Gazete Vatan Logo

Binalarda sinsi tehlike! 5 yılda binayı bitiriyor

Türkiye derinden sarsan 'Asrın felaketi' sonrası vatandaşlar binalarının güvenliğiyle ilgili endişeye düştü. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İZODER Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, binaların ömrünü çürüterek güvensiz hale getiren sinsi tehlike hakkında bilinmeyenleri anlatarak uyarılarda bulundu.

Binalarda sinsi tehlike! 5 yılda binayı bitiriyor

ALİCAN YILDIRIM / alican.yildirim@gazetevatan.com

Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7.7 ve ardından gelen Elbistan merkezli 7.6 büyüklüğündeki 11 etkileyen depremler sonrası vatandaşlar yaşadıkları binaların ne kadar güvenli olduğunu sorgulamaya başladı. Bu sorgulamalar yapılırken uzmanlardan binaların ömrünü bitiren ve depreme karşı dayanıksız hale getiren bir tehlike ile ilgili açıklama geldi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İZODER Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu binaların ömrünü yüzde 50 düşüren ve olası bir depreme dayanıksız hale getiren korozyon tehlikesi ile ilgili kritik uyarılarda bulundu.

5 YILDA BİNANIN ÖMRÜNÜ YİYOR!

Binaların sağlığını tehdit eden korozyon ile ilgili merak edilenleri anlatan Eruslu, "Türkiye’deki yapı stoku ağırlıklı olarak betonarme yapılardan oluşuyor. Betonarme yapı sistemlerinin en zayıf noktalarından birini suya karşı olan hassasiyeti oluşturuyor. Yağmur, kar, yeraltı suları, zeminde yer alan nem, mutfak, banyo, tuvalet gibi ıslak hacimlerdeki su kaçakları ile binanın inşa edildiği zeminde bulunan basınçlı veya basınçsız yeraltı suları nedeniyle binalar sürekli olarak suya maruz kalabiliyor. Suyun taşıyıcı yapı elemanlarına nüfuz etmesi, betonun içindeki demirin paslanmasına yani korozyona neden oluyor. Korozyon ise yapının yük taşıma kapasitesini azaltıyor. Betonarme yapıların sağlıklı bir şekilde, tasarım ömürleri süresince işlevlerini sürdürebilmesi için yapının tamamının standartlara uygun şekilde ısı ve su yalıtımı ile korozyondan korunması gerekiyor. Çok kıymetli Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Erdoğdu’nun araştırması; suya maruz kalan bir donatının, 5 yılın sonunda taşıma kapasitesinin yüzde 50’sini, 15 yılın sonunda yüzde 90’ını, 24 yılın sonunda ise tamamını kaybettiğini ortaya koyuyor." şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

"DEPREME DAYANIKSIZ HALE GETİRİYOR"

Korozyonunun binaları depreme dayanıksız hale getirdiğine vurgu yapan Eruslu, "Binaların deprem gibi yıkıcı etkenler karşısında ayakta kalabilmesi için hayati öneme sahip olan Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği, sadece 5 yıl önce yürürlüğe girdi. Yeni inşa edilecek tüm binaların, su yalıtımı ile korunması büyük önem taşıyor. Binanın doğrudan suya maruz kalan çatı, temel, ıslak hacim gibi bölgelerinde uygulanacak su yalıtımı ve halk arasında terleme olarak bilinen yoğuşmayı önleyen ısı yalıtımı uygulamalarının doğru ve eksiksiz yapılması ile binalarımızı koruyabiliriz." dedi.  

Haberin Devamı


DEPREMDE HASAR GÖREN BİNALARDA KOROZYON ÇIKTI

Öte yandan 17 Ağustos depreminde 285.211 ev, 42.902 iş yeri hasar görmüştü. 2010 yılında yayımlanan Meclis araştırması raporuna göre 18.373 kişi ölmüş. 48 bin 901 kişi ise yaralanmıştı. 17 Ağustos depreminde hasar gören binaların yarısından çoğunda korozyon görüldüğüne dikkat çeken Eruslu, "17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından yapılan incelemeler sonucunda, yüzde 79’u hasarlı bulunan 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edilmişti. Bugün ülkemizde 30 yıllık binalar ömrünü tamamlamış 2 / 3 olarak görülüyor, oysa binalarımızın ömrü en az 80-100 yıl olmalı. Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2018’den itibaren inşa edilen ve zorunlu olarak su yalıtımı yapılan bina sayısı toplam yapı stokunun sadece yüzde 1,5-2’sini oluşturuyor. Toplamda 9,8 milyon bina, 22 milyonun üzerinde konutun bulunduğu ülkemizde bu oranlar maalesef güvenli bina sayısı konusunda olmamız gereken noktadan çok uzakta olduğumuzu gösteriyor." şeklinde konuştu.  

Haberin Devamı

İSTANBUL DEPREMİ İÇİN BİNA UYARISI

Kahramanmaraş'ta yaşanan deprem sonrası İstanbul'da yaşayan vatandaşları da büyük korku sardı. Eruslu beklenen Marmara depremi ile ilgili açıklamalarda bulunarak, "20 Ekim 2020 tarihinde kamuoyu ile paylaşılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı tarafından hazırlanan İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi raporunda: 7,5 büyüklüğündeki senaryo depreminde İstanbul’daki binaların ortalama yüzde 26’sının hafif, yüzde 13’ünün orta, yüzde 3’ünün ağır ve yüzde 1’inin çok ağır hasar görmesi bekleniyor. Senaryo depreminde ağır ve çok ağır hasarlı binaların aldıkları deprem hasarı onarılamayacak boyutta olmakta ve bu hasar seviyelerindeki binaların yıkılıp tekrar yapılması gereği ortaya çıkıyor. Öte yandan orta hasarlı binaların da onarım yerine yıkılıp yeniden inşasının çoğunlukla daha uygun olduğu belirtiliyor. İstanbul’daki binaların ortalama yüzde 17’sinin (yaklaşık 194 bin bina) orta ve üstü seviyede hasar göreceği tahmin ediliyor. Bundan sonra inşa edilecek her yeni binanın uzun yıllar boyunca ayakta sapasağlam durmasını sağlamalıyız. Bunun için de zemin etüdünün doğru yapılması, yapının tekniğine uygun olarak tasarlanması, iç ve dış etkenlerden yalıtım ile korunması ve bütün süreçlerin yine tekniğine uygun şekilde denetlenmesi gerekiyor." dedi.

Haberin Devamı

"ESKİ BİNALAR YIKILIP YENİDEN YAPILMALI"

Korozyona uğramış eski binalar için neler yapılması gerektiğiyle ilgili konuşan Eruslu, "Eski binalarda korozyondan meydana gelen hasarın geri çevrilmesi mümkün değil. İlk aşamada binanın durumu ve ne kadar güvenli olduğu tespit edilmeli. Eğer yapı güçlendirme ile güvenli hale getirilebilecek ise bu yol seçilmeli. Güçlendirme de yapılamayacak binalar ise yıkılıp tekniğine uygun olarak yeniden yapılmalı." dedi.

KOROZYONU ÖNLEMEK İÇİN MAKUL BİR MALİYET GEREKİYOR

Korozyon tehlikesinin önlemenin maliyetinin son derece makul bir ücret olduğuna vurgu yapan Eruslu, "Binalarda korozyonu önlemenin en etkili yolu su yalıtımıdır. Binalar için “Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği”nin yayımlanmasını müteakip zorunlu uygulamalar arasında kılınan ve yapı denetim kapsamına alınan su yalıtımının maliyeti, bina inşaatının metrekare maliyetlerinin sadece yüzde 2-3’ünü oluşturuyor. Su yalıtımının en ekonomik ve sağlıklı uygulaması, binanın inşaatı sırasında gerçekleştirilir. Son derece makul bir maliyetle uygulanabilen su yalıtımı, binaları ömrü boyunca nemden ve sudan korur." şeklinde konuştu.

SU YALITIMI NASIL YAPILIR?

Eruslu su yalıtımının nasıl yapılması gerektiğine de dikkat çekerek, "Su yalıtımı, yapılarımızda suyun dışarıdan girebileceği çatı ve temel gibi yapı elemanlarının, ıslak hacim (banyo, tuvalet vb.) gibi yapı içerisinde su kullanılan bölümlerdeki yüzeylerin su geçirmeyen özel malzemelerin uygulanması ile yapılır. Yalıtım uygulamasıyla binaya nüfuz edemeyen su; süzgeçler ve yağmur suyu drenaj (tahliye) boruları ile yapıya zarar vermeden uzaklaştırılır. Su yalıtımı uygulama detaylarının ve malzeme seçiminin, bina tasarım halindeyken yapılmış olması ve projelerde belirtilmesi gerekiyor. Doğru detay + nitelikli malzeme (detaya uygun) + belgeli ustalarla yapılan sağlıklı uygulama su yalıtımının ana unsurlarını oluşturuyor. Yönetmelik ve standartlarca çizilmiş çerçeveler içerisinde belgeli ürünler ile belgeli personellerin yapacağı uygulamalar ve düzgün denetim faaliyetleri ile bina hizmet ömrü boyunca dışarıdan gelecek etkilerden ve yapının taşıma gücünü etkileyecek unsurlardan korunmuş olacaktır." ifadelerini kullandı.

EV KİRALAYAKCAK VE SATIN ALACAKALARA KRİTİK UYARI

Ev kiralarken yahut satın alırken vatandaşların nelere dikkat etmesi konusunda tavsiyelerde bulunan Eruslu şunları kaydetti:

Şu aşamada yeni bir ev kiralarken veya satın alırken mutlaka ısı ve su yalıtımı olup olmadığının kontrol edilmesi ve sorgulanması gerektiğinin altını çizmek istiyoruz. Bazı önemli sorunları basit kontroller yaparak herkes tespit edebilir.

İlk aşamada binanızın ruhsat durumunu ve tarihini sorgulayın. Ülkemizde yapı ruhsatı alabilmek için 14 Haziran 2000 tarihinden itibaren ısı yalıtımı yapılmasının, 01 Haziran 2018’den itibaren ise su yalıtımı yapılmasının zorunlu olduğunu bilerek binanın yalıtım durumunu sorgulayabilirsiniz.  
Binanın ara katlarındaki dış duvarlarındaki su izleri, sıva kabarıklıkları, mantar ve küf oluşumları yapıda ısı yalıtımı eksikliğini gösterir. 

Kiralayacağınız veya satın alacağınız konutun içini gezerken başta kuzey cepheleri olmak üzere tüm duvarlarını kontrol edin. Eğer çatı katında oturacaksanız tavanları ve tavan ve dış duvar birleşimlerindeki köşeleri aynı şekilde su izleri, sıva kabarıklıkları ve yapısal çatlak olup olmadığına bakın. Bu problemler ile karşılaşırsanız yapıda ısı yalıtımı ve/veya su yalıtımı eksikliğine işaret eder.

Sadece oturacağınız daireyi kontrol etmeniz yeterli değil. Yapıya gelecek suyu uzaklaştıracak olan bir drenaj sistemi olup olmadığını sorun. Yapısal çatlakların olup olmadığı ve demirlerin açığa çıkıp çıkmadığını mutlaka takip edin. 

Kolon kiriş gibi taşıyıcı elemanlara zarar verilmediğinden emin olun. Yapının temelinde su yalıtımı yapılıp yapılmadığını sorgulayın. Binanın bodrumunda perde duvar, kiriş ya da kolonlarda su izleri, çatlaklar, su ve nemden kaynaklanan siyah lekeler ya da pamukçuklar yapının temelinde su yalıtım problemi olduğunu gösterir. Sonradan binanın çatısına, tuvalet, banyo gibi suyun kullanıldığı ıslak hacimlerine su yalıtımı, dış 3 / 3 cephelerine ise dıştan ısı yalıtımı yapılması mümkündür. Ancak binanın temellerine sonradan su yalıtımı yapılarak binanın suyun zararlı etkilerinden korunmasının mümkün olmadığı unutulmamalı.