“Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil”
.
Uzun zamandır hep o aynı tarifi zor çaresizliği hissediyorum yazı günlerinde...
Daha yazıya başlamadan kıvranmaya başlıyorum...
Kelimelerle aram iyidir oysa ki...
Ama ne zaman onlara dokunmak istesem bu aralar içimi tuhaf bir sıkıntı kaplıyor, kelimeler manalarını yitirmiş, elimden kaçıp giden balonlar gibi uzaklaşıyor benden...
Harfler beyaz bir sayfa üzerinde çaresiz lekelerden başka birşey değiller bugünlerde...
Yanyana geldiklerinde hiçbir istediğimi anlatmıyorlar...
***
Oysa yazı yazınca çekilir biri oluyorum ben...
Hatta çoğu zaman tek bildiğim bu oluyor...Sayfalarca yazmak...
Bazen size, bazen kendime, bazen ona...
Yani şu hayatta topu topu yirmi dokuz arkadaşım var bütün sırlarımı bilen, onlar da terkediyorlar beni bu günlerde...
***
Hakkımızı vermiyorsan seninle oynamıyoruz der gibi direniyorlar....
Yanyana geleceklerse haklarını istiyorlar...
Mesela, Anayasa Mahkemesi’nin, AKP’li olmayan her yargı mensubunun ‘darbeci’ olduğunu söylemeye başlayanlarla ilgili bir şey demeyecek miyiz diyorlar?
Hukukun bu kadar gözle görülür bir şekilde çiğnenmesine rağmen yan yana gelmeyecek miyiz biz diyorlar?
***
Her türlü suçu işleyerek mahkemeden kaçmayı‘paralel darbe’ başlığında topluma yutturmaya kalkanlar var , hiç mi bundan söz etmeyeceğiz gerçekten diyorlar...
Soma’da kömür diye taş satıp devleti 49 milyonTL zarara sokanları anlatan Sayıştay raporundan hiç mi bahsetmeyeceğiz diyorlar.
***
Devlet, PKK’nın lideriyle İmralı’da resmen görüşürken, bütün yandaş gazeteciler Öcalan’ı alabildiğine överken, Hollandalı gazetecinin Diyarbakır’da “terror örgütü propagandasından” gözaltına alınmasının saçmalığına değinmeyecek miyiz diyorlar.
***
Başbakan Davutoğlu, “yolsuzluk yapan kardeşim de olsa kolunu koparırırım” derken dört eski bakanın komisyonda “aklanması” konusunda bir sözümüz olmayacak mı diyorlar?
***
Güreşçiden tiyatro müdürü, hayvanat bahçesi yöneticisinden bilim kurulu başkanı yapan bir anlayıştan 21. Yüzyıl ülkesi çıkmaz demeyecek miyiz diyorlar.
***
Harfler isyanda.
Her yazı günü aynı isyanı, aynı çaresizliği yaşıyorum.
Ne diyeceğim ben bu harflere?
Fuzuli’nin meşhur bir dizesi dönüp duruyor aklımda:
“Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.”
***
Ve harflerin isyanını biraz olsun yatıştırmak için, “biz güçlüyüz, her istediğimizi yaparız”diyenlere Fuzuli’nin aynı şiirinden bir üçlükle seslenmek istiyorum….
“Mal-ı emlakım var deyu güvenme!
Arkam var deyu dayanma!
Sırt üstü insanı yere varan vardır.”