Tanrıyı boşuna suçlamayın…
.
Vatan Haber
Bazıları diyor ki yaşadığın hayatın içinde karşılaştığın her şey sensin. Hayatı sen düşüncelerinle yaratırsın…
İyi kötü ne varsa onlar senin yansıman, senin hayallerin senin düşüncelerin…
Senin hayatının içinde senden başka kader yok…
Düşündürücü… Belki rahatsız edici… Ama tuhaf biçimde akıl kurcalayıcı değil mi bu düşünce?
Bazıları da diyor ki yaptığın her şey kaderin eseri, senin ne yapacağın daha önceden belirleniyor.
Senin hiçbir etkin yok hayatın üzerinde…
Peki hangisi doğru acaba?
Hayatımızdan ve yaptıklarımızdan kim sorumlu?
Biz mi yoksa kaderimiz ve o kaderi çizen mi?
Gerçekten, bizim hayatımızı kim yönetiyor sizce?
Kim bu zor olan hayatın sorumlusu?
Kendimiz mi yoksa bizim dışımızdaki büyük bir güç mü?
Biz daha önceden belirlenmiş bir hattın üzerinde giden bir ve başka bir yol
seçme imkanı olmayan katarlar mıyız yoksa gideceğimiz yolu kendimiz mi seçiyoruz?
Herşeyi Tanrı’nın yaptığını söyleyenler var.
Bütün sorumluluğu Tanrı’nın üstüne yıkanlar.
Öyle mi gerçekten?
Savaşı Tanrı mı yarattı peki?
Yoksa insanların kirli ve tükenmeyen ihtirasları mı?
İnsanların kirli düşünceleri olmasa bugün savaşlar olur muydu gerçekten yeryüzünde?
Çocukları Tanrı mı öldürüyor?
Tanrı’nın emri mi bütün bu kötülükler?
Herşeyi kaderden bilenler aslında gizlice Tanrı’yı suçlamıyorlar mı sizce?
Tanrı mı suçlu peki gerçekten?
İnsanların hiç mi suçu yok bu olanlarda?
Bu kaderde hiç mi rolü yok insanların?
Bütün kaderimizi Tanrı belirleseydi cenneti ve cehennemi yaratır mıydı?
İşlenen günahlardan bizim de sorumluluğumuz olduğunu düşünmese bizi cezalandırır mıydı?
Bütün günahlardan kaderimizi daha başından belirleyen ve bize hiç seçme şansı bırakmayan Tanrı sorumlu olsaydı cehennem olur muydu?
Olmazdı…
Cennet olur muydu? O da olmazdı…
Bize sürekli olarak iyiyi ve kötüyü anlatan kitaplar da olmazdı.
Hayatta iyilik ve kötülük varsa seçme şansı da var demektir çünkü.
Kendi seçimimizden neden Tanrı’yı sorumlu tutuyoruz?
Bize seçenekler sunarken neyi seçeceğimize de Tanrı’nın baştan karar verdiğini düşünüyorsak, aslında bir seçme hakkımız olmadığını da düşünüyoruz demektir?
Öyle değil mi?
Seçme şansımız yok mu peki?
Seçme şansımız yoksa bu dinler, peygamberler, kitaplar bize ne anlatmaya, ne öğretmeye çalışıyor?
Neden hayatın bir “imtihan” olduğu söyleniyor, kimin geçip kimin kalacağı daha baştan belliyse?
Ben dünya üzerinde ne acı varsa insanın eseri olduğuna inananlardanım…
Tanrıyı boşuna suçlamayın.
Savaşları biz çıkarıyor, çocukları biz öldürüyoruz.
Bir sitemimiz olacaksa Tanrı’ya, ancak “bizi neden böyle yarattın” diye sormaktan öteye geçemez o sitem.
Tanrı bizi masum yarattı düşüncelerimizle ‘hayallerimizle’ dünyayı ve kendimizi kirleten biziz…