190 bin koruyucu aile başvurusu oldu! Refakatsiz depremzede çocukların durumu: Sistem nasıl işliyor?
Tüm Türkiye’yi yasa boğan deprem felaketinin ardından 10 ilde kurtarma çalışmaları devam ediyor. Arama kurtarma çalışmaları devam ederken uzmanlar bölgede depremden etkilenmiş refaekatsiz çocukların durumuna dikkat çekiyor. Uzmanlar, aileleri ile bağları kopan çocukların kurtulmasının ardından izlenmesi gereken yollar üzerinde önemle duruyor. Öte yandan bu çocuklara aile olmak isteyen on binlerce kişi başvuruda bulundu. Konuyu uzmanlarla konuştuk.
Kahramanmaraş depreminin ardından göçük altında kalanların kurtarma çalışmaları devam ederken, göçük altından çıkartılan ailesine veya yakınlarına ulaşamayan, refakatsiz çocukların durumlarının ne olacağı önemli bir konu. Son olarak, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, deprem bölgelerinde aile ve yakınlarına ulaşılamayan çocukların kayıt altına alınarak, bağlı kuruluşlara yerleştirildiğini duyurdu. Göçük altından çıkartılan kardeşlerin bir arada bağlı kuruluşlara yerleştirildiği kaydedildi.
Afet anında çocukların korunması için yasal bir prosedür söz konusu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre deprem bölgesindeki Refakatsiz Çocuklar için “ALO 183” hattı ile kolluk kuvvetlerine ya da Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri'ne başvurulması gerekiyor. Büyük bir dramın yaşandığı bölgede refakatsiz çocuklara nasıl yaklaşılması gerektiği üzerine, uzmanların önemli uyarıları bulunuyor.
‘ÇOCUĞUN GÜNCEL DURUMUNU ANLAMAYA ÇALIŞIN’
Hürriyet'ten Sedef Batı ve Gürer Mut'un haberine göre; Sahada çalışan ekiplerin ve yardım için bölgede bulunan gönüllülerin refakatsiz çocuklarla karşılaşması durumunda izlenmesi gereken yolları sıralayan uzmanlar şu hususlara dikkat çekiyor:
Çocuğun enkazdan çıkarıldığı veya bulunduğu tarih, saat, bölge, mahalle, apartman bilgisini tespit edin ve kaydedin.
Öncelikle sakin olun, çocuğa karşı abartılı, aşırı duygusal tepkiler vermeyin. Kendinizi tanıtın, çocuğun izni veya hamlesi olmadan çocuğa dokunmayın. Temas etmenizi gerektiren bir durum var ise izin isteyin.
Çocuğun yaralanıp yaralanmadığını tespit edin. Hâli hazırda tehlikeli olabilecek bir yarası varsa en yakın sağlık ekibi ile iletişime geçmeye çalışın.
Çocuğun güncel durumunu anlamaya çalışın. Yakınlarının nerede olduğu gibi bilgileri sorun ancak konuşmak istemediği noktada zorlamayın. Çocuğu tanıdığını iddia eden birileri var ise çocuğun tepkilerine bakın ve çocuktan teyit almaya çalışın. Şüpheli herhangi bir durumda çocuğu devlet kurumlarında görevli kişiler dışında kimseye teslim etmeyin.
Yakınlarına ulaşamadığınız bir çocuğu kesinlikle o anda ilk gördüğünüz, görevli olup olmadığını teyit etmediğiniz kişilere teslim etmeyin.
Çocuğa başka bir yetişkinin refakat etmesi gerekiyorsa bu kişinin kimlik ve iletişim bilgilerini kaydederek, yer, tarih, saat ve çocuğa dair bilgilerle birlikte hızla resmi kurumlara bildirim yapın ve kayıtlara geçmesini sağlayın.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın internet sitesinden çeşitli illerde refakatsiz çocuklar ile ilgili gidebileceğiniz kurumların ve ulaşabileceğiniz kişilerle temasa geçin. Çocuğun enkazdan çıkarıldığı veya bulunduğu tarih, saat, bölge, mahalle, apartman bilgisini tespit edin ve kaydedin.
DEPREMDEN SONRA 190 BİN KİŞİ KORUYUCU AİLE OLMAK İSTEDİ
Öte yandan, enkaz altından çıkarılan, korumaya ve bakıma ihtiyaç duyan çocuklara koruyucu aile olmak isteyen binlerce kişi, e-Devlet üzerinden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na başvuru yaptı. Koruyucu aile olabilmek için başvuran kişi sayısı 190 bini buldu.
Bakanlık yetkilileri, deprem öncesi günde 2-3 başvuru, ayda ise 10 ile 12 başvuru aldıklarını söyledi. Korumaya ve bakıma muhtaç çocukların bakanlık gözetiminde hastanelerde tedavilerinin sürdürüldüğü, ilk olarak çocukların ailelerine ulaşmak için çalışma yürütüldüğü belirtildi.
ESKİ BAŞVURULAR DEĞERLENDİRİLECEK
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, depremzede çocuklarla ilgili bilgi verdi. Yanık, 526 çocuğun kayda girdiği, 78'inin ailelerine teslim edildiğini, 335 çocuğun hastanelerde takip edildiğini, 113 çocuğun da gözetimlerinde olduğunu bildirdi.
Depremden kurtulan çocukların deprem sonrası koruyucu aileliğe başvuranlara verilmeyeceğini belirten Yanık, Bakanlık süreçlerinden geçmiş ve onaylanmış ailelerin başvurularını değerlendireceklerini söyledi. Bu dönemde başvuranlar ise zaman içinde izleme değerlendirmeye alınacak.
Deprem bölgelerindeki refakatsiz çocukların durumlarını ve koruyucu ailelik uygulamasının detaylarını Kıdemli Avukat Büşra Erman ve Uzman Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı M. Berk Karaoğlu ile konuştuk.
'ÇOCUKLAR YAKINLARINA HEMEN VERİLMİYOR'
Çocukların korunmasına ilişkin koruyucu aile uygulamasının ciddi bir hukuksal boyutu da var. Ailesini kaybeden ve büyük travma yaşayan çocukları koruma altına almak için nasıl bir hukuksal süreç izlemek gerekiyor?
“Felaketten sağ kurtulan çocuklar ilk olarak sağlık kuruluşlarına yönlendiriliyor, sağlık kuruluşlarına götürülen çocukların hepsi belli bir numarayla kayıt altına alınıyor. Kayıt altına alma işleminin sonrasında da kayıt altına alınan çocuğun ailesi veya yakınlarının temasa geçmesi bekleniyor” diyen Av. Erman, sağlık kuruluşunda tedavisi biten çocukların Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın koruması altında olduğunu ve hemen bir koruyucu aileye verilmeyeceğini söylüyor.
Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün öncelikle çocuğun birinci dereceden akrabalarının ortaya çıkmasını beklediği söyleyen Av. Erman, çocukların anne-baba haricinde de hala, teyze, amca, dayı vb. olduğunu söyleyen diğer akrabalara derhal teslim edilmediğini belirtiyor ve şunları ekliyor:
“Hala, teyze, amca, dayı vb. gibi yakın akrabaların ulaşması durumunda da derhal teslim söz konusu değil. Akrabalarından olan bu kişilerin çocuğun koruyucu ailesi olmak istemesi durumunda koruyucu aileliğe ilişkin olan süreçlerden geçer ancak başvurunun olumlu sonuçlanması durumunda koruyucu aile sıfatını kazanabilir.”
KORUYUCU AİLE OLABİLMEK İÇİN YERİNE GETİRİLMESİ GEREKENLER
Peki ama ailesini ve yakınlarını deprem faciasında kaybeden çocukların koruyucu ailelere verilmesi süreci tam olarak nasıl ilerliyor? Bu konuya değinen Av. Erman, “Şartların sağlanması varsayımında yeni başvuruda bulunacak koruyucu aile adaylarının e-devlet üzerinden veya deprem bölgesinin dışında, ikamet ettikleri ilin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerine şahsen başvuru yapabilir” ifadesini kullandı.
Av. Erman, kimlerin koruyucu aile olabileceğini ve istenen belgeleri şu şekilde sıraladı:
14.12.2012 tarihinde yayımlanan Koruyucu Aile Yönetmeliği'nin 8. Maddesi uyarınca Koruyucu aile olunabilmesi için;
-- T.C. vatandaşı olunmalı (25-65 yaş aralığında).
-- Aile fertlerinin en az ilkokul mezunu olması gerekiyor.
-- Düzenli bir geliri olan kişiler veya çiftler başvuruda bulunabiliyor.
Her ne kadar bekar bireylerin koruyucu aile olamayacağına ilişkin genel bir düşünce olsa da bekar bireylerin de koruyucu aile olabileceklerine değinen Av. Erman, “Ayrıca bir ailenin halihazırda biyolojik çocuğunun olması, koruyucu aile de olmasını engellememektedir” dedi.
KORUYUCU AİLEYİ TANIMAYA YÖNELİK İSTENEN BELGELER
Koruyucu aile olmak isteyen kişilerin, çocuğun bakımını, psiko-sosyal gelişimini ve eğitimini etkileyecek ya da çocuğa zarar verecek düzeyde fiziksel engeli, ruhsal rahatsızlığı ve bulaşıcı hastalığının olmadığını göstermesi gerektiğini belirten Av. Erman, bunun için devlet ya da üniversite hastanelerinin ilgili bölümlerinden doktor raporu alınması gerektiğini söyledi.
Kişilerin evli olması halinde her iki eş için de aynı belgeler isteniyor.
“Sosyal inceleme sürecinde tespit edilen durumları ilişkin koruyucu aileyi tanımaya yönelik ihtiyaç duyulacak başkaca belgelerin de istenmesi muhtemeldir” diyen Av. Erman şunları ekledi:
“Aile ile yaşayan kişiler var ise bu kişilerden de adli sicil kaydının bulunmadığına ilişkin belge ve ruhsal rahatsızlığı ile bulaşıcı hastalığı bulunmadığına dair rapor istenmektedir. Hizmet sürecinin devam ettiği her iki yılda bir ve koruyucu aileye yeni katılan her aile üyesi için doktor raporu ve adli sicil belgesi yenilenir. Tespit edilen duruma uygun işlem de tesis edilebilecektir.”
‘KOMİSYON ÇOCUĞUN YARARI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULARAK KARAR VERİR’
Refakatsiz ve kimliği belirlenemeyen bir çocuğun koruyucu aileye verilmesinin ardından kimliği belirlendikten ve akrabalarına ulaştıktan sonra nasıl bir yol izleneceği de akla takılan sorular arasında. Böyle bir durumda, çocuk aileden alınıp akrabaya verilebilecek mi?
Av. Erman, 14.12.2012 tarihinde yayımlanan Koruyucu Aile Yönetmeliği'nin 20. Maddesi E bendindeki, “Çocuğun koruyucu aileye yerleştirilme nedeninin ortadan kalkması” maddesi gereğince çocuğun geri alınabileceği belirtti.
“Depremzede çocuğun koruyucu aileye verilmesindeki gaye ailesinin tespit edilememesi olduğundan, daha sonra ailesinin ortaya çıkması durumunda çocuğun yararı gözetilerek çocuk biyolojik ailesine verilebilir” diyen Av. Erman şu şekilde devam etti:
“Biyolojik ailesine verilebilmesi için çocuğun yüksek yararı göz önünde bulundurularak kurum tarafından oluşturulan komisyon kararı gerekir.”
'ÇOCUĞUN VELAYETİ BİYOLOJİK AİLESİNDE KALIR'
Av. Büşra Erman, evlat edinme ile koruyucu aile olma arasındaki farka da değindi.
“Evlat edinmenin şartları koruyucu ailelikten farklıdır” diyen Av. Erman, “Koruyucu ailelikte her ne kadar çocuğun sağlıklı bir aile ortamında kısa veya uzun süreli yetiştirilmesi amaçlanarak koruyucu aile ile yaşaması sağlansa da evlat edinme durumunda, çocuğun velayeti kişiye geçerek, kişinin soyadını taşır ve yasal mirasçılık meydana gelir. Evlat edinmenin yaşı ise yine koruyucu ailelik şartlarından farklı olarak çiftler için otuz yaşını doldurmuş veya en az beş yıldan beri evli olması şartı, evli olmayan kişinin ise yalnızca otuz yaşını doldurmuş bulunması koşulunu gerektirmektedir” dedi.
17 Ağustos 1999 depreminde ailesini kaybeden 16 yaşındaki Ece Dizdar'ı usta oyuncu Hatice Aslan tarafından yıllar önce evlat edinilmişti. Hatice Aslan, geçen yıl 17 Ağustos depreminin yıldönümünde duygusal bir paylaşım yapmıştı.
“Ayrıca Türk Medeni Kanunu 305. maddesi uyarınca; çocuğun evlat edinilebilmesi için, çocuğa evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması şarttır. Ayrıca, evlat edinme davası bir yıllık süre dolmadan açılamaz” diyen kıdemli avukat, “Bir yıllık sürenin bitiminde evlat edinme davası açabilmeniz için il müdürlüğü tarafından yapılan izlemelerin sonucunda dosyanızın olumlu değerlendirilmiş olması gerekmektedir” ifadesini kullandı.
"Ece Dizdar, gerçek annesi, babası ve tüm yakınlarını 17 Ağustos 1999'daki Gölcük depreminde kaybetti. O da deprem sırasında oradaymış. Ben Ece'yi evlatlık aldım. Bana geldiğinde 16 yaşındaydı. Kızım, yavrum o kadar kötüydü ki, günlerce, aylarca, yıllarca birlikte ağladık. Onun üzüntüsü benim de üzüntüm oldu. Her şeyi beraber atlattık."
Bununla birlikte çocuğun hukuksal işlemleri gibi nedenlerle bu sürenin uzaması da söz konusu olabileceğini söyleyen Av. Erman şunları ekledi:
“Sonuç olarak, evlat edinme, çocuğun velayet haklarının evlat edinene, mahkeme kararı ile devredilmesidir. Koruyucu aile çocuğun bakım, yetişme ve eğitim sorumluluğunu devlet ile paylaşılırken çocuğun velayeti biyolojik ailesinde kalır.”
'ÇOCUKLAR GÖNÜLLÜ AİLENİN GÖZETİMİNDE BÜYÜYEBİLİR'
"Gönüllü aile ile koruyucu aile arasındaki farklar nelerdir?" diye sorduğumuz soruyu yanıtlayan Av. Büşra Erman, “Gönüllü ailelik; koruyucu ailelik ve evlat edinmeden farklı olarak çocukla birlikte yaşamadan çocuğu yaşadığı kurumda düzenli aralıklarla ziyaret edilen bir hizmettir” diyerek yanıtladı ve devam etti:
“Koruyucu ailelik ise çeşitli sebeplerle biyolojik ailesiyle yaşayamayan, 0-18 yaş aralığındaki çocuklara sağlanan, kısa veya uzun süreli aile yanında bakım hizmetidir. Bakım kuruluşlarında koruma ve bakım altında bulunan çocuklar ile gönüllü aile olarak; kişilerin kendi ilgi, yetenek ve eğitimleriniz doğrultusunda katkı vermek amacıyla, etkinlik ve çalışmalar yapılabilir. Ayrıca istek olması ve uygun görülmesi halinde çocuklar resmî tatil ve özel günlerde yatılı olarak evlerde misafir edilebilir.”
'ÇOCUKLARIN OYUN TERAPİSİ ALMASI ÖNERİLEBİLİR'
İlk olarak Uzman Klinik Psikolog ve Aile Danışmanı M. Berk Karaoğlu depremzede çocuklarda oluşacak travmalara bağlı oluşacak olası etkilerini anlattı
“Çocuklar da aynı yetişkinler gibi normal zamanda da depresyon, anksiyete gibi duygu durum problemleri yaşayabilirken hele ki böyle bir afetten sonra travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, İçe kapanma, anksiyete belirtileri, olumsuz beden dışa vurumları (tittreme, ağlama krizleri, kabus görme ve çığlıkla uyanma, kas kasılmaları, tikler vs. gibi) görülebilir” diyen Psikolog Karaoğlu, çocuklarla kurulan bağlarda önemle dikkat edilmesi gereken hususların altını çizdi.
Karaoğlu, “Özellikle yakınlar veya koruyucu aile tarafından çocuğun dili olan oyun oynanması ve özellikle orta ve uzun vadeli bir süreçte bir ruh sağlığı profesyoneli tarafından dışavurum amacıyla oyun terapisi alması önerilebilir” açıklamasında bulundu ve travma sonrası izlenmesi gereken tedavi sürecine değindi.
'DUYGUSAL AKTARIM, ÇOCUKLARDAKİ ANKSİYETEYİ AZALTABİLİR'
Özellikle, refakatsiz çocukların koruyucu ailelerin gözetiminde güvence altına alınmasının fayda sağlayıp sağlamayacağı üzerine de farklı görüşler mevcut. Bu konuya değinen Karaoğlu şunlara değindi:
“Tabii ki şu anda evlerinden ayrı, kayıplar yaşamış ve hayatı değişmiş olan çocukların ilerideki yaşamlarında psikolojik sıkıntılar yaşaması olası olsa da bu dönemde gerçekten şefkatli, koruyucu, oyun gibi, kitap, bilgisayar gibi çocuğun uyum sağlamasını ve gelişimini destekleyecek uyaranların olduğu bir koruyucu aile ortamı olması elbette ki travmanın etkilerini minimalize edecektir.”
Peki ama büyük bir travma yaşayan genç yaştaki bir bireyle ilgili atılması gereken adımlar tam olarak nedir? Bu konuda yapılması gerekenleri sıralayan Karaoğlu, “Koruyucu ailenin daha çok göz teması kurması, düşüncelerini sorması, psikolojik destek aldırması, çocukla duygusal aktarım gerçekleştirmesi elbette ki çocuğun en azından gelecek ile ilgili anksiyetesini kaygısını bir nebze azaltabilecek unsurlardır” dedi.
'GÜVENLİ ORTAM OLUŞTURULMASI GEREKİYOR'
Önemli soruların başında, ailesini kaybeden ve büyük bir acıyla erken yaşta karşı karşıya kalan bir çocuğa kucak açan ailenin adaptasyon sürecinde nelere dikkat etmesi gerektiği geliyor.
“Öncelikle çocuğun kendine ait ama güvenli bir ortamının olmasına, o ortamı bir nebze olsun kendisinin oda içinde bazı durumları (ışık düzeyi, eşyaların yerleri vs.) kontrol edebilmesine imkân verilebilir” diyen Karaoğlu, ayrıca şunlara değindi:
“Çocuğun tekrar Deprem olasılığı olan bir yerde değil daha güvenli bir yerde olması konfor alanı anlamında çok önemli. Çünkü geçmişin olumsuz duyguları zaten hali hazırda var iken tekrar tekrar oluşabilecek tetiklemeler pekiştirilmiş travmatik etiklere sebebiyet verebilir.”