Şampiy10
Magazin
Gündem

Yalnızlığa dayanabilirsen her acıya dayanırsın…

.

ABONE OL
Vatan Haber

Geçen akşam herkesin bir başkasıyla eğlenerek konuştuğu kalabalık bir masada, dışarıda ne olduğunu merak etmeyecek kadar hararetle konuşan iki arkadaşımdan biri konuşmalarının bir yerinde bana dönüp, cevabını aldıktan sonra kendi konuşmasına döneceği belli olan bir ses tonuyla, ‘Sanem, sen yalnızlığı ne zaman öğrendin?’ dedi…

‘Çocukluğumda’ dedim ne konuştuklarına pek aldırış etmeden...

Ama gece bitip eve döndüğümde, soru aklıma takıldı…

Gerçekten yalnızlığı ne zaman öğrenmiştim acaba?

İlk ne zaman yalnız hissetmiştim kendimi?

***


Çocukken akşamları yalnız hissederdim kendimi…

Akşam olurken çökerdi içime o yaşlarda tarifini yapamadığım bir yalnızlık…

Yatılı okulda okumadım ama yatılı okul akşamlarının sessizliğini hep duydum içimde nedense…

Okula bırakıldığında bahçede tek başına kalıp annesinin arkasından bakan çocuğun niye yalnız kaldığını anlamayan acısını hep hissettim içimde nedense…

***


Ölümü öğrendiğimde de kendimi çok yalnız hissetmiştim, onu hatırladım…

Sonra, en çok kalabalıkların içinde yalnızlığı hissettiğimi düşündüm…

Çocukken yalnız kaldığımda… Büyüdükçe de insanların arasında kendimi hep yalnız hissettim…

***


Aşkı da yalnızlığın ve ölümün izlerinden yürüyen herkes gibi o izlerin yanında gördüm ilk.

O yüzden sanırım olduğundan hep daha parlak gözüktü gözüme aşk.

Karanlığa alışan gözlerin o ilk ışığı gördüklerindeki parlak an gibi yalnızlık ve ölüm anlarının karanlığına alışan gözler de böyle zamanlarda ışığı olduğundan daha parlak görüyorlar çünkü.

En güzel aşklarımı da, en derin acılarımı da, en büyük yanlışlarımı da hep aşkın o parlak ışık olduğuna inanmam yüzünden yaşadım.

***


Yalnızlık, hiç bitmeyen bir acıyı, başkalarının yanında unutmuş gibi yapıp, derinlerde bir yerinde saklayan bir insanın, için için bıkmadan usanmadan söylediği gizli ve sesiz bir ağıt gibi…

O his varsa sanırım aslında hiç geçmiyor…

Ne aşkla, ne başarıyla, ne zenginlikle…

O yüzden belki de “yalnızlığı ne zaman öğrendin” diye soran arkadaşıma “onu bilerek doğdum” demeliydim…

Belki de yalnızlığı gerçekten bir şeyle öğrenmiyoruz…

Sadece var işte…

***


Bazen gerçekleştiremediğimiz bir hayal…

Bazen unutulmak istenen bir sevgili…

Bazen gecikmiş bir kavuşma…

Bazen başarısızlık, yitirilmiş umutlar, bastırılmış öfkeler, utanç, itiraf edilmeyen ihanetler, zedelenmiş bir gurur, korkular yüzünden çıkar karşımıza.

***


Ama belki de yalnızlık meselesini çok abartıyoruz…

Yalnızlığı herkes bir şekilde yaşamıştır, bilir ne olduğunu.

Ama yalnızlığa sanırım çok az insan dayanabilir.

Yalnızlığa dayanabilecek gücü olanların her acıya da dayanabildiklerini düşünürüm ben.

O yüzden yalnızlıktan ziyade yalnızlığa tahammül edemeyen bir güçsüzlükten korkarım.

İnanırım ki yalnızlıktan korkmayan bir insan kolay kolay yalnız kalmaz, onun gücü insanları çeker çevresine.

***


Ama işin belki de en çetrefilli yanı, yalnızlığa dayanacak kadar güçlü olanların, genellikle çevrelerinde insanlar olsa da hep o yalnızlığı içlerinde, varlıkların bir parçası olarak taşıyan insanlar olması.

Bazen yalnızlığa en dayanıklı olanların aslında en yalnız insanlar olduğunu düşünüyorum.

Yalnızlığına kalabalıklarla çare bulamayan insanlar...

Güçleri yalnızlığa dayanmaya yeter de yalnızlıktan kurtulmaya yetmez onların.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Olanı sevmek...
  2. “Akrep gibisin kardeşim”
  3. Yazarımız rahatsızlığı nedeniyle bugünkü yazısını yazamamıştır.
  4. Acılar usta, bizler çırağız...
  5. “Bırakın doğa size dadılık etsin”
  6. Bu kış hayat ağır geldi...
  7. Yalan söylüyoruz!
  8. Bu hayat, siz böylesiniz diye böyle!
  9. Biz herşeyin iyi olmasını istemiştik...
  10. Kim öldürüyor bizi?

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.