Siyasetçilerin en az bildiği yarıştır cesaret ve akıl yarışı ama… Ya bu sefer olursa?
.
Vatan Haber
Bir dağ köyünde bütün hayatı esir almış ağır kış şartlarını düşünün.
Kapanmış yolları, çığ felaketlerini, soğukla cebelleşen insanları… Ayakları çıplak yoksul çocukları. Sonra…
O hayatı esir alan karların içinden iki cılız ot başını kaldırmaya başlar…
Bahar gelmektedir artık…
Acacak güneşi ,çiceklenecek ağaçları, mutlu çocuk seslerini, gülecek yüzleri haber verir.
İşte şimdi biz de tam bir tutam ot görmüş dağ köylüleri gibiyiz…
Belki de savaş bitecek…
Belki gençler artık ölmeyecek…
Belki Kılıçdaroğlu sonunda gerçek bir lider olacak…
Belki Tayyip Erdoğan CHP’nin bu atağının ardında kalmamak için daha büyük, akılcı bir atak yapacak.
Belki Ak Parti, CHP’nin şu an yarattığı akıl ve sağduyuya yetişmek hatta geçmek isteyecek.
Biliyorum, siyasetçilerin en bilmediği yarıştır cesaret ve akıl yarışı ama…
Bakarsınız bu sefer olur.
Deneyimlerimiz bu ümitin aksine uyarılarda da bulunuyor gerçi, “dağ köylülerin out kadar güvenilir değildir bizim siyasetçilerimiz” diyor içimiz de bir ses.
O küçücük ot karların arasından çıktımı dallar mutlaka çiçek açar, doğa size ihanet etmez.
Ama ya bizim siyasetçiler…
Onlara baktıkça kış hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor bazen insana.
Ama şimdilerde bir ümit kıpırdanıyor sanki…
Kılıçdaroğlu cesur konuştu.
‘Bütün mesele bu sorunun çözülmesi. Bu sorun çözülür,insanlar yaşamını yitirmezlerse, bu benim genel başkanlığıma mal olacaksa olsun’ dedi.
‘Gerekirse koltuğumu da kaybetmeye hazırım’ diyerek siyasi bir riski sırtlamaya hazır olduğunu vurguladı.
Elinde çözüm önerileriyle başbakana gitti.
Sevilmemekten ,milliyetçilerin oyunu alamamaktan, tabanındaki ulusalcılardan korkmuyor...
Umut ihtimali bile insanın içini şenlendiriyor doğrusu.
Ama insan yine de sormadan edemiyor… Savaşın bitme ihtimali her şeyden önemli olmasına rağmen, o küçük merak insanın aklını kurcalıyor.
Kılıçdaroğluna bir anda ne olmuş olabilir?
Ama konu Kılıçdaroğlu olunca ‘aman bırak ne olduysa oldu, iyi böyle, devam etsin,elleme’ diyor insan kendine.
Kıştan, savaştan, zulümden,yalandan bunalmış dağ köylüleri gibi her yerde bir parça yeşillik aradığımızın farkındayım.
Ama bu sefer buluyoruz sanki…
Bir de Cemaat var tabii…
Yazılıp çizilenlere, söylenilenlere göre Cemaat Kürt sorununun çözümüne karşı.
Çok çeşitli iddialar okuyorum gazetelerde Kürt sorunu konusunda AK Parti’yle Cemaat’ın arasında olan kavgayla ilgili.
Kurtuluş Tayiz’de okudum, Avni Özgürel’e göre ‘statükodan yana bazı bürokratlar, asker yenilince Gülen Cemaatine sızarak Cemaat üzerinden süreci sabote ediyorlarmış.’
Bunlar doğru mu şu anda bilmek mümkün değil.
Otuz yıllık savaştan sonra Kürt sorunu karma karışık bir denkleme dönüştü.
İçinde o kadar çok “bilinmeyen” varki…
Kimse tabloyu net çizemiyor.
Ama bu sefer sanki bir barış umudu var gibi, Barzani ileTalabani’nin devreye girmesi, Beşir Atalay’ın “silah bırakma” ihtimalinden sözetmesi, CHP’nin girişimleri…
Kış bitecek diye ümitleniyorum.
Karların arasından çıkan otu görüyoruz bugünlerde.
Umarım bu sefer kendi yarattıkları ümide kendileri ihanet etmezler.