İletişimde güç oyunları
Hayattaki başarının anahtarı ‘iletişim gücümüz’dür. Derslerinizdeki notunuz kaç olursa olsun iletişim kurma becerileriniz zayıfsa gerçek anlamda kapasitenizi kullanamazsınız. Çocuklara kazandırılması gereken en önemli yeterlilik alanlarından biridir iletişim becerileri.
Toplumsal hayatımıza dönüp baktığımızda, gerçek anlamda iletişim kurduğumuzu söylemek zordur. Bizim iletişimden anladığımız daha çok güç oyunlarıdır. Haklılığımızı ispatlamak, kelime oyunlarıyla karşımızdakini yenmek, sürekli çevremizdekileri ikna etmeye çalışmak iletişim kurmak değildir. Bu tür çabalar özü itibariyle bir tür savaştır. Karşımızdakinin algısını yöneterek istediğimizi almak bir pazarlama ilişkisidir. Bunun da hayatta yeri elbette vardır; ancak bunun iletişim olduğunu düşünmek çok yanıltıcıdır. İnsanın güçle ilişkisi gerçekten de ilginçtir. Gücünü ilişkilere yansıtması de hemen hemen herkesin yaptığı şeydir. Neden güç ihtiyacımız var? İlişkilerimizde güç kullanmaya neden ihtiyaç duyarız? Güç kullandığımızda ilişkilerimize ne olur? Bu sorular, kafa karıştırıcı ve üzerinde düşünmeye değer sorulardır.
İnsan ilişkilerinde neden güç kullanmaya ihtiyaç duyar?
Hepimiz, diğer insanlar üzerinde bir etki alanına sahip olmak isteriz. Böylece, varlık alanımızı genişletir ve hayatımızdaki tehditleri azaltarak avantajlarımızı çoğaltırız. Duygu ve düşüncelerimizi başkalarına kopyalar ve bu yolla kendimizi çoğaltırız. İşte bu da ancak güçle olur. Ancak, yine de ilişkilerde güç kullanmanın hayatımızdaki yansımaları her zaman da istediğimiz gibi olmaz.
Bu kapsamda ilişkilerimizde güç kullanmanın hayatımızdaki yansımalarını gözden geçirmek gerekir.
Güç kullanmanın hayatımıza üç temel yansıması vardır:
1. Var olmak, varlığımızı korumak ve sürdürmek
Bütün varlıkların birincil amacı, var olmak, varlığını korumak ve sürdürmektir. Doğadaki en temel kanunlardan biri budur. Var olmanın en belirleyici faktörü de güçlü olmaktır. Bu nedenle, gücümüzü artırdıkça bu birincil ihtiyacımızı gidermiş oluruz. Aslına bakılırsa doğadaki bu kanun, bizim için de doğal bir gerçekliktir. O halde, güçlü olarak kendi varlığımızı korumuş ve sürdürmüş olur, kendimizi güvende hissederiz.
2. Yönetmek
Hayatımızdaki birçok süreci bir şekilde yönetmek zorundayız. Toplumsal hayat içinde çeşitli rollerimiz var ve bu rollerimiz doğrultusunda da çeşitli sorumluluklarımız var. Bu anlamda hepimiz, bir yanımızla anne-baba, bir yanımızla evlat, bir yanımızla bir meslek sahibi, bir yanımızla yöneticiyiz. Bu rollerimiz doğrultusunda da üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmemiz gerekir. Sorumluluklarımızı yerine getirmek de belirli ölçüde güçlü ve etkili olmamıza bağlıdır. Örneğin, bir yönetici iseniz, makamınızdan, kişiliğinizden ve bilgi birikiminizden gelen gücünüz olmak zorundadır. Aksi halde hiçbir şeyi yönetmeniz söz konusu olamaz. Dolayısıyla, yönetmek için güce sahip olmak profesyonelcedir.
3. Hükmetmek
Güç kullanmanın belki de en tartışılır kısmı hükmetme ihtiyacıdır. Bazı insanlar bulundukları pozisyon ne olursa olsun o pozisyona sığmazlar. Hep daha fazlasını isterler. Daha fazla insanı etkilemek, daha fazla yetkiye sahip olmak, daha fazla hükmetmek gibi bir eğilimleri vardır. Hayatı bir tür patronajlık ilişkisi içinde yaşarlar. Kendi istek ve tercihleri hep önceliklidir. Bütün süreçlerde baskın olmaya çalışır. Böylece, sürekli kendi isteklerini yaptırmaya çalışır. Sonuçta hükmetme ihtiyacı, sağlıklı bir ruh hali değildir.Çocuğumuzla, eşimizle, öğrencimizle, arkadaşımızla, meslektaşımızla ilişkilerimizde ‘güç oyunları’na ne kadar başvurursak hayat o kadar çekilmez hale gelir. Oysa, gerçek ilişki ve iletişim, naif, spontan, içten ve gülümseyen bir ruh halini gerektirir. Hayatın içinde ve ilişkilerinizde, sürekli savaşırsanız, kazandığınızda bile kaybedersiniz.