Zamanı insanın algılaması kolay değil...
.
Bugün 2014 yılının son günü...
Geleceğini bildiğimiz halde bize çok uzak gözüken Yirmibirinci Yüzyıl’ın ilk on dört senesi bitti
bile işte...
Bugün yılbaşı...
2014 bitiyor... 2015 başlıyor.
İnanılmaz değil mi?
***
Yılbaşları, bana her zaman çok ilginç gözükür.
31 Aralık’ın bittiği ve 1 Ocak’ın başladığı o tek saniyenin içine 365 günlük bir değişimi sığdırıveriyoruz çünkü.
“Bir yıl bitti,” diyoruz, “başka bir yıl başladı.”
365 gün tek bir saniyenin içinde bitiyor.
***
Bir zaman diliminin bittiğini ve bir başka zaman diliminin başladığını böyle somut biçimde algıladığımız bir başka olay yok herhalde.
Zamanın geçtiğini hep biliyoruz ama bunu böylesine kesinlikle algılayıp
kabullendiğimiz tek saniye, 31 Aralık’ın
o son saniyesi.
Bir saniyede bir yıl değişiyor.
***
Zamanı insanın algılaması çok kolay değil.
Üstünde yaşadığımız dünyanın içinde yer aldığı bir evren var ve o evrenin zamanı bizim kavrama yetneklerimizin çok dışında.
Geçen gün bir belgeselde izledim, bizim içinde bulunduğumuz Samanyolu galaksisine en yakın büyük galaksi olan Andromeda galaksisinin ışığı dünyaya 2,5 milyon yılda ulaşıyor.
Dünya’dan Andromeda Galaksisine baktığınızda, 2,5 milyon yıl öncesini görüyorsunuz.
Bugün Andromeda Galaksisinde ne olduğunu, 2,5 milyon yıl sonra dünyaya gelecek insanlar görecek.
***
En yakın galaksinin ışığının dünyaya iki buçuk milyon yılda geldiği bir evrende yaşıyoruz. Ve bizim yaşamımız taş çatlasa yüz yılı geçmiyor.
Bu rakamlara baktığınızda, bir insanın zamanı algılaması mümkün mü?
Yüz yıllık bir hayata sahip canlı, milyon, hatta milyar yıllara sahip bir evreni ve zamanı anlayabilir mi?
Algılayabilir mi?
***
Biz kendi “küçük dünyamızda” yaşıyoruz ve bizim zaman boyutlarımızda kendimize göre.
Küçük zamanlar.
O “küçük zamanlara” büyük değerler atfediyoruz, kendimizi çok önemsiyoruz.
Önemsizliğimiz, uzaya baktığımızda ortaya çıkıyor.
Bazen, insanın anlamsız ihtiraslarından “uzay bilincine” vardıkça kurtulacağını düşünüyorum.
***
Bizim “küçük dünyamızda” bir yıl daha bitecek bu akşam.
Zavallı bir 365 günü gönderip, zavallı bir 365 güne hoşgeldin diyeceğiz.
Gene kendimizi çok önemseyeceğiz, gene birbirimizi öldüreceğiz, gene kendimizi evrenin merkezi sanacağız.
***
Her şeye rağmen, gelen yeni yılın, eskisinden daha iyi geçmesini umalım.
Şu “küçük dünyada” kısa hayatlarımızı biraz daha iyi yaşamayı dileyelim.
Sandığımız kadar da önemli olmayabileceğimizi aklımızın bir kenarında tutalım.
Herkese iyi yıllar.