Tasavvuf gibi derin bir kültürün Türkiye’de geldiği nokta bu mu?
.
Tasavvuf düşünürü Ömer Tuğrul İnançer’in ‘hamile kadınlar sokakta gezemez’ dediğini okuyunca, merak edip ne dediğini izledim.
Abartılı bir aktarım ya da haksızlığa uğradığını düşüneceğim bir parça aradım sözlerinde. ‘Böyle dememiştir, kimse böyle demez’ diye geçirdim içimden…
Ama ‘Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir. 7-8 aydan sonra anne adayı biraz hava almak için beyinin otomobiline biner, biraz dolaşır. Sonra akşam üstü çıkarlar. Şimdi ise maşallah, kanatlısı kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor. Ayıptır ayıp. Bunun adı realizm değildir. Bunun adı terbiyesizliktir’ dedi.
Hiç çekinmedi bunu söylerken…
Çok inandığı bir şeyi söylediği çok açıktı…
En aklı başında bilinenlerinin bile bu denli çıldırması tüylerimi diken diken etti, ürperdim.
‘Bunların nesi var, ne oluyor’ diye düşündüm. Gerçekten tek tek hastalanıyor gibiler…
Akıllarına her geleni hiç çekinmeden söyleyebileceklerine inanmaları, akıllarına gelenlerin ise gittikçe daha ürkütücü olması, bütün ülkeyi dibe doğru çekiyor…
Karanlık bir girdap gibi kendi içine doğru boşalıyor her şey. Böyle ölümcül bir burgunun çekimine direnmek için gerçekten bir güç geliştirmek gerekiyor.
Aldırmadan yanlarından geçip gidemiyorsun.
Saçmalayanlara gülüp geçememek gibi bir cezayla cezalandırdı Tanrı bizi sanki… Bu gerçek, saçmayanlardan daha fazla sıkıyor beni.
Saçmalayanlarla eğlenemeyecek kadar ciddi bir saçmalama boyutu var artık bu ülkede.
Gerçekten son zamanlarda olanlara bakınca, kertenkeleler gibi en yüksek zirvelere tırmanmış düşünce sürüngenlerinin seviyesizlikleri beni çok rahatsız ediyor… Medyada, sanatta, iş dünyasında, politikada. Dalkavukluğun, saldırganlığın, insan düşmanlığının bu derece arttığı başka bir dönem bilmiyorum doğrusu.
İş, hamile kadınlara kadar geldi.
Hamile kadınların sokakta dolaşması terbiyesizlikmiş.
Niye?
O hamile kadınları görmek size niye rahatsız ediyor?
Ne düşünüyorsunuz hamile kadınları görünce, aklınıza ne geliyor?
Bugün hamile kadınlara sokağı yasaklamaya kalkanın, yarın bütün kadınlara sokağı yasaklamak istemesine şaşırmam doğrusu.
“Hamile kadınlar sokağa çıkmasın” önerisi rahatlıkla “hamile kalabilecek hiçbir kadın sokağa çıkmasın” önerisine dönebilir. Bunu söyleyen adamın titri de “tasavvuf düşünürü.”
Tasavvuf gibi derin ve incelikli bir kültürün Türkiye’de geldiği nokta bu mu?
Yunus Emre’lerden, Pir Sultan Abdal’lardan, Şeyh Galipler’den gelen o “ma-nevi yolculuğun” son merhalesi bu mu olacaktı bu ülkede?
Arınmak için dönüp bakacağımız yerlerde gördüğümüz bu kirli gölgeler sanki hepimizi kirletiyor…
Elimde olmadan bu duyguya kapılıyorum… Umutsuzluğa en çok bu kirli gölgelere gülemediğim zaman yaklaşıyorum…
Ben bu konularda henüz istediğim kadar bir bilgiye sahip değilim ama bu konuları bilenler bir cevap versin…
Utanmayı bilmeyen tasavvufu nasıl bilecek?