Bayram kültürü
.
Bir bayram daha geldi. Umarız ki tüm toplumumuzda bayram anlamına uygun şekilde yaşanır. Bayramlarda en çok beklediğimiz şey, barış, huzur ve mutluluğun tüm toplumda doya doya yaşanmasıdır. Bayramların en sevimli yüzü de çocuklardır.
Bayramlar toplumsal kültür hazinemizin en değerli parçaları arasındadır. Gelenekselleşmiş bayramlar, toplumsal kimliğimizin ortak kodları; zihin ve gönül beraberliğimizin de çimentosu ve ispatıdır. Bayramları algılama, hissetme ve yaşama şekilleri de bir toplumun ortak dilidir.Bu ortak dil sayesinde, toplumsal empati duygumuz güçlenir.Birbirimize bol bol duygusal ödüller verir; mutlu ederek mutlu olmayı öğreniriz.
Bayramların en sevimli yüzünü de çocuklar oluşturur. Bayramlar daha çok çocuklara gelir aslında… En çok onlar heyecanlanır, onlar sevinir.Birkaç gün öncesinden başlayarak giyeceği yeni ve güzel kıyafetlerin, toplayacağı harçlık ve şekerlerin hayaliyle yaşarlar.Bayram süresince çaldıkları kapı, ziyaret ettikleri ev ve topladıkları ganimetle büyük başarılar elde ederler. Arkadaşlarıyla karşılaştırma yaparak başarılarıyla da gurur duyarlar. Ah çocuklar ah…
Modern kültür ve kentleşme, en çok çocukların bayramlarını elinden aldı. Kalabalıklaşan ama kalabalıklaştıkça da yalnızlaşan ve yabancılaşan kentsel toplumlar, en büyük zararı çocuklarına verdi.
Çocuklara sesleniyorum:
Hey çocuklar, hadi bakalım bu bayramda çocukluğunuza sahip çıkın. Yetişkinlerin çaldığı çocukluğunuzu geri alın. Geleneklerin verdiği haklarınızı kullanın. Bu bayramı çocuk gibi yaşayın. Sizin de “Nerede o eski bayramlar!“ diyecek bir geçmişiniz ve çocukluğunuz olsun.
Geleneksel bayram anlayışımız nedir?
Bayramlar kendine özgü davranış ve alışkanlıklarıyla yaşanır. Bu da toplum bireyleri arasında bir anlamda sözsüz anlaşmadır. Bir yıl boyunca yaşadığımız koşturmacalar içinde bir nefes alma ve birbirimizi farketme zamanıdır. Bayram özel bir zaman dilimidir ve bu zaman dilimini kendi kültür dokumuza uyan gelenekselleşmiş eylemlerimizle doldururuz. En küçüğümüzden en büyüğümüze bizim için bayram demek;
- Günler öncesinden başlayan tatlı bir telaş ve hazırlık demektir.
- Yüzlerce insanla bayram namazı kılarak dualarda buluşmak demektir.
- En güzel kıyafetlerimizi giyerek içimizdeki güzeli dışımıza yansıtmak demektir.
-Ailemizde her zamankinden daha fazla neşelenmek ve mutlu olmak demektir.
- Küs olduklarımızla barışma zamanı demektir.
- Mezarlarında bizi bekleyenleri ziyaret ederek vefa göstermek demektir.
- Akraba ve komşularımızı ziyaret ederek hatır sormak demektir.
- Tatlı yiyerek tatlı konuşmak demektir.
- Bayram harçlığı ve şeker biriktirmek demektir.
Bayramda neler yapalım?
Bayramın geleneksel yanları toplumlar için büyük kazançtır. Ancak, yine de bayramlarımızı sadece geleneksel sorumluluklarımızla sınırlamamalıyız. Hatta geleneklerimizi daha farklı ve anlamlı faaliyetlerimizle zenginleştirmeli ve mutluluklarımızı çoğaltmalıyız. Sevgili anne-babalar, bu bayramda çocuklarımıza “mutlu et ki mutlu olasın” düşüncesini kazandırmak için çaba harcayalım.
Sevgili anne-babalar, sevgili çocuklar… Bu bayramda;
- Yaşlıları ziyaret etmeyi unutmayalım.
- Çocuk esirgeme kurumlarındaki çocuklara da bayramı yaşatalım.
- Hastaları ziyaret edelim.
- Hayvanlar için bir iyilik yapalım.
- Şeker yerine kitap hediye edelim.
Bir de uyarıda bulunalım! Şeker ve şekerli ürünler tüketimine dikkat edelim lütfen. Bedenimizde bir şeker zehirlenmesine yol açmadan gönüllerimizde şeker tadını yaşama dileğiyle iyi bayramlar dilerim.