Sanıyoruz ki başkaları mutsuzken biz mutlu olabiliriz!
.
Bu ara yine çok yürüyorum...
Şehri adım adım yaşamak, sokaklarda dolaşmak bana büyük bir özgürlük duygusu veriyor.
Özgür olmakla özgür hissetmek arasında büyük bir fark olduğunu düşünüyorum ben.
Özgür olmak sandığımız kadar kolay bir şey değil, boşuna insanlar “yönetilmeyi” bu kadar kolay benimsemiyorlar..
Ama şartlar ne olursa olsun kendini özgür hissetmek... O, kimsenin dokunamayacağı, yasaklayamayacağı, engelleyemeyeceği, çevrenizi kuşatan koşullar ne olursa olsun varlığını sizin gücünüzle sürdürebilen bir duygu.
***
Bunları düşünerek yürüyordum geçen sabah yine, bu şehri bu kadar güzel yaratan içine bizleri niye koydu acaba diye de şaşıyordum bir yandan...
Bir bildiği vardır herhalde diyip kendi kendime gülümserken, DHKP-C’ye yönelik olduğu söylenen bir operasyonda polis kurşunuyla sırtından vurularak öldürülen 25 yaşındaki Dilek Doğan’ın ailesini gördüm bir dükkanın televizyonunda, göz ucuyla...
Çaresizce merak ettim ne dediklerini...
Eve döner dönmez internet’e girdim... Söylediklerini okudum... Kına yakmışlar ellerine, saçlarını örmüşler, battaniyeye sarıp öyle gömmüşler kızlarını...
***
Yaşadığımız ülkede mutlu olmak giderek zorlaşıyor, hatta artık neredeyse imkansız.
Bu ülkede her gün yaşananlar, bizim tek kişilik mutluluklarımızı boğuyor...
Ve hala bir türlü başkalarının mutsuzluklarıyla kendi mutsuzluklarımız arasındaki bağlantıyı kuramıyoruz.
Sanıyoruz ki başkaları mutsuz olurken biz mutlu olabiliriz.
Bize ait bir yaşamın tadını çıkarabilmek için başkalarının da mutluluğuna muhtaç olduğumuzu hala anlamıyoruz...
***
Mutlu olduğunuz anın tadını çıkarabilmeniz için başkalarının da mutlu olması gerekiyor,en azından bu kadar büyük acılar çekmemeleri gerekiyor...
Öteki türlü içinde dolaştığınız mutluluk gerçek bir mutluluk olmaktan çıkıyor, sadece sizin girebildiğiniz, sadece sizin bildiğiniz bir sığınağa dönüyor...
***
Mutluluğu unutmuş, yaşmın sevinçlerinden umudunu kesmiş,haksızlıklarla ezilmiş, itilmiş, örselenmiş bir kalabalığın ortasında yaşıyoruz hepimiz, bize ait mutlulukları mutluluk olarak yaşamamız mümkün mü?
Mutlu olunması zor toplumlarda tek kişilik mutluluklar da uzun sürmüyor ne yazık ki...
Oysa zaten sadece yürüyordum, başıma inanılmaz bir mutluluk da gelmemişti...
Ama bir sabah yürüyüşünün yarattığı memnuniyet kırıntısı bile kaybolup gidiyor bu ülkede..
***
Ortak bir mutluluğu kaybettiğimiz için tek tek mutluluklarımızı da kaybediyoruz.
Bizi hergün bir başkasıyla öldürüyorlar... Her gün yeni acılarla bizi sıkıştırıyorlar.
25 yaşındaymış daha ...Ellerine kına yakmışlar... Saçlarını örmüşler...
Bir battaniyeye sarıp gömmüşler.