Tanrı’nın ışığı var...
.
Öylesine sade ama öylesine çarpıcı güzelliği var ki bu erken yaz sabahlarının...
Sakin, sessiz, büyüleyici.
İnsan, bu durgun güzelliğe boyun eğmekten başka hiç bir çare bulamıyor.
Sessiz bir yaz sabahının parçası oluyorsun aniden...
Sadece bir sızı belki derinden, ‘yaz bitiyor’ diye o da...
Bir yaz daha bitiyor diye belki hatta.
Başka bir duyguya ihtiyaç duymuyorsun.
Bir sevinç bile istemiyorsun sanki yanında...
Öylece sen ve sabah bütün dünyaya yetermişsin gibi...
Hiçbir duygu olmasın, hiçbir bir düşünce geçmesin aklından istiyorsun...
Bu sabahın içinde sadece sen olmalısın...
Yanından geçenlere gülümserken bile bir an durup konuşurlarsa diye endişe basıyor içini...
Bütün varlığından, geçmişinden, hayallerinden bir anlığına da olsa vazgeçmek, bu sükuneti bozacak hiçbir kıpırtıyı içinde taşımamak istiyorsun.
***
Sabahları yürürken bunları hissediyorum...
Sabahın sessizliğini ruhumun sessizliğine benzetiyorum...
Hiçbir şey olmamanın, hiçbir şeye ihtiyaç duymadan kendin olmanın muhteşem sükuneti...
Sabah sessizlikleri size de öyle gelmiyor mu, insanı olduğu herşeyden soyuyor sanki...
***
Gün doğumları Tanrı’nın armağanı gibi...
Herkes gibi benim de en çok kurtulmak istediğimden, kendimden kurtarıyor beni.
İçimde dolaşıp duran, birbiriyle çatışan, beni bazen eğlendirip bazen yoran bütün o ‘ben’ler susuyor.
İçim tam da istediğim gibi ıssız kalıyor...
Kendi ıssızlığını da özlüyor insan bazen...
Hata çok özlüyor.
***
Osho okuyorum bu aralar...
Hintli zengin guru...
İlginç şeyler söylüyor...
İçindeki kalabalığın, dışındaki kalabalıktan çok da tehlikeli olduğunu söylüyor...
‘İçindeki sesleri dinlersen hiçbirinin senin sesin olmadığını görürsün’ diyor.
Kimileri annenin korkuları, kimileri babanın sınırları, kimileri öğretmenlerinin yasakları, kimileri komşularının duyguları...
‘Gerçekten içini merak etsen bir tek kendini bulmakta zorlanırsın’ diyor.
***
Kişilik ve bireysellik farklıdır diyor...
Kişilik dediğin şey dış dünyanın oluşturduğu kalıplar, masken, sen değilsin.
‘Kişilikten vazgeçmelisin böylece sen olan bireyselliği keşfedebilirsin’ diyor...
Ve ‘şimdiye kadar hiçbir toplum çocuklarına kendileri olma özgürlüğü vermedi’ diyor.
Ve ‘insanda bu bölünmeyi dinle yaptılar’ diyor.
‘Dinlerin ilk yok ettiği şey insanoğlunun kendi kudretidir, kendi olma halidir.’
***
Doğrusu ya onun dinle ilgili söyledikleri, hele böyle sabahlarda bana daha da yakın geliyor...
Sahte dinler diyor...
Bunu bizim dindarların yaptıkları gibi anlatıyor... Onların ve onlar gibi olanların yaptıklarını ve söylediklerine sahte din diyor...
Dini, birtakım sahtekarların dünyevi ihtiraslarını içine tıkıştırdıkları bir kılıf olduğunu anlatıyor aslında...
Din, özgürlüktür bana göre de...
Din, hiçbir korku duymadan kendin olmaktır...
Teslim olmak ve en derinindeki cevherin dışındaki her şeyden vazgeçebilmektir.
***
Sanırım yaz sabahlarının dinginliğinde gerçekten Tanrı’nın ışığı var...
Hiç bu kadar dindar olduğum bir anı hatırlamıyorum...
Sabah ve ben birbirimize karışmışken...