Çıkan yılı değerlendirme geleneğini sürdürüyoruz. Önce 2010’da kuşbakışı dünya ekonomisini ele aldık. Geciken reel düzeltme 2011’e tatsız bir miras devrediyor dedik. Sonra Türkiye’nin bozulan ezberlerine döndük. IMF, Mali Kural ve yeni para politikasına baktık.
Sıra nicel göstergelere geldi. Başlangıç noktası olarak yıl başında verdiğim tahminleri alıyorum. Tahminleri ne ölçüde tutturdum? Sapma hangi nedenlerden kaynaklanıyor? Bu sorulara cevap arıyorum.
2010’da Mahfi Eğilmez’den esinlenip bir yenilik yapmıştım. Orta Vadeli Program (OVP), Beklenti Anketi (BA) ve kendi tahminlerimi bir tablo halinde yazıma eklemiştim (3 Ocak 2010). Böylece kıvırtma imkânını kaybettim.
2010’u şöyle özetledim: “Üç aşağı beş yukarı yılın nasıl gideceği bellidir... 2010’da ekonomi büyür; enflasyon, faiz ve işsizlik yatay seyreder; dış açık artar, TL değer kaybeder.” İyi duruyor ama kanmayın. Şeytan ayrıntıda gizlenir.
Reel ekonomi göstergeleri
En temel göstergede karamsar kaldım. Büyüme: OVP yüzde 3,5; BA yüzde 3,4; ben yüzde 5.4; gerçekleşme yüzde 8 civarında. Neden yanıldım? Özel tüketim ve yatırım harcamalarının ikinci yarıdaki yüksek temposunu öngöremedim.
Sayılar ortada; 2010’da Türkiye tek kelime ile parlak bir büyüme performansı göstermiştir. Aksini iddia etmek saçmadır. İç-dış talep dengesizliği, dev dış açık vs. bir dizi sorunun varlığı bu gerçeği değiştirmez.
Doğal olarak hızlı büyüme, bütçe açığı ve işsizlik tahminlerini bozdu. İkisi de karamsar kaldı. Bütçe açığı/GSYH: OVP yüzde 4,9; ben yüzde 4,7 ; gerçekleşme yüzde 3. İşsizlik oranı: OVP yüzde 14,6; ben yüzde 14,3; gerçekleşme yüzde 12.
İç talebin çektiği yüksek büyüme ile dış açık tahminlerini ise aşırı iyimser yaptı. Vahim sapmalar oluştu. Dış açık: BA 20 milyar dolar; ben 15 milyar dolar; gerçekleşme 47 milyar dolar . Dış açık/GSYH: OVP yüzde 2,8; ben yüzde 2,3; gerçekleşme yüzde 6,5.
Nominal göstergeler
“Nominal” deyince enflasyonu, faizi ve döviz kurunu kastediyoruz. Bu konuda rivayetler muhtelif. Yıl sonu TÜFE: OVP yüzde 5,3; BA yüzde 6,5; ben yüzde 5,1; gerçekleşme yüzde 7. Ama farkın nedeni hızlı büyüme değil, gıdada fiyat oynaklığı.
Merkez Bankası gösterge faizi: BA yüzde 8; ben yüzde 6; gerçekleşme yüzde 6,5. Piyasa yılın ikinci yarısında faiz artırımı bekliyordu. Ben düşer dedim. En azından faizi tutturdum diyebilirim.
Yıl sonu dolar kuru: OVP, BA ve ben 1.60 TL; gerçekleşme 1.56 TL (dün). Bozuk saat iki kez zamanı doğru gösterirmiş; ciddiye almayın. Önemli olan “0.5 $+0.5 …” sepet kur yıllık ortalamasıdır. 2009’da 1.85 TL idi. 2010’da 2.0 TL öngördüm ama 1.75 TL’ye indi.
Neden? Değerli TL’ye politika tepkisi gecikti. Para politikası değişikliğinin daha erken, örneğin yıl ortasında devreye sokulacağını düşündüm. Yanıldım. Dış açık ve büyümedeki tahmin hataları da kısmen bu varsayımı yansıtıyor.
Okuyucularıma 2011’de sağlık, refah ve huzur diliyorum.
2010’da Türkiye ekonomisi
Haberin Devamı