Tasavvuf bilen dindar...
.
Bu ülkeye bakınca, en büyük zihinsel bölünmüşlüğün dindarlar arasında yaşandığını düşünüyorum ben aslında...
Çoğumuza onlar birbirine sıkı sıkıya bağlı bir ekipmiş gibi gelse de benim büyük kuşkularım var doğrusu...
Neden mi?
Çünkü Tasavvufla ilgilenmiş dindarla, hiç ilgilenmemiş dindar arasında hem duygusal anlamda, hem dini anlama ve yorumlamada, hem de sevabı ve günahı algılama biçiminde büyük farklar olduğunu düşünüyorumda ondan...
***
Tasavvuf çok belirleyici bir konu bence... En azından ben öyle olduğunu düşünüyorum...
Allah’la ilişkisinde sevgiyi korkunun önüne koymuş, tasavvuftan haberdar bir dindarla sohbet ettiğinizde tasavvuf bilmenin bir dindarın hayatında nasıl farklılık yarattığını görüyorsunuz her defasında...
***
İktidarın oy alabileceğini düşündüğü dindarlarla benim sohbet ettiğim dindarlar aynı mıdır acaba diye de hep düşünürüm o sohbetlerden sonra..
Dindarlar arasında bizim hiç
bilmediğimiz ama sezebildiğimiz bir ayrılık yaşanıyor olmalı derim hep..
Bu ülkenin gerçekleri ile anlatılan arasındaki uçurum, bunun yarattığı acılar, tasavvufa aşina dindarların ruhunda da çalkalanıyor olmalı diye içimden geçiririm...
İçimde bir ses,başka türlüsü akla uygun değil der çünkü...
***
Dindarlar için asıl soru; “Çıkarınız uğruna günahı, kul Hakkı yenmesini destekler misiniz” sorusu olmalı sanırım...
Türkiye’deki son gelişmeler, “dindarların” günah ayrımcılığı yaptığını ortaya koydu ne yazık ki...
Düşünsenize, sizin günah ve günahkar karşısındaki tavrınızı hangi ölçüler belirliyor?
Peki bu ölçüler, inandığınız “kitaba” uyuyor mu?
***
“Gerçek dindar kim” diye düşünmez misiniz siz de? Hele dünyadaki şiddete baktığınızda...
Kimdir gerçek dindar?
Gerçek bir dindar olmanın ölçüsü nedir?
Sadece şekil şartlarına uymak,
dindar gözükmeyenlere kızmak, dindar gözükenleri desteklemek mi?
Gerçek dindar olmanın ölçüsü “dindar gözükmek” mi gerçekten?
“Gözükmenin, görünmenin”
ötesinde bir ölçü, bir öz yok mu?
***
Çok dindar var bu ülkede, dinden de çok söz ediliyor ama ahlakı sağlam bir toplum değiliz.
Bu çelişkiyi dindarlar nasıl açıklıyor acaba?
Ya da açıklayabiliyor mu?
***
Dindarlar, dini ve dindarlığı sorgulamaktan, tartışmaktan çok çekiniyorlar…
Ama sanırım hayat onları buna zorluyor.
İslam adına işlenen bütün suçun “dinlerine” yüklenmesine razı olamayacakları için sonunda istemeye istemeye de olsa tartışmak zorunda kalacaklar diye düşünüyorum ben.
Biz de o zaman İslam’ın, müminin ne olduğunu daha iyi öğreneceğiz.
En azından, umarım....
PS: Bugün kapanış törenleri için Konya’ya Şeb-i Arus’a gidiyorum...Hayalimdeki gibiyse orada Tasavvuf bilen dindarlarla rastlaşacağıma eminim...