Yeni bir yılınız oldu
.
Ense kökünüzden başınıza doğru bir ağırlık, içki sigara depreminden geçmiş hasarlı bir mide, uykusu az bir geceden yorgun çıkmış bir gövdeyle Eşref Şefik’in kum balığı gibi hayata oturduğunuz yerden, tek gözünüzle bakıyorsunuzdur şimdi...
Biten bir yılı azgın eğlenceyle yolcu edip, yeni yılı bitkin bir sabahla karşılamanın biraz bir tuhaf bir gelenek olduğunu düşünüyorsunuzdur belki de...
Kiminiz çivi çiviyi söker deyip buz gibi bir biraya, kiminiz bol limonlu domates suyuna, kiminiz bir fincan sade kahveye, kiminiz alka-seltzer atılmış fışırtılı bir bardak suya sarılıyorsunuzdur şimdi...
Erkekler tıraş olmamıştır,bir sakal gölgesiyle koltuklarında oturuyordur, kadınlar sabahlıklarına sarınıp terliklerini sürüyerek dolaşıyorlardır evin içinde...
Biraz fazla açılmış bir televizyon sesi, sesi yüksek çıkan bir müzik, bağıran bir çocuk beyninizi çekiçlerle dövüyordur...
Müziğin televizyonun çocuğun sesini kısıp günü, perdeleri kapalı bir evde koltuklarınıza yapışarak geçirmek istiyorsunuzdur...
Gazetelere şöyle bir bakacaksınız belki...
Öyle yazı falan okuyacak haliniz de yoktur..
Akşam olsa da yatsam diye geçiriyorsunuzdur içinizden...
Belki de bütün gün uyuyacaksınız zaten...
Geçmiş yılın son gecesindeki şenlik yeni yılın ilk sabahında yaşanmaz ne yazık ki...
Ama yine de yeni yılla ilgili umutlar vardır...
Zaten bütün o gürültü patırtı, televizyon şenlikleri, dansözler, havai fişekler, çılgın partiler, içkiler bir umut tazalenmesinden geçmek için değil mi?
İnsanların hep peşinde koştuğu mucize bu değil mi zaten, ‘taze bir başlangıç’...
Yeni yıl taze bir başlangıçtır...
Geçen yıl yapılan hatalar bu yıl yapılmayacaktır, geçen yılki sanşsızlıklar bu yıl olmayacaktır, geçen yılki acılar bu yıl çekilmeyecektir...
Bu yıl bunları hissetmek zor olsa da yine böyle yapacağız...
Yapmamız da gerekir...
Her üç yüz altmış beş günde bir durup, şimdi yeniden başlıyoruz demek yorgun bedenlere soluk aldırıp, tazelenecek bir şenlik yaratmak kötü bir fikir sayılmaz...
Belki de bu yıl gerçekten iyi bir yıl yaşarız...
2012’nin uğurlu bir yıl olduğuna inanmamızı kim engelleyebilir ki...
Hayat bize yine yaşanmamış, eskimemiş, kanlarla sulanmamış, haksızlıklarla örselenmemiş, acılarla sarmalanmamış pırıl pırıl bir yeni yıl armağan ediyor...
Bugün, iki sınır arasındaki boş toprak gibidir, geçen yıla ait değildir ama yeni yılın ilk günü de sayılmaz, yeni yıl asıl yarın sabah başlayacak, bugünü yolda bulunmuş bir gün gibi yaşayın...
Koltuğunuzda uyuklarken hayaller kurun...
Ümitlenin...
Her şeyin güzel olduğu bir ülkede yaşadığımızı düşünün...
Önünüzde tam üç yüz altmış beş gün var...
Alın, istediğiniz, tam içinizden geçtiği gibi eskitin...
Bizim ülkemizde de sıradan, mutlu, sakin bir hayat olabilir belki 2012’de...
Ümitlenmemizi kim engelleyebilir ki...
Hepinize hayalleriniz kadar güzel bir yeni yıl diliyorum...
2012 hoş geldi...