Uçalım diye çırpındıkça ölülerimiz çoğalıyor fark etmiyor musunuz?
.
Vatan Haber
Fazlasıyla kafası karışık
bir ülkenin kafası çok fazla karışık insanlarıyız biz
değil mi?
Hatta 80 milyonluk çılgın bir kuş gibiyiz...
Çırpınıp duruyoruz...
Çırpındıkça kanatlarımız büyüyüp gelişiyor...
Hayallerimiz umutlarımız çoğalıyor...
Ama kanatlarımız büyüdükçe ayaklarımıza bağlı zincirlerimiz de kalınlaşıyor sanki...
Her gün biraz daha büyük kanatlı ve her gün biraz daha kalın prangalı oluyoruz...
En sevindirici olaylarla, en çıldırtıcı rezaletleri bir arada yaşıyoruz...
Ve hep böyleydik biz...
Kanatlarımızı büyütmek isteyenlerle prangalarımızı kalınlaştırmaya çalışanlar bile birbirine karışıyor.
Hem kanatlarımız büyütüp uçmak istiyoruz hem de sanki uçmamak için prangalarımızı kalınlaştırıyoruz.
Bir yandan Ortadoğu’nun, Balkanlar’ın, Arapların gerekirse Avrupa’nın bile barış yanlısı delikanlısı oluyoruz...
Diğer yandan çözmeye muktedir olamadığımız bir savaşta insanlar ölüyor ülkemizde.
Bir yandan dünyanın en ünlü sanatçıları ülkemize geliyor...
Diğer yandan bir Atatürk Kültür Merkezi’nin yıllardır süren karışık hikayesini çözemiyoruz.
Bir yandan Avrupa topluluğuna girmek için uğraşıyoruz...
Diğer yandan AB üyesi bir ülkeyi savaşla tehdit ediyoruz.
Bir yandan Abdullah Öcalan’la görüşüp ülkeye barışı getirmeye yaklaşıyoruz...
Diğer yandan barışta oy yok deyip savaşla oy avcılığına çıkıyoruz.
Bir yandan “oturup konuşalım” diyoruz...
Diğer yandan “oturup konuşmak” istediklerimize hakaret yağdırıyoruz.
Kafamız o kadar karışık ki bazen kanatlarımızı büyütmek için uğraşanlar aynı anda zincirlerimiz kalınlaştırmak için de uğraşıyorlar.
Dünyada özgürlüğü, demokrasiyi, insan haklarını savunurken kendi ülkesinde bunların tam tersini yapan bir toplum haline geliyoruz.
Uçacak mıyız, sürünecek miyiz, belli değil...
Kanatlarımız, zincirlerimiz, havada uçuşan tüylerimizle 80 milyonluk çılgın bir kuşuz biz...
Hem kanatlarımız büyütüp hem zincirlerimizi kalınlaştırıyoruz.
Ama artık bir tercih yapmamız gerekiyor sanki...
Bu kafa karışıklığıyla ülkedeki sorunları çözmek kolay değil çünkü...
Birbirine taban tabana zıt iki ayrı anlayışı birlikte yaşatacağız derken hepimiz yavaş yavaş ölüyoruz bu ülkede...
Kimimiz hain kurşunlarla, kimimiz içimizi dağlayan büyük acılarla.
Gazeteler bakamaz oldum son günlerde...
Ölüm haberleri her zamankinden daha fazla canımı yakıyor.
Gereksiz ölümler olduğunu biliyoruz bunların.
Filistinlilerin haklarına sahip çıktığımız kadar Kürtlerin haklarına da sahip çıksak, bu ülkede herkesin eşit olması için mücadele etsek, kanatlarımızı birlikte büyütsek, Türklerle Kürtlerin ülkenin ortak sahipleri, eşit efendileri olması için mücadele etsek...
O zaman PKK’nın vahşi ve insafsız cinayetlerinin anlamsızlığı daha çok çıkar ortaya, Kürtlerle Türkler birlikte bu barbarlığa daha güvenle direniriz.
Ama eşitlik olmadığında, prangalarımız kalınlaşıyor...
Uçmaya çalıştıkça o prangalar bileklerimizi daha çok sıkıyor...
Ve kan sızıyor her yanımızdan.
Uçalım diye çırpındıkça ölülerimiz çoğalıyor.
Bugünlerde her yerimden kan sızıyor benim...
Bir yandan yaşamaya çalışırken diğer yandan ölüyorum her ölümle...
Fazlasıyla kafası karışık bir ülkenin kafası çok fazla karışık insanlarıyız biz değil mi?
Yanılıyor muyum?