Şampiy10
Magazin
Gündem

Hırslı çocuk mu, azimli çocuk mu?

.

ABONE OL
Vatan Haber

Anne-babalardan zaman zaman çocuklarıyla ilgili şöyle şikayetler duyarız..

- Sürekli yarışmalı oyunlar oynamak istiyor.

- Oyunları kaybettiğinde krize giriyor.

- En küçük bir hatayı kabul etmiyor.

- Arkadaşları arasında hep birinci olmak istiyor.

- Sınavlarda hep arkadaşlarını geçmek istiyor.

Bu tür davranışlar, daha çok “hırs odaklı” davranışlar olarak tanımlanır. Ailelerde ve okullarda bu tür davranışların yarattığı birçok sorun yaşanabilir. Kültürümüzde ve eğitim ortamlarında, hırs ve rekabet bir yandan olumlu bir şey olarak görülürken, diğer yandan birçok sorunun da kaynağını oluşturuyor. Hırs ve azim birbirinin yerine kullanılsa da acaba aynı kavramlar mı? Aralarındaki fark ne? Hangisi desteklenmeli?

Hırs ve rekabet duygusu doğuştan gelir

İnsan beyni hayatta kalmaya programlıdır. Bu da yaşarken mücadele etmeyi zorunlu kılar. Mücadele gücümüz de hırs ve rekabetten gelir. Hırs ve rekabet gücümüz sayesinde kendimizi ve varoluşumuzu güvende hissederiz. Dolayısıyla, hırs ve rekabet, bu programın bir parçası olarak doğuştan getirdiğimiz bir özellik.

İkisi de farklı kavramlar

Doğamızın hırsa yatkınlığına karşın, hırs ve rekabetin her zaman iyi olduğunu söylemek zor. Hayatın içinde beslenmesi ve geliştirilmesi gereken temel özellik hırs değil, azimdir. Birbirinin yerine kullanılsa da iki kavram aslında oldukça farklı. Kavramlar arasındaki farkı göremediğimizde, zihnimiz de davranışlarımız da netleşemez. Belirsiz bir zihinle de ne davranışlarımızı ne de hayatımızı yönetmek mümkün olabilir.

Hırs ilişki, azim görev odaklı

Hırslı davranışlarda aslolan “ötekini geçmek”tir. Azimde ise üzerine aldığı görevi tamamlamak esastır. Dolayısıyla, azimli çocuklar görevlerini tamamladıklarında tatmin olurlar; hırslı çocuklar ise çevresindeki insanları geçtiklerine inandıklarında tatmin olurlar.

Hırslı çocuklar, bir sınava girip yüz üzerinden doksan aldıklarında, neden yüz alamadıklarını düşünerek kendilerini kötü hissederler. Alamadıkları on puan, aldıkları yüz puandan daha değerli hale gelir. Dolayısıyla, eksik ve hataları yüzünden başarılarını göremezler. Oysa azimli çocuklar, aldıkları doksanın tadını çıkarırlar. Eksik ve hatalarını görürler ama bu durumun başarılarını örtmesine izin vermezler.

Hırs gerektiğinde yıkıcı olabilir, azim ise yapıcı

Hırslı çocuklar, her ne olursa olsun başarmak zorunda hissederler. Başarısının önünde engel olabilecek hiçbir şeye tahammülleri yoktur. Öyle ki, çevresindeki insanlarla ilişkilerini bile gözden çıkarabilirler. Başarılı olduklarında da herkesin bu başarısını görmesini isterler. Azimli çocuklar ise, başarmak için çaba harcarlar ama başarı istekleri her şeyin üstünde değildir. Başarıyı önemserler ama kutsamazlar. Sonuçta, başarılarının pazarlamasını yaparak çevresindekileri rahatsız etmek istemezler. Hırs, klasik anlamda başarıyı getirebilir ama bu başarı genel olarak huzur vermez. Çünkü, hırs, çevresinde rakip buldukça beslenir. Bu nedenle, sürekli birileri ile rekabet etme ve onları yenme ihtiyacı duyulur. Bu da ruhsal yönden son derece örseleyici bir durumdur. Azim ise, huzuru başarıdan daha önemli ve öncelikli görür. Başarısının merkezine başkalarını koymayıp sadece görevi koyduğu için ilişki sorunları ve çatışma yaşama riski azalmış olur. Bu da daha sağlıklı ilişkiler kurarak huzurlu bir yaşam sürme imkanı verir.

KAYBETMENİN DOĞAL OLDUĞU ÖĞRETİLMELİ

Çocukların eğitiminden sorumlu olan anne-babalar ve öğretmenlerin hırs yerine azim duygusunu beslemeleri gerekir. Bu desteği sağlarken aşağıdaki önerilerden yararlanabilirler:

- Hırs ve rekabet duygusunu yok saymayıp belirli sınırlar içerisinde minik zaferler kazanmasına izin verilmeli.

- Hırs ve rekabet duygusuna sınırlı zamanlarda izin verilse de, bu duygunun çok beslenmemesi gerekir. Dolayısıyla, çocuk, sürekli yarışmalı ve rekabetçi oyunlara yöneltilmemeli.

- Yarışmalı oyunda yenilmesi halinde, telafi etme ya da aslında kazananın o olduğuna dair gerçek olmayan şeyler söylemeye kalkılmamalıdır.

- Hırslı çocuklarda başarı değil, çaba övülmeli.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Çocuklara kaygımızı bulaştırmayalım
  2. Sınıflar en etkisiz öğrenme ortamlarıdır
  3. Çocuklarımızı gerçekten olduğu gibi kabul ediyor muyuz?
  4. Gerçek düşünme nedir?
  5. Üç yaşına kadar abartmamak gerek
  6. Anne-babaların kaygıları
  7. Tatilde çocuklara ödev verelim mi?
  8. Ego kötü bir şey mi?
  9. Müdahaleci ebeveynler
  10. Çocuğunuz arkadaşı ile sorun yaşadığında

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.