Hayır. Çünkü onların yeterince arkadaşı var. Çocuklar, anne-babalarından arkadaş olmalarını değil, ebeveyn olarak yerlerinde durmalarını isterler. Yani sanıldığı gibi, çocuklar buna pek de istekli değildir. Kaldı ki, çocukla arkadaş olma fikri bir çok açıdan tartışmalıdır. Bunlardan bir kaçını şöyle sıralayabiliriz.
Otorite güç demektir ve bütün ilişkilerde güç dengesinden söz edebiliriz. Ancak, ebeveynlik otoritesi, anne-babaya çeşitli haklar vermektedir. Örneğin, çocuğa kurallar ve sınırlar koymak, hata yaptığında kızmak, ödevlerini yapması için zorlayıcı olmak vb. gibi tepki biçimleri ebeyvenlik rollerinin içerisinde az veya çok yer alır. Çocuklar, ebeveynlerinin otorite kullanmalarına kimi zaman kızsalar da, bu otoriteyi kabul eder ve onun sayesinde kendilerini daha güvende hissederler. Ancak, arkadaşlık ilişkisi genel anlamda eşitler ilişkisidir. Klasik otorite ilişkisi arkadaşlık ilişkisinde çok da geçerli değildir. Herkes uygunsuz da olsa istediğini söyler ve konuşurken çok da düşünme ihtiyacı duymaz. Kimse birbirine herhangi bir konuda zorlama yapamaz. Anne-babalar, çocuklarının önce insan, sonra çocuk, sonra da öğrenci olarak görmelidirler. Çocuklarıyla ilişkilerinde ebeveynlik rollerini gözardı etmemelidirler. Sonuçta arkadaşçılık oynamak yerine anne-babalık rollerini iyi yapmalıdırlar. Anne-babalığın içgüdüsel doğallığı onlara çoğu zaman doğru yolu gösterecektir. Çocuklarının gelişimine yapacakları en büyük katkı da bu yolla olabilir. Çocuklarına arkadaş olarak değil, anne-baba olarak kalite sunmalıdırlar.
Anne-babalık rolleri ile arkadaşlık rolleri birbirinden farklıdır
Hayatımızdaki bütün ilişkiler öncelikle “insan-insana ilişki”dir ve insanların birbiriyle kurdukları bütün ilişkiler için geçerli temel insani değerler vardır. Sağlıklı ilişkilerin hepsinde, saygı, dürüstlük, içtenlik ve sevgi gibi değerler olmak zorundadır. Bu değerler üzerine kurulan ilişki ve iletişimler kişilerin hayatına anlam ve keyif katar. Bununla birlikte, genel anlamda “insan-insana ilişki”nin belirlediği çerçevenin içinde de çeşitli sosyal rollerimiz bulunmaktadır. Bu toplumsal rollerimiz, kurduğumuz ilişkilerin sınırlarını ve çeşitli davranış biçimlerimizi belirler. Örneğin, hasta-doktor ilişkisi, esnaf-müşteri ilişkisi, karı-koca ilişkisi, öğretmen-öğrenci ilişkisi, yöneten-yönetilen ilişkisi gibi. Sonuçta, anne-baba ile çocuk arasındaki ilişki de bu ilişki biçimlerinden biridir ve kendine özgü kuralları vardır. Anne-babalık, koruyuculuk, müdahalecilik, sevme, otorite kullanma, destekleme gibi pek çok tutum ve davranış biçimini barındıran bir roldür. Bu roller belirli ölçülerde doğaldır. Oysa arkadaşlık ilişkisi, daha eşitlikçi, her duygunun yaşanabildiği, sırların paylaşıldığı, zaman zaman abartılı sayılabilecek espri ve şakaların yapıldığı bir ilişkidir. Bu ilişkinin doğasında da bu tür davranışlar vardır. Hiç bir anne-baba, çocuğunun arkadaşlarıyla yaptığı her tür şakayı kendisine yapmasını hoş karşılamaz. Çünkü, onlar gerçek anlamda bir arkadaş değildir. O halde, her ilişki kendi rol ve sınırları içerisinde olduğunda çok daha sağlıklı sonuçlar ortaya çıkar diyebiliriz.