. Bugünkü statüsüne 1960’ta kavuştu. Sonrasında diğer ülkelere açıldı. “Zenginler Kulübü” de deniyor.
Soğuk Savaş bitince kabuk değiştirdi. Ekonomik konularda resmi bir küresel düşünce üretim merkezine dönüştü. İyi tarafı ABD’nin siyasi etkisinin daha az hissedilmesidir. Profesyonel kadrosu çok kalitelidir.
Uzun dönemli tahminler
Son çalışması dünya ekonomisinin uzak geleceğini inceliyor. İki rapor var. Daha az teknik olanı: “2060’a Bakarken: Uzun Dönem Küresel Büyüme Görünümü”. İngilizce (ve Fransızca) metin sitesinde yer alıyor (www.oecd.org).
Bekleneceği gibi, 50 yıl sonrasını tahmin etmek zor ve riskli bir iştir. Bu tür tahminlerin tutma ihtimali yok denecek kadar azdır. Mutlaka arada ciddi yol kazaları oluşur; eğilimler tersine döner vs. Gene de “hiçten iyidir” mantığı ile bunlar yapılır.
Modelin genel hatlarını raporda yazılanlardan çıkartıyoruz. Zaten uzun dönemde büyümenin temel belirleyicileri biliniyor: Yatırım, eğitim, nüfus ve çalışan nüfus, teknoloji ve verimlik, mali istikrar vs.
50 yıl biri 20 diğeri 30 yıllık iki alt döneme bölünüyor: 2011-30 ve 2030-60. 2005 sabit dolar fiyatları ile satınalma gücü paritesi ile (SGP) milli gelirin ve kişi başına milli gelirin ortalama artış hızları hesaplanıyor. Ayrıca, 1995-2011 fiili sayıları da veriliyor.
Türkiye’nin durumu
Türkiye’nin durumu aşağıdaki tabloda özetleniyor. Diğer ülkelere girmedim. Dünya, OECD ülkeleri ve geri kalan dünya ile karşılaştırıyorum. Sayılar kişi başına gelirin ortalama yıllık artış tahminleridir. En altta ise Türkiye’nin 42 ülke arasında sırası gösteriliyor.
Onunla başlayalım. Yakın geçmişte onuncudur (Şili ile paylaşıyor). 2012-30 döneminde dördüncülüğe tırmanıyor. 2030 sonrasında yirminciliğe düşüyor (Kanada, İngiltere, İsviçre ve Slovenya ile paylaşıyor). Dönemin tümünde ise yedinci çıkıyor (Şili ve Meksika ile paylaşıyor).
İki alt dönem arasındaki performans farkı çok çarpıcıdır. 2030’a kadar dünya ortalamasından 1.4 puan daha hızlı büyüyor (yüzde 3,6). Sonra ise dünya ortalamasını ancak yakalayabiliyor (yüzde 1,8). Bana hiç makul gelmediğini söylemeliyim.
Doğal olarak tahminlerin başka ilginç sonuçları da var. Yerim bitti; bir başka sefere...
2060’ta Türkiye ekonomisi
Haberin Devamı