Recep Tayyip Erdoğan’ı yenecek lider bulundu!
.
Vatan Haber
Recep Tayyip Erdoğan’ı yenecek bir siyasi lider yok Türkiye’de diyorlardı.
Nihayet o lider bulundu...
Recep Tayyip Erdoğan.
Çünkü Erdoğan başka hiç kimsenin yapamayacağını yapıyor kendisine, yıllarca itinayla oluşturduğu imajını her gün, her davranışıyla, her konuşmasıyla parçalıyor.
Bu siyasetçi, referandumda yüzde 58 oy almıştı.
Toplumun çok büyük bir kesimi onu destekliyordu, karşı olanlar bile yaptıklarının hakkını teslim ediyordu.
Avrupa Birliği yolunda yürüyordu.
Hem Batı, hem Doğu ona hayrandı.
Avrupalılara kendini kabul ettiren, evrensel değerleri ülkesine taşıyan bir Müslüman lider olarak bütün dünyadan alkış alıyordu.
İçerde “laik-dindar”, dünyada Müslüman Hıristiyan barışını sağlayacak, “medeniyetler çatışmasını” bitirecek bir lider olarak görülüyor, gittiği her yerde saygıyla karşılanıyordu.
O günden bu yana sadece üç buçuk yıl geçti.
O adamdan geriye ne kaldı?
Hem Batı’da hem doğuda “zorba” diye aşağılanan, “Ortadoğu imparatoru” olma hayalleriyle alay edilen, ülkesinde bir “iç savaş” çıkartmaya yaklaşan, halkını nefret etrafında kutuplaştıran çaresiz ve saldırgan bir siyasetçi.
Adı yolsuzluklarla ve baskılarla anılan bir yönetici.
Bunu Recep Tayyip Erdoğan’a kimse yapmadı, kendisi yaptı.
Tarihi bir lider olmanın eşiğinden Ortadoğu tarzı tipik bir diktatör olma yoluna kendisi saptı.
Bir insan kendisine ve ülkesine bunu niye yapar?
Dünyadaki Müslümanların imparatoru olma hayali mi, “halife” olma isteği mi, para tutkusu mu, güç sarhoşluğu mu, tarihin kendisine biçtiği muhteşem rolün içini dolduracak entelektüel kapasiteye sahip olmamak mı?
Bilmiyorum... Belki hepsi birden.
İktidarı kaybetme korkusundan mı, yargılanma endişesinden mi, henüz hepsini bilmediğimiz suçlarının ortaya çıkacağı kaygısından mı bilinmez ama Erdoğan’ın savruluşu akıl ve vicdan sınırlarının dışına taşıyor artık.
En son, on beş yaşında polisler tarafından vurularak öldürülen bir çocuğun annesini yuhalattı kalabalıklara.
Bunun bir benzeri dünya siyaset tarihinde görülmemiştir herhalde, polis tarafından öldürülen bir çocukla annesini “düşman” ilan etmek ne demek?
Hangi dinde, hangi gelenekte, hangi kültürde böyle bir davranış biçimi var?
Acaba çevresindeki onu seven kadınlar, ne düşünüyor yitirilen çocuklar için?
Ne düşünüyorlar acaba başbakanın tavırları için?
Ya başbakanı mitinglerde alkışlayan kadınlar?
Başbakanı oldukça tuhaf buluyorum ama onu destekleyen evlat sahibi dindar kadınlar varsa onları çok daha fazla tuhaf bulurum…
Kadın olmak tek başına evlat hassasiyeti demektir zaten başka hiçbir anlama gelmese bile.
Erdoğan bu toplumu çıldırtıyor.
Bu çılgınlık anne olan ya da olmayan ama bütün hücrelerinde “çocuk sevgisi” barındıran kadınları da mı içine aldı?
Bir toplumda kadınlar da “çocuk sevgisini” unutacak kadar çıldırdıysa, o toplumun geleceği yoktur.
Kan ve karanlık vardır sadece.
Allah hepimizin yardımcısı olsun…