*‘Siz’i merak ediyorum…
.
Pazar sabahı kahvaltınızı yaparken okuyorsunuz belki gazeteleri, belki kahvaltıdan sonra kahvenizle beraber televizyon karşısındaki koltuğa gömülmüşken...
Belki de bugün okumayacaksınız gazeteleri...
Hiç bilmediğim bir yerlerde, hiç bilmediğim bir şeyler yapacaksınız...
Ben sizi merak ediyorum...
Bu pazar ne yapıyorsunuz?
Kimsiniz?
Nasıl bir hayatınız var?
Sizi ve dünyanın bir yerlerinde hiç bilmediğimiz diğerlerini...
Düşünsenize...
Kaç tane hayat var acaba dünyada?
Belki, Karayip Denizi’nde dolaşan, beyaz yelkenleri rüzgarla şişmiş bir yatın arka tarafında oturup, Meksika Körfezi’nden çıkarılmış iri karidesleri yiyen insanlar var.
Tanzanya’nın kuzeyindeki geniş savanlarda aslan kovaladıktan sonra akşamüstü yorgun bir şekilde oteline dönüp havuz başında güneşin batışını seyredenler var.
Himalayalar’a tırmanan bir dağcı ekibine katılıp aklını yalnızca zirveye ulaşmaya takarak, karlar, fırtınalar içinde büyük mücadele verenler var.
Amerika çöllerinin altına kurulmuş, dışarıdan bakıldığında fark edilmeyen nükleer füze merkezlerinde gözlerini radarın metalik yeşil pırıltısına dikerek her an kendisine verilecek belalı bir emri yerine getirmeyi bekleyenler var.
New York Borsası’nda hisse senetlerinin her kıpırdanışında milyonlarca dolar kazanıp milyonlarca dolar kaybeden, koyu renk takım elbiseli, heyecan içinde yaşayıp genç yaşta ölen borsacılar var.
Sibirya steplerinde ulaşılmaz ıssız tundraların arasındaki barakalarında karın sesini dinleyen kürk avcıları var.
San Francisco’nun iskelelerinde deniz üzerine kurulmuş lokantalarında ıstakoz yiyerek yeni bir aşka dalmayı düşünenler var.
Atlas Okyanusu’nun derinliklerinde petrol arayan sondaj gemilerinin haftalarca karayı görmeyen kaptanları var.
Uçan apartmanlara benzeyen dev uçakların içinde bir kıtadan bir kıtaya giden, güneşin batışını ve doğuşunu yarım saat arayla seyreden yolcular var.
Londra’daki yüzlerce yıllık kulüplerin aşınmış deri koltuklarına gömülerek birbirlerine ince esprilerle eleştiren yaşlı lordlarla, bu lordlara sessizce ve lordların bile beceremeyeceği bir kibarlıkla hizmet eden tecrübeli garsonlar var.
Yeryüzünde altı buçuk milyar, belki de yedi milyar insan var.
Çeşit çeşit hayatlar var...
Eğlenceler, acılar, ıstıraplar, sevinçler, aşklar, sıkıntılar var...
Bir de biz varız...
Gazetelerimiz... Gazetecilerimiz... O gazetelerin, gazetecilerin anlattığı bir hayat...
Politikacılarımız... Onların söyledikleri...
İşsizlik...
Değişmeyen sığ tartışmalarımız...
Zenginleşmeyen hayâllerimiz var.
Bir de, dünyada ne olup bittiğini anlamadan yok olmak var...
Ben sizi merak ediyorum bu pazar...
Siz de merak ediyor musunuz?
*: Bu yazı eskimiş yazılar arasından seçildi… AK Parti kongresinin olduğu bu günde tesadüf olarak yayınlanmadı…
Unutmayın, bambaşka hayatlar var…