Her gün tüketiyoruz! Sonuçları çok ağır, bu belirtiler varsa doktora gidin
Kanser vakaları gün geçtikçe artıyor. Tıpın çoğu zaman çaresiz kaldığı kanserde erken tanı en önemli rolü oynuyor. Özellikle akciğer kanseri yıllarca belirti vermeden ilerleyebiliyor. Genetik faktörler, çevresel etkenler, beslenme ve yaşam şekli kanser riski üzerinde etkili olurken, bu riski azaltmak da mümkün. Uzman isim akciğer kanserinin belirtileri, teşhis ve tedavi süreci ile ilgili yaptığı açıklamada ‘sigara’ vurgusu yaparak, beslenme ve yaşam şeklinin akciğer kanserine etkisini anlattı.
DUYGU YEŞİLGÖZ/gazetevatan.com
Çağın hatalığı kanser ile ilgili tedavi yöntemleri her geçen gün artıyor. Gelişen teknoloji, hastalığına erken tanı imkanı sağlarken, yapılan tedavilerde de farklı yöntemler uygulanmaya başlandı.
İnternetin yaygınlaşması, telefon ya da tabletlerden kişilerin istediği bilgiye kolaylıkla ulaşmasının bir sonucu olarak, hastalık belirtileri de internetten araştırılmaya başlandı. Küçük bir rahatsızlığı olan, internetten nedenini sorgulamaya başlıyor. Ancak öksürük ya da farklı şikayetler pek çok hastalığın belirtisi olabilir. Bu neden hastalıklar ile ilgili internetten araştırma yapmak çoğunlukla doğru sonuçlar vermiyor. Karşılaşılan birçok belirti kanser belirtileri arasında yer alıyor. Bu nedenle sağlık ile ilgili şikayetlerde ilk önce doktora başvurmak hem yaşanacak psikolojik travmaların önüne geçmek, hem varsa hastalıklarla ilgili erken teşhis şansı yakalamak açısından önemli. Özellikle kanser hastalığının erken evrede fark edilmesi düzenli kontrollerle mümkün oluyor. Akciğer kanserinin belirtileri neler, ne zaman doktora başvurmak gerekiyor? Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Hürkal’a akciğer kanseri ile ilgili merak edilenleri sorduk.
Akciğer kanserinin belirtileri ile ilgili bilgi veren Hürkal, “Akciğer kanseri, dünyada en çok görülen kanserler arasında ilk üç sırada bulunmaktadır. Dolayısıyla da akciğer kanserinin belirtilerine baktığımızda; aslında yıllarca sessiz kalan akciğer kanseri bazen uzamış kuru öksürükler, yoğun balgam çıkarma ve balgamda kan gelmesi dediğimiz “hemoptizi”, artmış göğüs ağrısı, sabit bir sırt ağrısı, bazen nefes darlığı, göğüste ve sırtta batma hissiyle karşımıza gelebilir.” diye konuştu.
GENETİK FAKTÖRLER KANSER RİSKİNİ ARTIRIR MI?
Ailesinde kanser vakası görülenler, kanserin genetik riskini merak ediyor. Yakın akrabalarında kanser hastalığı olanlar kanser riski taşıyor mu? Günümüzde kanser hastalığının giderek yayın bir şekilde görülmesi nedeniyle, neredeyse herkesin ailesinde kanser geçmişi bulunuyor. Tuğçe Hürkal genetik faktörlerin kanser üzerindeki etkisi ile ilgili, “Akciğer kanseri aslında multifaktöriyel özellikler gösteren, çoklu bileşenden oluşan kanserlerdir. Genetik patenti yüksek olmakla birlikte çevresel faktörlerden çok etkilenir. Yaşa, cinsiyete ve çevresel faktörler içerisinde özellikle ev içi ve dış ortam hava kirliliğinden çok etkilenen bir kanser tipidir. Bunların içerisinde de en ön planda gelen risk faktörü ise sigara ve tütün kullanımıdır. Aktif ve pasif olarak tütün ve tütün mahsullerine maruz kalmak ve kullanmak şu an için akciğer kanserinin çevresel faktörleri arasında en üst sırada yer almaktadır. Ancak, bunun dışında hava kirliliği, mesleksel risk faktörleri dediğimiz özellikle; kömür işçileri, çiftçiler ve birtakım meslek kollarının yoğun olarak organik ve inorganik tozlara sürekli maruz kalmalarıyla ortaya çıkan reaksiyonlar, ev içi kirliliği dediğimiz; ocakların ve tandırların yanması, kömür ateşinin yanması da akciğer kanserinin oluşumundaki diğer çevresel faktörler içerisindedir.” diye konuştu.
YÜKSEK KARBONHİDRAT VE ŞEKERİN KANSERE ETKİSİ
Özellikle ailesinde kanser hastası olanlar beslenmelerine daha fazla dikkat ederek bu hastalıktan korunmanın yollarını arıyor. Peki ‘sağlıklı beslenmek’ kanser riskini azaltıyor mu? Yüksek karbonhidrat içeriği olan ve çok şekerli besinlerin tüketilmesini önermeyen Dr. Tuğçe Hürkal kanser ve beslenme arasındaki ilişki ile ilgili şu ifadeleri kullandı;
“Beslenmenin akciğer kanseri üzerindeki etkileri uzun yıllarca araştırılmasıyla birlikte çok sayıda pozitif veya negatif değerlendirme mevcuttur. Ancak, aktif ve yoğun olarak herhangi bir besin grubunu tüketmenizin akciğer kanserini tetiklemesi gibi bir misyonu bulunmamaktadır. Akciğer kanseri, ağırlıklı olarak sigara ve toksik madde inhalasyonlarına bağlı ve vücutta bir takım serbest oksijen radikallerinin artmasının tetiklemesinden dolayı yüksek miktarlarda toksik maddeye maruz kalan kişilerde özellikle bazı ürün gruplarının riskli olabileceğini düşündüğümüz özellikle yüksek karbonhidrat içeriği olan grupları ve çok şekerli besinleri çok yüksek oranda tüketilmesini önermemekteyiz. Özellikle hastalık risk faktörü değil ancak, tedavi esnasına proteinden daha zengin ürünleri tercih etmek hastaların yaşam kalitesi ve tedavilere cevap açısından vücut direncini ve bağışıklığı desteklemek açısından önem taşır.
Sigaranın, akciğer kanserinin çevresel risk faktörleri arasında en üst sırada yer aldığına vurgu yapan Dr. Hürkal, “Aktif içicilik, pasif maruz kalmak ve üçüncü el sigara kullanımı başta olmak üzere sigara ve tütün ürünlerinin hem primer hem de sekonder olarak akciğer kanserini tetiklediği bilimsel olarak onaylanmıştır. Dolayısıyla da akciğer kanserinde sigara içiciliğinin çok önemli olduğunu ve çoğunlukla içici kısımlarda da kanser gelişimi ve tedaviye direnç oranının yüksek olduğunu görebilmekteyiz.” şeklinde konuştu.
Tüm hastalıklarda olduğu gibi kanser vakalarında da erken teşhis büyük önem taşıyor. Erken tanı için yapılması gerekenleri Doktor Tuğçe Hürkal açıkladı.
Akciğer kanserinde erken tanının, sadece detaylı incelemeler, iyi bir anamnez dediğimiz klinik muayene ve tomografi ile konulabildiğine değinen Hürkal, “Düşük radyasyon içerikli olan tarama tomografileriyle, akciğerlerdeki olası ve görülme ihtimali çok düşük veya semptom verme oranı çok düşük nodüllerini tespit edilmekte ve takibe alınmaktadır. Hastaların yaşı, alt hastalıkları, birtakım mesleksel maruziyetleri, alışkanlıkları, genetik anlamda aile öyküleri de bu nodüllerin takibinde oldukça önem arz etmektedir ve hastalar buna göre 1 ila 5 yıla kadar tomografik değerlendirmeyle takip edilmektedir.” şeklinde konuştu.
ÇOK SAYIDA TEDAVİ SEÇENEĞİ BULUNUYOR
Akciğer kanseri tedavisi ile ilgili de bilgi veren Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Hürkal şöyle konuştu;
“Akciğer kanseri, yıllarca tedavisi zor, yaşam ömrü kısa kanserler arasında yer alırdı. Ancak son yıllarda yapılan çok sayıda yenilikle artık akciğer kanserinin çok sayıda tedavi seçeneği mevcuttur. Kemoterapi, radyoterapi ve cerrahinin dışında; akıllı ilaçlar, immünoterapi dediğimiz hedefe yönelik tedaviler, tümör hücresinin aktivasyonunu engelleyen ve bağışıklık uyarıcı ilaçlar ve hücre tedavileri gibi çok sayıda tedavi algoritması kullanılmaktadır. Kemoterapi, radyoterapi ve cerrahiye ek olarak; adoptif hücre tedavilerinin, akıllı ilaç moleküllerinin ve immünoterapilerin artık yavaş yavaş gündeme geldiği akciğer kanserinde de artık uzun yaşam ömrü mümkündür. Hastalıkta kür oranı ve kür şansı giderek yükselmekte ve bunlara mevcut tedavileri, gen analizlerini ve aşı tedavilerini de eklemek gerekecek. Artık spesifik, kişi bazlı olmakla birlikte gen uyumu olan ve gen mutasyonu olan hastalarda da aşı tedavilerinin de denenmeye başladığını ve bazı ülkelerin sağlık bakanlıklarından onay aldığını bilmekteyiz.”