Etkili öğretmenin 7 önemli özelliği
.
Okulların açılmasına az kaldı. Her zaman olduğu gibi, okullar başlayacak ve kimi zaman mutluluk verici kimi zaman da sıkıntı verici bir çok şey yaşayacak. Yaşanan birçok olumlu ya da olumsuzluğun odak noktalarından biri de öğretmenler olacak. Bazıları yüceltilirken, bazı öğretmenler de birçok eleştiri ve şikayete maruz kalacak.
İDEAL öğretmen, iyi öğretmen gibi bir tanımlama yapmak çoğu zaman pek gerçekçi değildir. Ayrıca, bir öğretmenin iyi olup olmadığını belirleyen çok sayıda faktör var. Sınıftaki öğrencilerin yapısı, velilerin özellikleri ve beklentileri ideal öğretmen tanımlamasını değiştirir. Hareketli çocukların olduğu bir sınıf için ideal öğretmen ile daha az hareketli sınıf için ideal öğretmen farklıdır. Benzer özelliklere sahip çocukların olduğu bir sınıf ile farklı özelliklere sahip çocukların olduğu sınıf için ideal öğretmen yapıları farklıdır. Dolayısıyla böyle bir tanımlama yapmak çoğu zaman zor ve hatta belki de anlamsız. Ancak, yine de hangi tür sınıf, öğrenci ve veli özellikleri olursa olsun belirli çerçeveler çizmek de mümkün. Sonuçta, eğitim alanında yapılan araştırmalar, bazı öğretmen özelliklerinin eğitim süreçlerini yönetmede daha etkili olduğunu ortaya koyuyor.
Elbette, her çocuk iyi bir öğretmeni hak eder. O halde, iyi ya da etkili bir öğretmenin hangi temel özellikleri taşıdığını bilmek önemli. Buna bağlı olarak, genel çerçevede tanımlanabilecek ideal ve etkili öğretmenin 7 temel özelliğini şöyle sıralayabiliriz.
Alan bilgisi güçlü olmalı
Öğretmenin, öğretmek durumunda olduğu konularla ilgili bilgi birikiminin zengin olması gerekir. Öğrencilerine öğreteceğinden çok daha fazlasını bilmeli. Günümüzde, öğrencilerin konuları öğrenebileceği pek çok farklı kaynak bulunuyor. Öğretmenin öğretebileceğinden çok daha fazlasını bu kaynaklardan öğrenme imkanına sahip. Bu kaynaklardan yararlanan bazı öğrenciler, ilgi alanına giren konularda öylesine derinleşmiş bilgiye sahip oluyor ki, sorduğu sorularla öğretmenini şaşırtabiliyor. Öğretmen, bilgi derinliği ve zenginliği ile öğrencisini heyecanlandırıp meraklandıramazsa o sınıfta kaliteli bir öğrenme ortamı sağlaması mümkün değildir.
Derin düşündürme becerisi olmalı
Beyin, kendisini düşünmeye zorlayan şeyleri sever. Cevabı bilinmeyen, çelişkili görünen, o güne kadar hiç akla gelmeyen türden bilgilendirmeler ve sorular beyin açısından ilgi çekicidir. Buna bağlı olarak, öğretmenin gerek aktardığı şaşırtıcı bilgiler gerek sorduğu ilginç sorular öğrencilerin o konuya dikkatini yöneltmesi ve ilgi duymasını sağlar. Öğretmenler, hangi konuyu öğrencilerine aktarıyorsa, o konunun ilgi çekici, şaşırtıcı ve az bilinen yönlerini ortaya koymalı. Soracağı sorularla da gerçekten öğrencinin merak duygusunu ve düşünme ihtiyacını harekete geçirebilmeli. Bu tür uygulamalar, öğrencilerin üst düzey düşünme becerilerini de daha fazla geliştirir.
Pozitif ve motive edici bir enerjisi olmalı
Bir öğrencinin kendini ortaya koyabilmesi için olumlu bir duygusal ortama, cesaretlendirilmeye, heyecan duymaya ihtiyacı vardır. Öğretmenler, tüm öğrencilerine mutlaka başarı duygusu tattırmalı. Onların yapamayacaklarından çok yapabileceklerine odaklanmalı. Yaptıklarına mutlaka olumlu geribildirimler vermeli. En küçük bir başarısını bile görmezden gelmemeli, hatta arkadaşlarının da görmesini sağlamalı.
Espri algılama ve yapma yeteneği olmalı
Sınıf, yoğun ilişki ve iletişimlerden oluşan sosyal bir ortamdır. Bu ortamda bir yanıyla düzeni sağlamak, diğer yanıyla da iyi bir öğrenme ortamı sağlamak kolay değil. Öğretmenler çoğu zaman, bu iki sosyal dinamiğin arasında sıkışıp kalır. Gerçekten de oldukça ince bir sınır ve dengeyi korumak zorundadırlar. Bu zorluk, bazen öğretmenlerin otorite kaygısı taşımasına neden olmakta ve özellikle sınıf ortamındaki çok keyifli ve eğlenceli olabilecek esprili anlar kaçırılmaktadır. Öğretmenlerin espri algısının sınırları daraldıkça ilişkiler doğallığını ve insaniliğini de kaybeder. Mekanikleşmiş ilişkilerin ise kimseye bir yararı yoktur. Öğretmenler, yeri geldiğinde espri yapmaktan kaçınmamalı ya da öğrencinin yaptığı güzel bir espriyi kaçırmamalı. Gülümseyen öğretmen ve öğrencilerin olduğu ortamlarda gülümseyen ilişkiler yaşanacaktır. Hatta iyi bir espri anlayışına sahip öğretmenlerin sınıf içi otorite sorunları da daha az olur.
İnsani değerleri yüksek olmalı
- Öğretmenlerin en hassas olmaları gereken konulardan biri de insan ilişkilerine hakim değerlerle ilgili. Öğrenciler, öğretmenlerinin dürüst, açık, adil, saygılı ve eşitlikçi olduğunu hissetmeli. Bu nedenle, sınıfa giren bir eğitimcinin belki de ilk yapması gereken şeylerden biri hakim değerleri öğrencilerine en kısa sürede fark ettirmektir. Bunu yapmanın en iyi yolu da, sınıf içi uygulamalarını hangi ilke ve değere dayandırdığını öğrencilerine söylemek olabilir. Bu açıklamalar bazı öğrencilerin aklına yatmasa da, öğretmenin kendine göre belirli bir değerler ve ilkelerle hareket ettiğini anlaması ona duyduğu saygıyı da artırır.
Espri algılama ve yapma yeteneği olmalı
Sınıf, yoğun ilişki ve iletişimlerden oluşan sosyal bir ortamdır. Bu ortamda bir yanıyla düzeni sağlamak, diğer yanıyla da iyi bir öğrenme ortamı sağlamak kolay değil. Öğretmenler çoğu zaman, bu iki sosyal dinamiğin arasında sıkışıp kalır. Gerçekten de oldukça ince bir sınır ve dengeyi korumak zorundadırlar. Bu zorluk, bazen öğretmenlerin otorite kaygısı taşımasına neden olmakta ve özellikle sınıf ortamındaki çok keyifli ve eğlenceli olabilecek esprili anlar kaçırılmaktadır. Öğretmenlerin espri algısının sınırları daraldıkça ilişkiler doğallığını ve insaniliğini de kaybeder. Mekanikleşmiş ilişkilerin ise kimseye bir yararı yoktur. Öğretmenler, yeri geldiğinde espri yapmaktan kaçınmamalı ya da öğrencinin yaptığı güzel bir espriyi kaçırmamalı. Gülümseyen öğretmen ve öğrencilerin olduğu ortamlarda gülümseyen ilişkiler yaşanacaktır. Hatta iyi bir espri anlayışına sahip öğretmenlerin sınıf içi otorite sorunları da daha az olur.
Öfke kontrolü güçlü olmalı
Öfke, doğal bir insan tepkisidir. Elbette, hayatımızda öfkelendiğimiz durumlar ve anlar olur. Ancak, bir insan, birçok kişinin öfkelenmeyeceği durumlara da öfkeleniyor ve bunu sık sık yaşıyorsa, bu bir sorundur. Öğretmenler, çocuklarla ve onların anne-babalarıyla ilişkilerini yönetmek durumunda. Bu süreçte, öfkelenmelerine neden olabilecek çok şey yaşayabilirler. Ancak, eğitimin profesyoneli olan öğretmenlerden beklenen, bu öfkelendirici durumlar karşısında serinkanlı davranmaktır. En zor anlarda bile sakin olmayı başarabilenler, emin olmalıdır ki, kısa süre içerisinde olup biteni kontrol altına alabilirler. Eğer bu konuda gerçekten zorluk yaşanıyorsa, bir uzman desteği de alınmalı.
Pratik zekaya sahip olmalı
- Sınıflar dinamik ortamlardır. Dolayısıyla, hem faaliyetlerde hem de ilişkilerde her an her şey olabilir. Öğretmenin bu tür durumlarda hızlı ve doğru çözümler üretebilmesi çok büyük bir güçtür. Böylece, riskli bir durum soruna dönüşmeden ortadan kalkar ya da en azından küçük bir sorun büyümemiş olur. Pratik zeka, anı yönetmede etkili güçtür.