2008’de Türkiye ekonomisi

Haberin Devamı

Yılın son yazılarında dünyanın ve Türkiye’nin makroekonomik açıdan genel bir değerlendirmesini yapardım. Küresel mali kriz bu akışı da etkiledi. Dünya analizi epey zamanımızı aldı. Türkiye yeni yıla kaldı.

2008’de iç ve dış koşullarda belirsizliğin çok yüksek olduğunu yıl başında söylemiştik. Dolayısı ile aynı durumun geçerli olduğu 2007 için söylediklerimizi tekrarladık. “Büyüme yavaşlar, enflasyon geriler, dış açık küçülür, kur yükselir” dedik.

Nokta tahmin vermekten kaçındık. Sadece büyüme ve enflasyon için sayı verdik. Büyüme için yüzde 4 bile iyimserdi. İki ay sonra yüzde 3’ün altına çektim. Yılın ikinci yarısındaki gelişmeler onu da iyimser sınıfına soktu.

Enflasyonda talep baskısı olmayacağını vurguladım. Kötü arz şokları hariç enflasyonu yüzde 6 tahmin ettim. Kötü arz şoku durumunda bile 2007’nin altında kalır dedim. Yani petrol fiyatının yıl ortasında 150 dolara vuracağını öngörmedim.

Düzeltmenin intizamı

2006’nın ikinci yarısından itibaren Türkiye ekonomisinde ciddi bir düzeltme gündemin tepesine yerleşmişti. Ancak düzeltmenin alacağı biçimi ve başlayacağı tarihi tahmin etmek zordu. Hoş, işin püf noktası da onlardır.

Vatandaşın esas ilgisini çeken ekonominin eskiden olduğu gibi bir krize girip girmeyeceği idi. O konuda net bir tavır aldım. Düzeltmenin nisbeten intizamlı olacağını, yani mali göstergelerde geçmişteki gibi büyük dalgalanmalar oluşmayacağını söyledim. 6 Ocak 2008 tarihli yazım şöyle bitiyordu:

“Çok önemli bir hususu vurgulayalım. İntizamlı da olsa, her düzeltme acılıdır. Geçmiş hataların yarattığı dengesizliklerin bedelleri mutlaka ödenecektir. İşsizlikte artış, iflasların çoğalması, varlık fiyatlarında düşüşler çok sayıda insanı üzecektir... 2008 ekonomide sıkıntılı geçecektir. ”

“Eski usul kriz olmaz” öngörüme çok tepki aldım. “2001 başında da böyle demiştin, demek ki 2008’de kriz garanti!” içeriğinde çok mesaj geldi. Ama ben haklı çıktım. Son altmış yılın en ağır küresel mali krizine rağmen 1994 ve 2001 benzeri çalkantılar yaşanmadı.

İç ve dış etkenler

2008’de konjonktür yıl içinde iki kez kırıldı. İlk çeyrekte ekonomi nisbeten canlı seyretti. İlk kırılma ilkbaharda oldu. İkinci ve üçüncü çeyreklerde ekonomi durakladı. Bunda dış koşulların etkisi sınırlıdır. Ekonominin iç dinamikleri belirleyicidir.

Ekim’de dışarıda kopan mali fırtına son çeyrekte ikinci konjonktür kırılmasına yol açtı. Ekonomideki duraklama hızla küçülmeye dönüştü. Bu aşamada olumsuz dış koşulların etkisinin öne geçtiğini söyleyebiliriz.

Dolayısı ile 2008’de yıllık sayıları anlamsızlaştı. Örneğin yıllık büyüme yüzde 2 çıksa ne yazar? Mühim olan ekonominin son çeyrekte ne kadar küçüldüğüdür. Aynı durum enflasyon, dış açık, kur, faiz, bütçe dengesi, vs. diğer göstegeler için de geçerlidir.

Velhasıl kötü bir yılı geride bıraktık. Ancak kötü günlerin geride kaldığını maalesef söyleyemiyoruz. 2009 tahminlerimi önümüzdeki yazılarda vereceğim.

DİĞER YENİ YAZILAR