Yapabilirsin...
.
Bitişler insanı ne çok ürkütür değil mi?
Her bitiş kendi aldatmacasıyla gelir çünkü...
Akşamın alacasıyla değişen gölgeler gibi her ayrılıkta biraz daha değişir gördüklerimiz.
Çöken karanlığın ışığı bizi nasıl aldatırsa her bitiş de öyle aldatır bizi.
Çevremizdeki her şey olduğundan başka bir şeye benzer.
Dostu düşmandan ayırmak iyice zorlaşır…
Her bilge fısıltı, her dostça dokunuş, bize yol gösteren her işaret irkiltir…
Yeni kuşkulara düşeriz.
Yeniden sevmek zor gelir öyle zamanlarda. Ne geçmiş, ne gelecek yakındır bize artık.
Öyle zamansız ve yalnızdır hayat.
Yeni bir hayat, yeni bir sabah çok uzak gözükür.
Bitişler korkutur hepimizi...Bilirsiniz o bitişten bir başlangıç çıkaracak sizden başka kimse yoktur çünkü...
İçinizde bir yerde saklı olan o cesarete ihtiyacınız vardır.
Daha da Korkarsınız.... Ama içinizdeki o sesi de duyarsınız:
‘Yapabilirsin’
Size de olur değil mi? Aslında yapabileceğinizi bilirsiniz herzaman ama herzaman yapamayacağınızı düşünürsünüz...
Ama Alaca karanlıklarda dağılan aklını toplayabilirsiniz aslında..
Kırgınlıklarınızı sarabilirsiniz…
Adımlarınızı ağırlaştıran o geçmişi bırakabilirsiniz…
Geçmişin günahlarından sıyrılabilirsiniz..
Bir aydınlık varsa çünkü o, gördüğünüz karanlığın ardında.
Her bitiş kandırıyor bizi sadece…
Korkutuyor…
Gölge oyunları gibi her şey olduğundan farklı bir şeye benziyor.
Eğer çıkacaksak bu alaca karanlıktan, içinden geçerek çıkacağız…
Önce girmeye, sonra çıkmaya korkuyoruz sadece…
Girmeden, bilmediğimiz için….
Çıkarken, bildiğimiz için korkuyoruz.
Akşam alacaları bitişlere, bitişler akşam alacalarına benzer.
Akşam alacasını sever misiniz?
Gün bitişlerini?
Akşam üstünün ihtişamlı gün batımı, yerini gölgeli bir belirsizliğe bırakır önce.
Gölgeli bir belirsizlik, tütsülü bir hüzün sarar ortalığı.
Çökmekte olan karanlığın yarattığı ışık oyunları sarar her yanı.
Telaşlandırır biraz…
Ne olduğunu bilemediğiniz bir tedirginlik yalar geçer teninizi.
Yalnızsanız akşam çökerken daha da yalnızlaşırsınız.
Yalnız değilseniz, ya gelecekte yalnız kalırsanız diye korkarsınız ya da yalnızlığı özleyecek kadar kalabalıklarda yalnız hissedersiniz kendinizi.
Akşam çökerken sebepsiz bir hüznün tütsülü kokusunu duyarsınız.
Karanlık çökmeden de geçmez.
Karanlık, yaralarınızı da gizlediğinde geçer belki… Belki de karanlıkta kendinizi daha rahat avutursunuz.
Ama sonra…
Yine sabah gelir aydınlığıyla...
Tüm yaralarınızı iyileştirir...
Sadece korkma...