2006’da kamu borcu

Geçen Pazar kamu net borç stoğunun Eylül sonu (üçüncü çeyrek) sonuçlarına baktık. Hafta içinde merkezi yönetim brüt borç stoğu yıl sonu değerleri Hazine tarafından açıklandı. Ana hatlarını kısaca görelim

Haberin Devamı

Geçen Pazar kamu net borç stoğunun Eylül sonu (üçüncü çeyrek) sonuçlarına baktık. Hafta içinde merkezi yönetim brüt borç stoğu yıl sonu değerleri Hazine tarafından açıklandı. Ana hatlarını kısaca görelim.

Net-brüt ve kamu-merkezi yönetim farklarını hatırlatalım. Brüt borçtan menkul varlıklar düşülerek net borca ulaşılıyor. Merkezi yönetim ise Hazine’nin yeni ismidir. Diğer kurumlar eklenince (yerel idareler, fonlar, katma bütçeler) kamu borcu elde ediliyor. Teorik açıdan merkezi yönetim borç stoğundaki değişim yanıltıcı olabilir. Örneğin borç Hazine yerine bir başka kamu kurumuna kaydırılmış olabilir. Ya da Hazine borcunu ve mevduatını aynı miktarda arttırabilir.

Uygulamada ilki önemsizdir. Merkezi yönetimin brüt kamu borcundaki payı zaten yüzde 95’in üzerindedir. İkincisi sorunludur. Örneğin Hazine iç piyasada TL borçlanıp Merkez Bankası’ndan döviz alıyor ve mevduat olarak tutuyor.

Reel düşüş var
Merkezi yönetim brüt borç stoğu 2005’de 331 milyar YTL iken bu yıl 345 milyar YTL oldu. Artış 14 milyar YTL ya da yüzde 4.1. Aynı dönemde tüketici enflasyonu yüzde 9.7 olduğuna göre borç reel olarak yüzde 5.1 geriliyor.

Merkezi yönetim borç stoğundaki nominal artışın enflasyonun altında kalması çok önemlidir. Bu duruma sadece 2003’de rasladık. Nedeni farklı idi. YTL değer kazanınca dış borcun yerli para karşılığı düşmüştü. Halbuki 2006’de TL dolara karşı yüzde 4.8 değer kaybetti.

Dolar cinsinden borçta ise krizden bu yana ilk kez küçük de olsa bir düşüş görüyoruz. 2005 sonunda 247 milyar dolar iken bu yıl 245 milyar dolara iniyor. Nominal 2 milyar dolar ya da yüzde 0.6’lık bir azalış demek. Yüzde 2.5 dolar enflasyon koysak reel düşüş yüzde 3 eder. Ancak borç stoğunu dövizle ölçmenin sorunları var. Örneğin döviz kurunu sabit tutunca 2006 sonu borç stoğu 253 milyar dolara yükseliyor. Buradan dolar cinsinden borç stoğundaki düşüşün TL’nin dolar karşısında değer kaybını yansıttığını anlıyoruz.

Piyasaya TL borcu
Borcun yapısına bakalım. Eskiden önemli olan iç-dış borç ayırımı artık anlamını yitirdi. Zaten kamunun net dış borcu hızla düşüyor. TL-döviz borç ayırımı da o bağlamda önemsizleşti. TL tahvillerde yabancıların payı artıyor.

Geriye piyasa-kamu ayırımı kalıyor. Mali piyasaları ilgilendiren ve kamuoyunda görünülürlüğü olan ilkidir. Piyasa borcundaki değişim toplam borç değişiminden bile kritik bir göstergedir.

2006’da piyasaya borç yüzde 6.4 artıyor. Artış gene enflasyonun altındadır. Ancak ayrıntıya inince bir nedenin dövizle borçtaki yavaş artış olduğu görülüyor. Piyasaya TL borcu ise yüzde 9.2 artıyor. Enflasyondan bir gıdım düşüktür.

Borç yapısında üçlü değişim yaşanıyor. Dış borç yerine iç borç, döviz borcu yerine TL borcu, kamu borcu yerine piyasa borcu ikame ediliyor. Bu durumda piyasaya TL borcunun 2006’da reel olarak sabit kalması son derece olumlu ve önemli bir gelişmedir.

DİĞER YENİ YAZILAR