Şampiy10
Magazin
Gündem

Çocuğunuzu travmaya sokmadan büyütün!

Tüm ebeveynlerin çabası özgüvenli, sorumluluk sahibi, kendine ve çevresine saygılı ve sorun çözme becerisine sahip çocuklar yetiştirmek. Ancak şehir yaşamı, stresli çalışma saatleri anne-babalar ile çocukların ilişkilerini kısıtlarken, karşılıklı duygu gelişimini de olumsuz etkileyebiliyor. Söylediğimiz bir söz ya da yaptığımız bir hareket "Bir çuval inciri berbat ediyor", çocukları travmaya sokabiliyor. Anne-babalar da pişmanlık içinde "Benim çocuğum neden böyle, nerede hata yaptım" sorularını kendilerine sormaya başlıyor. Peki sorunlar karşısında çocuklarımıza nasıl davranmalı ve nasıl konuşmalıyız. İşte cevapları...

Çocuğunuza “Sen yapamazsın” demeyin

Çocuğun özgüveni zedeleyen en önemli nedenlerden biri de mükemmeliyetçi anne babaların çocuğa karşı yaptıkları aşırı dozlu eleştiriler. Sürekli olarak “Sen zaten yapamazsın”, “Senden de bu beklenirdi”, “Sana verdiğimiz emeğe yazıklar olsun” şeklindeki cümleler ya da hesap sormak büyük bir hata ve özgüveni yıkıcı bir davranış. Hata yapmışsa bile eleştirmek yerine onu karşınıza alarak konuşun. Başarıyla sonuçlanmasa bile çabaları takdir edilmeli. Bir çocuğun anne-babası tarafından, "Öğrenmeye çalışmandan gurur duyuyorum", "İyi çalışman beni mutlu ediyor" gibi sözlerle yüreklendirilmesi, çocuğun daha çok çaba harcaması için onu motive edecek, mücadele gücünü geliştirecektir. Böylece önemsendiğini hissedecek ve sizi onu önemsediğiniz için sevecektir. Bu da da kendisi için kötü şeyler istemeyeceğinizi düşünmesine neden olur ve önerdiğiniz şeyleri mutlaka düşünür.

Sakin konuşun

Doğru iletişimin en basit ve en önemli kuralı sakinliktir. Yumuşak ve sakin ses tonu ile çocukla konuşmak, disiplinin temelidir. Yumuşak ses tonu, sizin karşılaştığınız olaya mantıklı yaklaşmanızı ve otoritenizi sarsacak bir şeyler söylemenizi engelleyecektir.

Kendinizden emin olun

Konuşurken çocuğun gözüne bakın. Bu, konu hakkındaki inancınızı gösterir. Şüpheli ve yumuşak yaklaşımınız çocuğun bunu kendi açısından kullanmasına neden olacak ve sınırlarını zorlamasına yol açacaktır.

Başka çocukların anne - babası olacağım

Tahammül sınırının zorlandığı anlarda anne-babaların istemese de ağızlarından çıkan bu cümle çocuklar için bir travma sebebi. “Böyle yaparsan gideceğim bu evden” veya “Beni hasta ediyorsun; annen olmak istemiyorum” gibi bazen kızgınlıkla bazen de çocuğu uygun davranışa teşvik etmek amacıyla söylenen bu sözler çocuklar tarafından terk edilme tehdidi olarak algılanıyor. Çünkü çocuk ruh sağlığının en önemli temel taşlarından biri olan temel güven duygusu, “Her nasıl davranırsam davranayım, sevilirim, değer görürüm” duygusu bu tür yaklaşımlarla yerini koşullu sevilmeye bırakıyor. Çocuk anne babanın istediği gibi olmadığında terk edileceğini, fiziksel olarak anne baba yanında olsa da duygusal olarak ondan vazgeçtikleri duygusunu yaşayabiliyor. Belki de en tehlikeli tehditlerden birinin de bu yaklaşımla oluştuğu söylenebilir. Bu nedenle bu cümleleri kurmaktan vazgeçin.

Palto giyme krizine son verin

Çocukların çoğu evden çıkarken üstlerini değiştirmemek, palto giymemek için kaos yaratıyor. Eğer çocuğunuz giyinme konusunda sizinle inatlaşıyorsa, konuşmaya ve yapması gerekeni söylemeden önce siz hazır olun. “Paltonu giy” derken, siz etrafı topluyor ya da telefonla konuşuyorsanız, bu çocuğa yanlış mesaj olarak gider ve yapması gerekeni yapmaz. Bu durumda ona ismi ile hitap edin ve size bakana kadar konuşmaya başlamayın. Konuşurken dizlerinizin üzerine çömelin ve göz teması kurun. Ses tonu, kelimeler ve beden dili hep aynı mesajı vermeli. Çocuğa iki şey arasında seçme hakkı vermek, krizi önleyecektir.

Ödev konusunda yapıcı olun

Bazı çocuklar ödev yapma konusunda sorun yaşayıp aileleriyle çatışmaya girebilir. Ödevini yapmak istemeyen bir çocuğa ödül sistemi işe yarayabilecekken, okulda başarılı olmadığı için üzülen bir çocuğa “Senin yaşındaki diğer çocukların kullandığı bazı yöntemler biliyorum, duymak ister misin?” diye sorulabilir.

Seçenek sunarak hem çocuğa kendi hayatı hakkında söz sahibi olduğu duygusunu yaşatırken, hem de onu zorlamadan uygulayabileceği öneriler verilmiş olur.

Vurmak yasak!

Öfkelendiğinde anne babasına ya da arkadaşlarına vuran çocuklar disiplin konusunda en çok uğraştıranlar oluyor. Bu davranışları alışkanlık haline getiren çocuklara zayıflık göstererek çocuğa vurmaması için yalvarmak yerine, öfkeli hissetmenin normal, ancak vurmanın yasak olduğunu kesin bir dille anlatmak gerekiyor. Çocuğunuz sakinleştikten sonra onunla kararlı ve net bir şekilde konuşun: “Biliyorum sinirleniyorsun. Seni kızdıran şeylerle ben ilgileneceğim; ancak anneye vurmak yasak" diyin. Ona öfkelenmesine neyin sebep olduğunu sorun. Sinirlenmenin doğal bir duygu olduğunu ama bunu vurarak göstermenin doğru olmadığını anlatın.

TV'deki şiddete dikkat!

TV'deki şiddet içeren programları seyretmesi engellenmeli.Eğer kesinlikle engel olunamıyorsa, ana-baba çocukla birlikte seyrederek şiddetin sonuçlarını tartışabilir. Ayrıca bu şiddet filmlerinin gerçekyaşamın modeli değil, kurmaca olduğu çocuğa anlatılabilir.

Resim yapsın, hamurla oynasın

Öfkelendiğinde etrafına zarar vermek isteyen çocuğunuzun durumunu ona yeni olumlu bir davranış öğretmek için bir fırsat olarak değerlendirin. Çocuğunuzun öfkesini, üzüntüsünü sözcükler, farklı yollar ile ifade etmeyi öğrenmesi gerekebilir. Ona "Seninle kızgın bir surat çizelim ya da kızgın insan taklidi yapalım", "Çok öfkelisin oyun hamuruyla oynamak sana iyi gelebelir" diyebilirsiniz. Hamurları mıncıklamak olumsuz duygularını atmasını sağlayabilir.Kardeşini çöpe atmak istediğini söyledi, "Kardeşini çöpe atamazsın ama istersen bir resim yap ve o resmi çöpe atalım seninle birlikte" diye bir öneri sunabilirsiniz. kil, çakılabilen çiviler de çocuğun kızgınlık duygularını kontrol altına almayı sağlayabilir. Ayrıca futbol, basketbol gibi sporlar kabul gören çıkış yollarıdır.

Eleştirinin dozu önemli

Olumsuz eleştirinizi, çocuğunuzun kişiliği ile ilgili değil, davranışı ile ilgili olduğunu dikkat ederek ifade edin. "Ne kadar beceriksizsin, bir bardağı taşıyamadın" demek yerine, "Suyu dökmeden taşımak için iki elinle taşımalısın" demek gibi.

Babanın onayı önemli!

Baba-çocuk ilişkisi çocuğun kişilik gelişiminin anahtarını oluşturuyor. Babası ile ilişkisi sağlıklı olan çocuğun kendisiyle barışık, akademik olarak başarılı, uyumlu ve liderlik vasıflarını ön plana çıktığı gözlemlenmiş. Yaptıklarıyla ilgili babasından onay alamayan çocukların yaşadığı öfke, saldırganlık, inatlaşlaşma sorunu katlanarak artıyor, özgüvenleri gelişmiyor. Bu nedenle babaların günde en az 15 dakika çocuklarıyla birlikte oyun oynaması, kitap okuması ya da farklı bir etkinlik yapması gerekiyor.

Bu etkinlik sırasında baba çocuğa öfkesini hissettirmemeli. Oyunun hakimiyeti çocukta olmalı ve baba hiçbir direktif vermeden onun yönetiminde etklinliğe katılmalı.

Haydi gidiyoruz!

Çocuğunuz gittiğiniz parktan, doğum gününden ya da oyun salonundan çıkmak istemediğinde sizinle inatlaşır. Çocukların bir aktiviteyi bitirmelerine yardımcı olmak için fiziksel olarak değişmelerini beklemeden önce zihinsel olarak bu değişikliğe hazırlanmalarını sağlayacak zaman tanıyın. Parkta oynarken gitme hazırlığı için parmağımızla da göstererek "5 dakika sonra gidiyoruz", birkaç dakika sonra "3 dk sonra gidiyoruz", biraz sonra da "1 dakika sonra gidiyoruz" deyip, hemen ardından “bir kere daha kaydırak mı, salıncak mı istersin?” diye seçenek sunun. Kaydırağın ardından "Gitme zamanı" deyip, hemen ardından "Koşalım mı, hoplayarak mı gidelim" diyerek seçenek sunun. Çocuğun hoplaya zıplaya evin yolunu tuttuğunu göreceksiniz. Bu yöntemi çocuğunuzu yemeğe, banyoya, yatmaya çağırdığınızda da kullanabilirsiniz. Çocuklar üç-dört uygulamadan sora bu yönteme alışır.

Yazının devamı...

Böbrek hastaları et ve süt tüketimine dikkat etmeli

Böbrek hastalığı Türkiye’de en sık görülen kronik hastalıkların başında geliyor. Hastalıktan korunmak ve beslenme konusunda dikkat edilmesi gerekenleri İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Seyit Mehmet Kayacan anlattı.

Kronik böbrek hastalığı nedir?

Böbreklerin geri dönüşümsüz olarak işlevini kaybetmesi ile seyreden klinik bir tablo. Pek çok nedeni var. Son yıllarda diyabete bağlı böbrek hastalığı ön plana çıktı. İkinci sırada “kronik glomerülonefrit”, üçüncü sırada “taşlı kronik pyelonefrit”, dördüncü sırada “polikistik böbrek hastalığı“ ve beşinci sırada ülkemiz için önemli olan “amiloidoz”a bağlı yetersizlik geliyor. Böbrek hastalıklarının tedavisinde en son basamak diyaliz. Daha da mükemmel olanı ise böbrek nakli. Diyetini ayarlayarak ve kullanacağı ilaçları düzenli olarak almasını sağlayarak kronik böbrek hastalarının diyalize başlama sürecini uzatmak elimizde.

Hastalıktan korunmak için neler yapılabilir?

Yapabileceğimiz en önemli şey risk faktörelerini ortadan kaldırmak. Bunlardan birincisi diyabet. Kronik böbrek hastalıklarının yüzde 35’i bu nedenden kaynaklanıyor. Hipertansiyon ise yüzde 25’lik dilimi oluşturuyor. Diğer faktörler arasında obezite, tuz tüketimi ve sigara yer alıyor. Yemekteki ve ekmekteki tuzu azaltmak, hipertansiyonu dolayısıyla da kronik böbrek hastalıklarını önlemek açısından çok önemli. Kadınlarda bel çevresinin 80, erkeklerde 94 santimi geçmemesi lazım.

Yapay tuzlara dikkat!

Tuz konusu önemli. Yanlış bir kanı var, “Kronik böbrek hastalarının, tuz kullanmaması gerekir” diye. Biz de bunun yarattığı sorunlarla karşılaşıyoruz. Hastayı halsiz bırakan, bilinç bulanıklığına yol açan bir tablo bu. Hastalara günlük en fazla 5 gr’ı geçmeyecek şekilde tuz almasını öneriyoruz. Sağlıklı bir insanın tüketmesi gereken miktar ise 10 gr. Kronik böbrek hastalarında eczanelerden bilinçsiz olarak alınan yapay tuz kullanımı var. Şunu unutmamak gerekiyor: Normal tuz deyince sodyumu anlıyoruz. Yapay tuzlarda ise potasyum var. Diyet tuz başlığı altında satılan bu yapay tuzların kullanılmaması gerektiğini söylüyoruz.

Gelelim karbonhidratlara

Karbonhidratlar konusunda kronik böbrek hastaları için diyaliz öncesinde hiçbir sorun yok. Günlük normal bir insan 300-350 gr karbonhidrat alır. Diyaliz öncesi de aynı miktar tüketilebilir. Karbonhidrat ihtiyacı ekmek, makarna, pirinç, kuru bakliyatlardan (fasulye, nohut, mercimek vs) karşılanabilir. Bakliyatların protein içerikleri de et kadar fazladır. Eğer hasta bu besinlerin beraberinde et alıyorsa ikisini dengelemeli. Yine diyaliz öncesi kronik böbrek hastaları iştahsız olurlar ve bu gıdaları almak istemezler. Daha kompoze, bal, reçel, pekmez gibi karbonhidratlarla takviye yapabilirler.

Proteini hayvansal ürünlerden alın

Kronik böbrek hastaları beslenme konusunda nelere dikkat etmeli?

Hastaların beslenme konusunda üç besin grubuna dikkat etmesi gerekiyor. Karbonhidratlar, proteinler ve yağlar. Proteinler vücudun temel yapı taşı. Proteinler başta kas, kemikler ve vücut direnci için önemli. Böbrek hastalarında protein alımını kısıtlamak gerekiyor. Normalde bir insanın kilo başına 1 gr protein almalı. Böbrek hastalarında kan düzeyi artan ürenin yapıtaşı protein olduğu için bunu mümkün olduğunca azaltmaya çalışıyoruz. Diyaliz öncesi hastalarda kilo başına 0.5 - 0.6 gr olmalı. Proteinleri hayvansal ve bitkisel gıdalardan alabilir. Et ve yoğurt ile süt ve süt ürünleri bunu karşılar. Hayvansal gıdalardaki proteinler kanda, üre ve benzeri azotlu maddeleri bitkisel kaynaklı proteinlere göre çok daha az yükseltir. 70 kiloluk sağlıklık bir insan günlük 70 gram protein tüketirken, kronik böbrek hastasında bu 40 gram olmalı. Bundan fazla protein alınması üre yükselmesine yol açabilir. 40 gr’dan düşük olması durumunda da halsizlik ve güçsüzlük ortaya çıkmış olur.

40 gr. diyorsunuz, bir kase yoğurt bile değil... Yeterli mi diyorsunuz?

Fazlası da zarar azı da zarar. O nedenle dengede tutmak lazım. Diyaliz hastalarında ise protein düzeyini artırıyoruz. Diyaliz esnasında protein kaybı meydana geliyor. Dolayısıyla vücudun yıkımının artmaması için örneğin 70 kg bir insan için 100 gr’a kadar çıkmak lazım. Hala proteinli gıdalardan kaçınırsa böbrek yetersizliğini artırmış olur.

Yumurtanın akı her gün yenebilir! Peki yağlar!

Kronik böbrek hastasında, uyguladığı diyette yağlı besinler öne çıkabilir. Terayağı, içyağı ve kuyrukyağından ziyade zeytinyağı, ayçiçekyağı, soyayağı gibi bitkisel yağları ön plana almak lazım. Yağ derken kolesterol dikkati çekiyor. Yumurta konusu mesela. Diyalize girmeyen kronik böbrek hastasında yumurtanın sarı kısmı kolesterolden zengin olduğu için haftada 1-2 tercih edilebilir. Ancak yumurtanın beyaz kısmının her gün yenmesi lazım. Proteinden zengin çünkü.

Çay, kahve, ıhlamur da sıvı hesabına dahildir

Böbrek sağlığı için bol bol su içilmeli tavsiyesini hep duyuyoruz. Sıvı tüketimi nasıl olmalı?

Sıvı tüketimi deyince sadece su anlaşılmamalı. Çay, kahve, ıhlamur da olabilir. Bu gıdalar sıvı hesabına dahildir. Diyalize girmeyen kronik böbre hastasında böbreklerde sızma fonksiyonu azaldığı için aşırı sıvı almamalarını öneriyoruz. Aksi taktirde alınan sıvı akut akciğer dediğimiz nefes darlığına yol açabilir. Kronik böbrek hastalarının, bir gün önce çıkardıkları idrar miktarına artı olarak 500 mililitre daha su tüketmeleri günlük su ihtiyaçlarını karşılar.

Balık ve et tüketimi sınırlı olmalı

Kronik böbrek hastalarında kalsiyum ve fosfor konusu da karşımıza çıkan problemlerden. Böbreğin fonksiyonlarından biri, vücutta D vitaminini aktifleştirmektir. Dolayısıyla hastalarda bu vitamin eksikliğine bağlı olarak kalsiyum düşüklüğü ortaya çıkar. Buna cevap olarak vücut parathormonu salgılar. Bu kemiklerin yıkımına yol açar. Fosfor da böbreklerden atılır. E bünye bunu da atamıyor. Kalsiyum düşüklüğü artı fosfor birikimi eşittir kemik hastalığı. Böbrek hastalıklarının en önemli sorunlarından biri de bu kemik hastalığıdır. Önlem alınmazsa, hastanın kemikleri kendi kendine kırılabilir. Hastaya düşen görev ise, fosforu yüksek olan, et, balık vs tüketmemesi. Haftada bir günden fazla balık yememeliler. Süt, yoğurt, peynir için de aynısı geçerli.

Yazının devamı...

Yemek pişirirken yaptığımız hatalar

Yeşillikleri önce su sonra sirkeyle yıkayın

Yeşil yapraklı sebzeler ilk olarak temiz suda ardından sirkeli suda beklemeli. Pişirilmeden önce iyice kurutulmalı. Patlıcan, kök kereviz gibi sebzeler kesildiği zaman hızla kararmaya başlar, bu yüzden bekletilmemelidir.

Yemeğe baharatları pişmeye yakın ekleyin

Toz olmayan aromatik baharatları uzun süre pişirilecek yemeklerde baştan eklemek tat değişimine neden olabilir, pişmenin bitimine son 1 saat kala eklenirlerse daha yoğun aromalar elde edilir. Ama kısa süreli pişirme yapılıyorsa en baştan eklenebilir.

Donmuş eti bir gece +4°C’de bekletin...

Salçayı soğandan sonra kavrun

Salçayı mutlaka kavurun. Ama soğan, sarımsak kullanılan yemeklerde soğanlar kavrulduktan sonra salçanın eklenmesi ve kavrulması gerekir. Salça her yemeğe konulabilir, tamamen isteğe bağlıdır.

Fasulyeye tuzu ıslatırken koyun

Kuru fasulyelerin pişirilmeden önce 4-6 saat boyunca tuzlu su ile ıslatılması pişme hızını yüzde 25 oranında hızlandırır ve fasulyeyi yumuşatır. Saf suda, biraz tuz ile lezzetlendirilerek 80°C ’nin altında, hafif tıkırdatarak pişirmek gerek.

Mercimeği saf suda pişirin

Yeşil mercimek de, aynı fasulye gibi tuzla lezzetlendirilmiş suya basılmalıdır. Sonrasında süzdürülmeli, tane tane kalması ve parçalanmaması için kuru fasulyede olduğu gibi saf suda 90°C civarında pişirilmelidir.

Karnıbaharı buzla şoklayın

Karnabaharı, tüm çiçeklerini eşit kesmek, hepsinin aynı kıvamda pişmesini sağlar. Karnabaharları, 20-30 dakika boyunca, 60°C suda ön pişirme yapıp, sonrasında buzlu suda şoklayarak soğuttuğunuzda pişen bir sebze veya türlü yemeğine ilave ettiğinizde bütünlükleri parçalanmaz.

Kızartma yaparken kapağı kapatmayın

Kızartması yapılan gıdaların içinden çıkan buhar, kapak kapalı olduğu için sıvıya tekrar dönüşüp yağın içine karışırsa tehlike yaratabilir. Kızartma esnasında 3-4 dakikada bir delikli kevgir ile 10-15 saniyeliğine gıdalar dışarı alınıp sallanmalı. Kızaran gıdalar, hava ile temas eder ve yüzeyinde ikinci bir kuruma gerçekleşir. Yağa batırılan gıdaların dış yüzeyindeki çıtır doku daha kalıcı olur.

Sütlü tatlıya şekeri baştan ilave edin

Süt taze veya günlük olmalı. Sütün dibinin yanmaması için, kullanılacak şekerin bir kısmının baştan ilave edilmesi gerekir. Bu şekilde dibe çöken şeker, ısı kaynağı ile süt arasında bir bariyer oluşturacak ve sütün yanmasını engelleyecektir.

Makarnaya soğuk su dökmeyin

Makarna haşlandıktan sonra üzerine soğuk su dökmek yerine 1-2 saat öncesinde buzlukta soğuttuğunuz tepsiye makarnayı yayın. Soğurken, birbirlerine yapışmaması için de hafif yağ dökerek karıştırmak. Veya direk sosuyla karıştırın...

Soğanı yemeklerde kavurun, salatalarda dilimleyin

Sıcak ve sulu tencere yemeklerinde soğan, önceden kavrulmalıdır. Kavrulan soğan, içinde bulunan şekerin aromalarını salgılamasını sağlar. Sıvı kaybeder ve dolayısıyla aroması daha konsantre olur, güçlenir. Soğanı salatalarda ise, ince dilimleyin.

Demlenene kadar karıştırmayın

Pilavı yaparken, pirinçlerin tane tane olması için nişastası gidene kadar soğuk su ile yıkayın. Ardından renk aldırmadan kavurun. Bu aşamada bir tutam tuz ilave edilebilir. Kullanılan pirinç hacminin 1.5-2 katı kadar sıcak su eklenmelidir. Sıcak su eklendikten sonra altı kısık olacak şekilde ve kapağı kapalı olarak tüm suyu çekene kadar pişirin. Kapağı çok sık açmayın. Demlendikten sonra karıştırın.

Yazının devamı...

Kış aylarının kalori tuzaklarına yakalanmayın

Uzun kış gecelerinde karbonhidrattan uzak durun

Gece ev misafirlikleri ve bitmeyen geçeler için de sağlıklı atıştırmalık alternatifleri bulunmalı. Tatlı, cips gibi zararlı atıştırmalıklar yerine; posa bakımından zengin sebzeler-turp, marul, havuç, salatalık gibi , glisemik yükü düşük meyveler, Protein bakımından zengin süt ve süt ürünleri tercih etmeniz iştahınızı daha kolay yönetmenizi sağlar. Basit karbonhidratlardan uzak durun! Kek, poğaça, çikolata, mısır, patates, bal, reçel, pekmez gibi.

İyi bir uyku için muz tüketin

Kalitesiz ve yetersiz uyku gün içerisinde halsizlik, konsantrasyon düşüklüğü gibi birçok probleme neden olabilmekte. Ayrıca kalitesiz uyku, kortizol ve leptin hormonlarının salgılanmasını olumsuz olarak etkilemekte, kişinin gün içerisinde sürekli aç hissetmesine neden olmaktadır. Yapılan çalışmalarda yetersiz ve kalitesiz uyku düzenine sahip bireylerde obezite görülme olasılığı yüzde 60 civarındadır. Bu nedenle kilolarınızın sebebi yetersiz ve kalitesiz uyku düzeniniz olabilir. Yemek sonrası kahve tüketme gibi bir alışkanlığınız var ise; daha rahat uyuyabilmek için kahve yerine ılık bir süt tüketebilirsiniz. Dilerseniz içerisine az miktarda kahve ekleyebilirsiniz. Uyku öncesi tercih edeceğiniz bitki çayları da sizi rahatlatacağı için uyumanıza yardımcı olacaktır. (Papatya çayı, melisa çayı gibi)

Muz; yatmadan 2 saat önce tüketeceğiniz küçük boy 1 adet muz içeriğindeki triptofan sayesinde sizi rahatlatacağı için daha kolay uyumanızı sağlayacaktır.

TV izlerken patlamış mısır yerine kuruyemiş yiyin

Gece olduğunda gün boyu yaşanan uzun süreli açlıkla yemek yememizi kontrol edemeyecek hale geliyoruz. Bir de buna akşam saatlerinde yavaşlayan metabolizma eklendiğinde kilo alımı kaçınılmaz oluyor. TV dizilerinin iki saat sürdüğü düşünüldüğünde yediklerinize dikkat edin. 1 porsiyon meyve yiyebilirsiniz. TV karşısında glisemik yükü fazla olan patlamış mısır yerine; fındık, badem, ceviz gibi sağlıklı atıştırmalıkları tercih edin. Ya da melisa, adaçayı gibi bitki çaylarıyla birlikte kuru meyve tüketin. 1-2 yemek kaşığı dut kurusu veya 3-4 adet kuru vişne ile yanında 10 adet badem veya fındık yeterli olacaktır.

Hafta sonuna dikkat!

Bütün bir haftanın yorgunluğunu gidermeyi planladığımız hafta sonları.. Hepimiz bu hafta sonu 12’ ye kadar uyuyacağım demişizdir, bütün hafta bunun hayali ile yaşamışızdır hatta. Hafta içinde kendimize, beslenmemize gösterdiğimiz özen hafta sonunda alt üst olmakta, hafta içerisinde yapmadığımız kaçamakları yapmaya başladığımızı fark ederiz. Peki hafta içerisinde sürdürdüğümüz düzeni hafta sonuna nasıl adapte edeceğiz? Tabii ki güne erken başlamak metabolizmanın uyarılması açısından son derece önemli ama diyelim ki erken güne başlayamadık. O zaman ne yapmalıyız? Nasıl bir beslenme programını izlemeliyiz?

Kahvaltı (11:00):

- 2 adet yumurta ile hazırlanmış Mantarlı-Sebzeli Omlet (1 tatlı kaşığı z.yağı ile pişirilmiş)

- 2-3 yemek kaşığı Lor peyniri (çörek otu eklenebilir)

- 1 tatlı kaşığı Bal

- Domates, salatalık, maydanoz, mevsim yeşillikleri

- 1 ince dilim Tam taneli tahıl ekmeği (kızartılmış)

Ara (14:00):

- 10 adet Çiğ badem + yeşil çay

Ara(17:00):

- 200 ml Light Süt ile Kahve

- 1/2 paket diyet bisküvi

Akşam(19:00):

- Izgara/Fırın/Buğulama- Balık

- Bol salata

Ara(21:00):

- 1 adet Meyve + Melisa çayı

Egzersize bahane bulmayın. Gün içerisinde yapacağınız 20-30dk.’lık orta tempolu yürüyüşler yeterli olacaktır.

KİLO KONTROLÜ İÇİN

Süt ve süt ürünlerini öğünlerde yer verin:

İçerdikleri kalsiyum sayesinde kilo kaybını desteklemelerinin yanı sıra yüksek protein içeriği ile de uzun süre tokluk sağlarlar. Bu nedenle ana ve ara öğünlerinizde süt, yoğurt, kefir, ayran, peynir gibi kalsiyum bakımından zengin besinler tercih edebilirsiniz.

Uzun kış akşamları için 200 kalorilik sağlıklı atıştırmalıklar

- 3 adet kuru kayısı + 1 su bardağı süt

- 1 avuç badem + yeşil çay

- 2 adet kuru incir + 4 adet ceviz içi

- 1 yemek kaşığı dolusu yaban mersini + 1 kutu sade probiyotik yoğurt

- 1/2 paket diyet bisküvi + 1 fincan light sütlü kahve

- 1 avuç kadar Leblebi + 1 su bardağı Kefir

- 1/2 simit + 1 adet light karper peynir

- 1 su bardağı süt + 1 adet meyve

- 3 yemek kaşığı müsli + 125 ml light süt

- 1 ince dilim halka ananas + 10 adet çiğ badem

Kış aylarının kalori tuzakları!

- 1 su bardağı salep = 398 kcal = 30 dk. koşu bandı

- 1 su bardağı boza = 355 kcal = 30 dk. bisiklet

- 1 porsiyon kestane (60 gr) =143 kcal = 20 dk. clip max

- 1 porsiyon (50 gr) patlamış mısır az yağlı, tuzsuz = 185 kcal = 45 dk. zumba + 20 dk. bisiklet

- 1 dilim brownie = 429 KCAL = 1 saat kick-box

- 40 gr. kavrulmuş kaju: 238 KCAL = 1 saat yüzme

- 1 kase puding= 240 kalori = 30 dk. yüzme

- 1 adet chesseburger mönü= 650 kalori = 30 dk. squash + 30 dk. yürüyüş

- 1 dilim cheesecake= 710 kalori = 45 dk. crosstrainer + 30 dk. yürüyüş

- 2 dilim baklava= 410 kalori = 50 dk. tempolu yürüyüş

- 1 kase aşure= 330 kalori= 60 dk. yürüyüş

- 1 kase sütlaç= 250 kalori = 30 dk. Yüzme

Kefirin sakinleştirici gücünden yararlanın

Güneş ışınlarından doyasıya faydalandığımız yaz aylarında serotonin hormonunun salgısında artış gözlenir. Azalan güneş ışınlarının psikolojimizi olumsuz etkilememesi, yorgun, keyifsiz ve isteksiz hissetmemek için vücudu değişen hava koşullarına adapte etmek gerekir. Bu durumda bazı besinler en büyük yardımcınız olabilir; muz, hindi eti, süt, ceviz, yumurta, badem, susam ve keten tohumu. Mutluluk veren, depresyonu önleyen diğer mucizevi besin ise kefir. Kefirin sakinleştirici ve depresyon azaltıcı etkisinin yanı sıra yüksek oranda kalsiyum, magnezyum ve B vitamini de içermektedir. İçeriğindeki probiyotikler ile de sindirim sistemi sağlığı açısından da oldukça önemli.

Çekmecenizde atıştırmalık bulundurun

Kış günlerinde masa ve sandalye arasına sıkışan ofis yaşamı da kilo alma nedenlerinden. Soğuk günleri kilo almadan geçirmek için güne kahvaltı ile başlayın. Haşlanmış yumurta kahvaltının vazgeçilmezi ama çalışan bireyler çoğu zaman ulaşmakta zorlanıyorlar. Bu nedenle beyaz peynir ile tam tahıllı emeğe hazırlanmış bir tost güne zinde başlamanız için yardımcı. Masanızda mutlaka su bulundurun. Günde 8-10 bardak tüketin. Su tüketiminizi bitki çayları ile de destekleyebilirsiniz. Çekmecenizdeki fındık, badem, ceviz, kuru meyveler, leblebi kan şekerinizi dengelemeniz için hayat kurtarıcı olacaktır. Özellikle öğleden sonra kan şekerinizdeki düşüşe bağlı olarak tatlı-şekerli besinleri tüketmeye eğilim artar. Öğleden sonra protein bakımından zengin (süt-yoğurt-ayran-peynir gibi) besinler ile yapacağınız bir ara öğün akşam yemeğinde fazla besin tüketmenize engel olacaktır. Ofiste kendinize ufak aralıklar yaratın ve hareket edin.

Yazının devamı...

Mevsim sebzeleriyle lezzetli diyet salataları

Sindirimi kolaylaştıran, içerisinde pek çok vitamin ve mineral barındıran diyet salatalar, sağlığınızı korumak için birebir. İşte Diyetisyen Emre Uzun’un sonbahar diyet salatası tarifleri...

Diyet salatalar, daha hafif ve daha sağlıklı olmasından dolayı kişileri hem tok tutan hem de zayıflamalarını sağlayan yemek tariflerinden... Siz de diyet yapmak istiyorsanız yapmanız gereken tek şey, mutfağınıza gidip size uygun salatalar hazırlamak.... İşte sağlıklı hayat reçetenize ekleyebileceğiniz o tarifler...

Kerevizin faydaları:

K vitamini bakımından çok iyi bir kaynak. Ayrıca antioksidan özelliği bulunan kereviz çeşitli hastalıklara zemin hazırlayan “serbest radikallere” karşı vücudun direncini artırıyor.

Malzemeler:

-3 adet kereviz

-3 adet portakal -2 adet elma

-1 kase süzme yoğurt

Üzerini süslemek için:

-4-5 adet ceviz ve tercihe göre naryada dereotu

Yapılışı:

Portakalları ikiye bölüp iç kısmını bir miktar alın. Rendelediğiniz elma ve kerevizi süzme yoğurtla karıştırın. Portakalların iç kısmına bir miktar koyup üst kısımlarını süsleyin.

Palamut faydaları: Omega yağ asitleri ve içeriğine sahip. Fırında pişirme yöntemi kullanılarak hazırlandığı için palamut ızgara oldukça sağlıklı bir ana besin. Mümkünse haftada 2 kez tüketilmeli...

Gojiberry faydaları:

A ve C vitaminleri ve demir mineralleri açısından zengin.

Malzemeler:

-1 adet ızgara palamut -3 yemek kaşığı gojyberry

-3 yemek kaşığı zeytinyağı

-2 adet kırmızı soğan -1 tutam roka

-1 tutam maydonoz

-1 adet orta boy havuç

-Yarım kırmızı lahana

-6 adet chery domates

-1 göbek marul -1 adet sarımsak

-Sirke

-Limon suyu

Yapılışı:

Büyük bir salata kabına doğranmış marul, kırmızı lahana ve soğanları koyun. Kıyılmış dereotu, maydanoz, rokayı daha sonra da havucu rendeleyin ve salataya ekleyin. Izgara yapılmış palamutu fileto halinde salatanın üzerine koyun. Zeytinyağ, sirke, ezilmiş sarımsağı bir kasede karıştırıp salatanın üzerine ekleyin En son üzerine gojyberry ve domatesleri ekleyin ve servis edin.

Chia tohumu faydaları:

Omaga 3 bakımından zengin olan bitki, tüm bitkiler arasında en yüksek değerde omega-3 yağ asitlerine sahip.

Malzemeler:

-100 gram balkabağı

-10 gram Chia tohumu

-Yarım demet maydanoz

-1 orta porsiyon brokoli

-1 adet salatalık

-1 adet büyük boy havuç

Yapılışı:

Çeyrek olacak şekilde kesilmiş balkabağını fırına verin. Doğranmış marulu, maydanozu, brokoliyi ve salatalığı bir kasede harmanlayın. Rendelenmiş havucu hazırlanan karışıma ekleyin.

Fırından alınan balkabağına hazırladığınız karışımı koyun. Karışımın üzerine chia tohumunu ve 1 adet limon suyunu ekleyerek servis edin.

Pırasanın faydaları:

Damarları koruduğu belgelenen “kaempferol” adlı flavonid pırasada bol miktarda mevcut. Bu bileşen, damar astarlarını tahribata yol açan faktörlere karşı koruyor. Aynı zamanda A, C, K ve B6 vitaminlerinden zengin.

Malzemeler:

-1 tane pırasa

-1 tane kuru soğan

-1 tane havuç

-1 adet orta boy patates

-1 kase yoğurt

-Yarım demet maydanoz

-2 tane salatalık

-Limon suyu

-1 yemek kaşığı zeytinyağı

Yapılışı:

Patatesleri haşlayın. Diğer taraftan bir tavada pırasaları ve kuru soğanı doğrayıp soteleyin. Haşlanan patatesleri ezin. Sotelenen pırasaları ve kuru soğan patateslerini üzerine alıp karıştırın. Bir çember yardımıyla tabağa basın. Üzerine yoğurt çırparak koyun. Yoğurt karışımının kenarlara da dökülmesini sağlayın. Daha sonra havuçları rendeleyerek soteleyin. Havuçları yoğurdun üzerinde gezdirin. Maydanozları ve salatalıkları doğrayarak üzerine serpin.

Ispanağın faydaları:

Yüksek oranda demir, iyot, kalsiyum, klorofil, A ve C vitaminleri içeriyor. Taze ve çiğ tüketilmesi daha sağlıklı. İçerdiği protein ve folik asit sayesinde alzheimer hastalığının düşmanı. İçerdiği folik asit sayesinde hamilelikte çocuğun özürlü olmasına sebep olan nedenleri asgariye indiriyor.

Malzemeler:

-Yarım kilo ıspanak

-1 çorba kaşığı zeytinyağı

-2 çorba kaşığı nar ekşisi

-1 adet kuru soğan

-0.5 demet dereotu

-1 demet yarım maydanoz

-0.5 çay bardağı ceviz

-1 adet nar ya da portakal

Yapılışı:

Portakalı küçük parçalar halinde kesin.

Taze soğanı halka halka doğrayın. Salata kasesinin içine ıspanak yapraklarını, portakal ve üstüne diğer malzemeleri ekleyin.

Salata yemenin faydaları

-Salata tüketimi kişinin iştahını kontrol etmeye ve öğünlerde porsiyonlarını küçültebilmesine yardımcı oluyor.

-Mevsimine göre sebzeler kullanılarak hazırlanan salata günlük lif alımını artırarak kabızlık problemini çözmeye, karaciğer toksinlerinin atılımını sağlamada etkili.

-Sonbaharda salatanızı ekleyeceğiniz lahana, karnabahar, kereviz gibi sebzelerle zenginleştirerek sebzelerin detoks etkisi ile vücudunuzu toksinlerden temizleyebilirsiniz.

-Ayrıca taze sebze ve meyvelerle hazırlanan salata, daha pürüzsüz ve ışıltılı bir cilde sahip olmanızı sağlar.

Yazının devamı...

Bu bayram tatlılar meyveli olsun

Yemek kitabı yazarı Tülin Doğruer, lezzetli mevsim meyvelerini kullanarak bayram için lezez üç tatlı hazırladı. Düşük kalorili ve sağlıklı bu tatlılarla hoş sofralar hazırlayabilirsiniz.

Bayramları her zaman sevinçle karşıladığını söyleyen Tülin Doğruer, "Bayramlar bana gelenek ve göreneklerimizi sürdürüyor olmanın mutluluğunu yaşatıyor. Bayram deyince aklıma hep eski bayramlar gelir. Küçüklüğümün bayramları çok daha lezzet taşırdı. Heyecanla o gün beklenirdi. Birgün öncesinden mutfakta tatlı telaş olurdu. Günümüzde hayat koşulları ve mesafelerin uzaklığı sebebiyle bayramlar çok coşkuyla kutlanmasa da ben halen çocukluğumdaki heyecanı yaşıyorum. Küçüklükten gelen alışkanlık olsa gerek . Biz millet olarak zaten ikramı severiz fakat bu özelliğimizi bayramlarda daha da çok abartırız. Benim için bayram sevdiklerimizle bir arada güzel lezzetlerin paylaşımı anlamına geliyor.” diyor.

Bayram deyince tabii ki akla gelen ilk tatlıların şerbetli hamur tatlıları geldiğini söyleyen Doğruer, bu bayramda misafirleri için meyveli tatlıları tercih ettiğini anlatıyor: “Hem biraz klasiğin dışına çıkmak hem de tatlılarımızın kalorisini hafifletmek istedim.”

Kadayıflı şeftali tatlısı

Şeftalileri yıkayın ve ortadan ikiye bölün ortasındaki çekirdeği çıkarın. Fırın tepsisine yağlı kağıt yerleştirin fırını 180 derece ısıtın.Şeftalilerin iç kısmı dişa bakıcak şekilde fırın tepsisine yerleştirin yarım saat pişirdikten sonra fırından çıkarın

Tere yağını bir tavanın içinde eritin tel kadayıflarını ilave edin karıştırmaya ara vermeden kavurun kadayıflar renk değiştirmeye başlıyınca içine şeker ve bademi ilave edin kadayıflar karemel rengi oluncaya kadar pişirin sonra ateşten alın ve soğutun daha sonra şeftalilerin üzerine kadayıfları yerleştirin servis sırasında üzerlerine dondurma koyun.

Malzemeler

-3 adet büyük boy şeftali

-1 çay bardağı toz şeker

Üzeri için

-1 çorba kaşığı tereyağı

-100 gr kadayıf

-1 çay bardağı toz şeker

-1 çay bardağı badem

-Dondurma

Çilek soslu damla sakızlı muhallebi

Tencerenin içinde un, nişasta, pirinç unu, şeker ve damla sakızını karıştırın. Sütü karıştırmaya ara vermeden azar azar ekleyin. Ateşin üzerine koyup pişirin. Ateşten almadan önce vanilya ilave edin. Muhallebi kaselerinin yarısını muhallebi ile doldurun. Çileklerin yarısını ayırın kalanını şekerle birlikte blenderden geçirin. Muhallebilerin üzerine paylaştırın. Kalan çilekleri küp kesin. Çilek sosunun üzerine yerleştirin soğuk servis edin.

Malzemeler

-1 çorba kaşığı un

-1 çorba kaşığı nişasta

-1 çorba kaşığı pirinç unu

-1 su bardağı şeker

-1 Kesme şeker büyüklüğünde damla sakızı

-750 ml süt

Üzeri için

-1/2 kg çilek

-1 kahve fincanı şeker

-Pişmaniye

İncirli pavlova

Yumurta aklarını mikserle çırpın. Koyulaşınca şekeri yavaş yavaş ilave edin. Mısır nişastasını da ekleyip çırpmayı sonlandırın. Fırın tepsisine yağlı kağıt serin. Fırın önce 120 derece ısıda olsun. 15 dakika sonra ısıyı 100 dereceye indirin. 1 saat sonra fırını kapatın. Fırının kapağını açmadan 15-20 dakika fırında tutun. Bir kabın içine peynir, krema ve pudra şekeri mikserle çırpın. Hazırlanan bezelerin üzerine 1 er çorba kaşığı krema yerleştirin.

İncirleri dilimleyip üzerine bal gezdirin ve kremanın üzerine yerleştirin.

Malzemeler

-4 adet yumurtanın akı

-1 su bardağı şeker

-2 tatlı kaşığı mısır nişastası

Üzeri için

-150 gr maskarpone veya labne peynir

-2 çorba kaşığı krema

-1 çay bardağı pudra şekeri

-6-7 adet incir

-3-4 çorba kaşığı bal

Yazının devamı...

Sağlıklı besinler kilo vermenize engel olabilir!

Bazı besinleri sağlıklı oldukları için soframızdan eksik etmiyoruz. Ancak bu besinlerin kalorileri, aldığımız kilolarla yakından ilgili...

Sağlıklı beslenmek; uzun ve kaliteli bir yaşamın en temel anahtarlarından olsa da sağlıklı besin seçimi ve zayıflama aynı matematik üzerinden işlemez. Zayıflamak günlük kalori alımı ve harcaması ile ilişkili. Yani tüketilen sağlıklı besinlerde olsa yanlış miktarda tüketim zayıflamaya değil kilo almaya yol açıyor. Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber, farkında olmadan sağlıklı diye tükettiğimiz kilo aldıran o besinleri anlattı.

Zeytinyağı: Zeytinyağı içerdiği tekli doymamış yağ asitleri sebebi ile kalp sağlığı açısından oldukça faydalı. Fakat zeytinyağının bir tatlı kaşığı 50 kalori. Salatanın üzerine “şöyle bir gezdiriyorum” denilen zeytinyağı miktarı ortalama yarım çay bardağı, ortalama 450 kalori içeriyor. Bu miktar da günlük almamız gereken kalorinin dörtte biri...

Zeytin: Zeytin sağlıklı bir meyve kabul edilse de beslenmemizde yağ ihtiyacımızı karşılar. Bu nedenle siz siz olun zeytini çerez niyetine tüketmeyin ve bir zeytinin 5 kalori olduğunu ve bunun 4 kalorisinin yağdan geldiğini unutmayın.

Avakado: doymamış yağ asitlerinden zengin avokado kalp sağlığı başta olmak üzere genel sağlığımız için son derece yararlı. Ancak yüksek kalorili bu meyvenin tüketim miktarlarına dikkat edilmesi gerekiyor. Büyük boy bir avokado ortalama 400 kalori.

Ceviz: Yağlı tohumlar kategorisine giren bu besinin 100 gramında 650 kalori mevcut. Ceviz tüketecekseniz günde 3-5 adedi geçmeyin.

Bulgur: Zor sindirilen karbonhidrat içerdiğinden uzun süre tok tutuyor. Ancak bulgur da bir enerji kaynağı. İki yemek kaşığı dolusu bulgur pilavının bir dilim ekmeğe eşit olduğunu unutmayın.

Yoğurt: Masum yiyecekler arasında kabul ettiğimiz yoğurt zayıflama döneminde en çok fark edilmeden kaçamak yapılan besin. Acıktıkça yoğurt ve ayran tüketmek sınırları aştığında kilo aldırır. Çünkü bir kâse yoğurt ortalama 120 kalori içeriyor.

Müsli: Pratik kahvaltının vazgeçilmezi müsli ve granolalar miktarı ayarlanmadığında kilo almanın en kestirme yolu. Yaklaşık 2-3 yemek kaşığı dolusu müsli/granola ortalama 1 dilim ekmeğe eşit. Bunun dışında sabah kahvaltıları için hazırlanan sütlü veya yoğurtlu, bol taze ve kuru meyveli, kuruyemişli karışımların bir kâsesinin 600 kalorilere ulaşabileceğini de unutmayın.

Kuru meyveler: Antioksidan içeriği yüksek yaban mersini, kurt üzümü gibi kuru meyveler kansere karşı koruma sağlasa da her açlık hissettiğinizde gidip atıştırdığınız bir avuç kuru meyvenin yaklaşık 100-150 kalori arasında olabileceğini unutmayın.

Kahve: Günde üç kupa kahvenin yüksek tansiyon hastası değilseniz bir zararı yok. Ama kahve dükkânlarından satın alınan orta boy sütlü, kremalı veya şuruplu kahvelerin 250 kalorilerde olduğunu unutmayın.

Yazının devamı...

Bardak çekme ağrı ve stresi azaltıyor

Rio'daki yarışlarda aralarında olimpiyatların madalya rekortmeni Michael Phelps'in de bulunduğu bazı sporcular, vücutlarında büyük kırmızı lekelerle görüntülendi. Özellikle yüzücüler ve jimnastikçilerde ve Amerikan olimpiyat ekibinde görülen bu lekeler herkesi şaşırttı. Peki bu kırmızı lekeler ne? Cevabı şaşırtıcı ama anneannelerimizin ağrıları azaltmak için uyguladığı bardak çekme ya da bardak terapisi yöntemi...

Bardak çekme, bardak terapisi, cupping isimleriyle bilinen yöntemin kökeni Çin'e dayanıyor. Geçmişte ve günümüzde sık kullanılan tedavi yöntemleri arasında bulunan kupa çekme sadece doğu tıbbına özgü değildir. Hipokrat tarafından da önerilen kupa çekme tedavisi, Asya, Ortadoğu ve Avrupa'da binlerce yıldır kullanılıyor.

Hatta öyle ki, milattan önce 3000 yılına kadar uzanan bir köken mevcut. Yani aşağı yukarı 5000 yıldır devam eden bir uygulama söz konusu.

Terapinin esası, bardağın ya da kupanın içindeki oksijeni boşaltarak, vücuttaki akupunktur noktalarına yapıştırmaya dayanıyor. Bunun için bardağın içinde örneğin alkollü pamuk yakılıyor, alev çekildiğinde meydana gelen vakum bardağı vücuda yapıştırıyor. Bu vakum deriyi kendisine doğru çekiyor, kan akışını hızlandırıyor ve 3-4 gün süreyle kırmızı noktalar oluşmasına neden oluyor.

Yorulan vücudu dinlendiriyor

Sporcular yoğun egzersizle birlikte kaslarını maksimal düzeyde kullanıyor. Kaslarda biriken laktik asit ve toksinlerin uzaklaşmasını kolaylaş-tırmak için uygulanan bardak terapisi sporcularda da ağrının ve aşırı yorgun-luğun azaltılmasında uygulanıyor. Özellikle cimnastikciler, tenisçiler ve yüzücüler uyguluyor. Bu tedavinin ağrılarına iyi geldiğini, antrenmandan ve yarıştan yorulan vücutlarının iyileşmesini hızlandırdığını söylüyor. Amerikalı cimnastikçi Alex Naddour, USA Today gazetesine "Şimdiye kadar yaptığı en faydalı harcamanın bardak çektirme tedavisi olduğunu" belirtti. Cimnastik takımının kaptanı Chris Brooks da artık ekipten pek çok kişinin bu tedaviyi kendi kendine uyguladığını, alev yerine de pompalı kupalar kullandıklarını anlatıyor.

ÜNLÜLER DE YAPTIRIYOR

Bardak çekme yalnızca sporcular değil alternatif tedavilere meraklı ünlüler arasında da yaygın. Justin Bieber, Victoria Beckham, Gwyneth Paltrow ve Jennifer Aniston da bu kızarıklıklarla görüntülenen ünlülerden.

KASLARI RAHATLATIP ENERJİYİ YÜKSELTİYOR

Acıbadem Taksim Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Özgür Ortancıl, bardak çekme yöntemiyle ilgili şunları anlatıyor:?“Kupa tedavisi kas ve iskelet sistemi ağrılarının en sık nedenlerinden biri olan halk arasında kulunç ağrısı olarak bilinen miyofasiyal ağrı sendromunun tedavisinde, bel ve boyun fıtığına bağlı ağrılı spazmlarda, kireçlenmede, kas zorlanmalarına bağlı ağrılı durumlarda kullanılıyor. Ortancıl tedavinin masaj yaptırılmış gibi bir etki uyandırdığı için kaslardaki ağrıyı azaltarak, kişiyi rahatlatıp stresten koruduğunu belirterek şunları ekliyor: "Ağrı tedavisi için kupa tedavisinin etkinliğini araştıran iki ayrı çalışmanın sonuçları kupa tedavisinin ağrılı hastalarda geleneksel bakıma ve ağrı kesici tedaviye kıyasla ağrıyı önemli ölçüde azalttığını gösteriyor."

Günümüzde bardak çekmi yönteminin modern makinelerle yapılıyor. Ortancıl, fizik tedavide uygulanan 'vakum interferans' olarak bilinen tedavi yönteminde vakum tedavisi ağrı kesici elektrik akımla birlikte kullanılıyor. Bu yöntem spazma bağlı ağrılı durumlar için öneriliyor. Cihaz 'vakum+ağrı kesici elektrik akım' ya da sadece 'vakum' olarak çalışabiliyor” diyor.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.