Acılar usta, bizler çırağız...
.
“Acının usta, insanın çırak” olduğunu söyleyen şaire hep inandım ben.
Acı usta, bizler çırağız...
Ama acı hep acı, hep usta olmasına rağmen, bizler çıraklar hep kötü çıkıyor, ustadan neredeyse hiçbir şey öğrenmiyoruz...
İnsanlar bir türlü acılardan bir bilgelik, bir ustalık çıkaramıyor sanki...
Ne tuhaf değil mi, acılarla bile yontulamıyoruz.
***
O yüzden mi acaba başkalarının acılarına, başkalarının fikirlerince, başkalarının mutluluklarına tepkiliyiz, acının çırağı olamadığımız için mi?
Kendi kişisel hayatlarımızda içinden geçtiğimiz acıları usta kabul edebilsek, yine aynı insanlar mı olurduk, merak ediyorum...
Olmamız mümkün değildi sanırım, öyle değil mi?
Acıların ustalığından geçen, çırak olmanın hakkını bütünüyle veren biri, en azından başkalarının acılarına saygı duymasını bilir.
***
Peki bunca acıya rağmen bu ülkenin insanları neden acılardan bir şey öğrenmiyor, neden hep acılarla dolu aynı yola sapıyoruz?
Ne kötü bir çıraklık bu böyle...
Hiç ders almamak, nasıl bir aymazlık?
Bu yüzden herhalde burada acılar hiç bitmiyor.
***
Acılar usta olmaya devam etse de çıraklar hep kötü çıkıyor bizim ülkemizde...
Neden mi böyle düşünüyorum, bu topraklardaki gelmiş geçmiş hiçbir acı yeni acılardan bizi koruyamadı da ondan…
Gençken, çocuğunu kaybetmiş askerler, politikacılar beni şaşırtırdı mesela, nasıl olur da bu ülkede savaşın devam etmesini isterler kendi yaşadıkları acıya rağmen, bunu birtürlü anlayamazdım.
Ölümü tanıyan, ölümü bilen, başkalarının çocuklarını nasıl ölüme gönderir diye hayret ederdim…
***
Acının ustalığını görür, çırağın kötülüğüne şaşardım.
Bugün çıraklık da, aynı acemilik de devam ediyor…
Ezilmiş, itilmiş, hakları zapt edilmiş herkes, hepimiz,kendimize yapılmışı daha da fazlasıyla başkasına yapmak istiyoruz, yapıyoruz...
Acı artık en ortak sahip olduğumuz şey bu ülkede...
Ama biz öğrenmiyoruz.
Hiç öğrenmiyoruz.