Çalışan yüz binleri ilgilendiren karar! Ayrımcılık tazminatı ödeniyor
Bir dokuma fabrikasında çalışan kadın işçi, işyerinde kendisiyle aynı işi yapan erkek işçilerden cinsiyet ayrımı nedeniyle daha az ücret aldığı gerekçesi ile istifa etti. Olayın yargıya taşınması sonrası kritik bir karara imza atan Yargıtay, kadın işçiye, aynı işi yapan erkek işçilerden daha az ücret ödenmesinin kanuna aykırı olduğuna hükmetti. Konuyu değerlendiren Avukat Ali Oktay Coşgun, böyle bir durumda iş akdinin haklı nedene dayalı olarak feshedilebileceğine ve davacının kıdem tazminatı isteğinin kabul edilmesi gerektiğini belirtti.
YASİN ARSLAN | gazetevatan.com
Bursa’da bir dokuma fabrikasında devereci olarak çalışan kadın, aynı işi yapan deverecilerin kendisinden daha fazla ücret aldıklarını, her iki deverecinin de aynı kıdemde olmamalarına rağmen aynı ücreti aldıklarını, sırf kadın olduğu için diğer devereciler ile aynı işi yapmasına rağmen daha az ücret aldığını belirterek iş sözleşmesini feshetti.
İş Mahkemesi’nin yolunu tutan kadın işçi; davalı işverenin işyerinde ücret konusunda cinsiyet ayrımı yaptığını, İş Kanunu’na göre işverenin eşit iş yapan işçiye eşit ücret ödemekle yükümlü olduğunu, bu borca aykırı davranan işverenin işçiye 4 aylık ücreti tutarında tazminat ödemesi gerektiğini dile getirdi. Çalıştığı süre boyunca diğer işçilere ödenen ücret farkını da işçiye ödemek zorunda olduğunu, davalı işverenin eşit işlem borcuna aykırı davranışından dolayı iş akdini haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret farkı ile eşit işlem borcuna aykırılık tazminatının davalıdan tahsilini talep etti.
Bursa 4. İş Mahkemesi’nde ifade veren işveren ise davacının, kendisi ile aynı işi yaptığını zikrettiği deverecilerinin kıdem ve tecrübesinin davacıya oranla daha fazla olduğunu kaydetti. Maaşları emsal gösterilen iki ustanın davacıdan daha fazla iş tecrübesi kazandığını ve davacıya oranla daha fazla çalışma sergilemesi nedeniyle ücretlerinde yapılan genel iyileştirmede daha fazla ücrete hak kazandığını, davacının diğer deverecilere oranla daha az üretim kapasitesine sahip olduğunu, çalışmasında arkadaşlarının yardımını alarak işine devam ettiğini öne sürdü. Davacının, kendisinden daha fazla mesleki tecrübesi bulunan ve kendisine oranla daha fazla üretim yapan çalışanlarla maaşını kıyaslayarak haksızlık yapıldığı gerekçesiyle iş akdini haksız ve kötü niyetle feshettiğini, bu sebeple kıdem tazminatı ile ücret alacağı farkına hak kazanamadığını savunarak davanın reddini talep etti. Davanın kısmen kabulüne hükmeden Mahkeme; yıllık izin ücreti alacağının tahsiline, diğer taleplerin reddine karar verdi. Kararı davacı avukatı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.
Emsal nitelikte bir karara imza atan 9. Hukuk Dairesi, eşit davranma ilkesinin tüm hukuk alanında geçerli olup, iş hukuku bakımından işverene işyerinde çalışan işçiler arasında haklı ve objektif bir neden olmadıkça farklı davranmama borcu yüklediğine dikkat çekti.
‘FARKLI DAVRANMA BORCU’ DETAYI
Konuyla ilgili gazetevatan.com’a açıklamalarda bulunan Avukat Ali Oktay Coşgun, “Hayatın ve tabii genel hukukun da en temel ilkelerinden biri olan eşitlik ilkesi, İş Hukuku bakımından işverene, işyerinde çalışan işçiler arasında haklı ve objektif bir neden olmadıkça farklı davranmama borcu yüklemektedir. Bu temel ilke İş Hukuku alanında eşit işlem, eşit davranma ilkesi olarak işverenin yönetim yetkisini sınırlayan bir kurumdur. Hukukumuzda, eşitlik ilkesi en temel anlamda, Anayasanın ‘kanun önünde eşitlik’ kenar başlıklı 10. maddesinde ifade edilmiştir. 4857 sayılı İş Kanununu 5. maddesi de eşitlik ilkesi bakımında kapsamlı ve ayrıntılı düzenlemeler içermektedir” dedi.
“EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET”
İşveren, işyerinde çalışan işçilere kural olarak eşit işlem yapmak, eşit çalışma koşullarını uygulamak zorunda olduğunu hatırlatan Avukat Oktay, “İşveren haklı nedenler olmadıkça, işyerinde çalışan işçiler arasında aynı nitelikteki işçiler arasında çalışma koşulları açısından herhangi bir ayrım yapamaz. Son dönemde Bursa'da dokuma fabrikasında çalışan bir kadın işçinin, kendisiyle aynı işi yapan erkek işçilere göre daha düşük ücrete çalıştırıldığını belirterek mahkemeye başvurması ve sonucunda Yargıtay’ın ‘eşit işe eşit ücret’ kararı iş hayatında ücrete dair cinsiyet ayrımcılığını bir kez daha gündeme getirmiştir” ifadelerini kullandı.
“AYRIMCILIK YASAĞI KAPSAMINA GİRER”
Ücretlerde, işveren tarafından işçilerin objektif ve sübjektif niteliklerine göre farklılaştırmaların yapılması mümkün olduğunu ve cinsiyet nedeniyle böyle bir ayrımın doğrudan ayrımcılık yasağı kapsamına girdiğini belirterek, şunları aktardı:
“Anayasa’nın 10. maddesi ile ‘ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur’ düzenlemesini içeren 55. maddesi ve İş Kanunu m. 5 hükmü eşit veya eşit değerde işe eşit ücret ödenmesi ilkesinin kanuni dayanaklarını oluşturmaktadır. Bu kapsamda, İş Kanunu m. 5/3 hükmünde, işverenin biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça bir işçiye, iş sözleşmesinin devamında cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı olarak farklı işlem yapamayacağı düzenlenmiştir. Yine İş Kanunu m. 5/4 hükmünde, aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamayacağı belirtilmiş olup madde 5/5 hükmünde ise işçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanmasının daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılmayacağı ifade edilmiştir” dedi.
“KIDEM TAZMİNATI İSTEĞİ KABUL EDİLMELİDİR”
Oktay ilgili davayı hatırlatarak, “Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kendisiyle aynı işi yapan erkeklere göre daha düşük ücrete çalıştırılan kadın işçinin, aynı kıdem ve aynı işte çalışan erkek işçi ile aynı ücretle çalıştırılmaması suretiyle eşit işlem borcunun ihlal edildiğine, bu durumun 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II-e maddesi uyarınca işçiye haklı fesih yetkisi vereceğine karar vermiştir. Yargıtay kararında, işverenin eşit işe eşit ücret ödememesinin eşit işlem borcunun ihlali niteliğinde olduğunu belirterek ayrımcılık tazminatının koşulları oluştuğuna ve bu itibarla iş akdini haklı nedene dayalı olarak fesheden davacının kıdem tazminatı isteğinin de kabulü gerektiğine karar vermiştir. Ayrımcılığa karşı korunma ve eşitlik, evrensel ve temel bir hak olup Anayasa, özel kanunlar ve uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınmıştır. Cinsiyete dayalı ücret farkı da bu ayrımcılık yasağının ihlallerinin en açık görünümlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.