‘PKK’nın geri çekilmesi barış değildir’
.
Gazetelerin hepsinde ya Kandil’den bir haber ya PKK’dan bir röportaj ya BDP’den bir açıklama var.
Ülke tamamen barışa kilitlenmiş durumda.
Silahlar bırakılacak mı?
En büyük adım bu.
Öyle söylüyorlar.
Silahların bırakılmasını “barışın” tek ve en önemli adımı saymak, kalıcı bir barış için “demokratikleşmenin” hayati rolünü görmemek, baskıcı bir ortamda barışın “doğsa” da yaşayamayacağını anlamamak konusunda direnenler var.
“Demokrasi” sözcüğünü kelime dağarcığından çıkaranların “barış” merakı bana gerçek bir barışseverlik gibi gözükmüyor doğrusu.
Oksijenin olmadığı bir ortamda
doğan bebek nasıl yaşamazsa demokrasinin olmadığı bir ortamda doğan barış da yaşamaz.
Barışı büyütecek, geliştirecek, olgunlaşıp yaşatacak olan demokrasidir çünkü.
Bunun tersi bir örneği ben bilmiyorum yeryüzünde, bilen varsa anlatsın.
Türkiye’nin hiçbir zaman vizyonu sağlam kadroları olmadı aslında ne yazık ki...
On yıl sonrasını görecek, on yıl sonrayı hedef alacak politik kadroların bu ülkede doğması yasaktı sanki...
On yıl önce Kürt meselesine on yıl sonrasına bakılarak yaklaşılsaydı ne çok insan hayatı kurtulmuş olurdu bugün
değil mi?
1999 yılında da ateşkes yapılmıştı.
Silahlar tam beş yıl boyunca
susmuştu.
PKK sınır dışına çekilmişti.
O dönemde hükümetler demokrasi için adım atsalardı, o ateşkesin 10 yıl
sonrasını görebilselerdi, bugün 50 yıl ilerde olabilirdik.
Olamadık çünkü o zamanki siyasiler ve gazeteciler “demokrasinin” barış
için ne kadar önemli olduğunu anlayamadılar.
Bugün de aynı eksiklik devam ediyor.
Ak Parti’nin barış planında ben demokrasiyi göremiyorum.
Demokrasiden değil yargıyı ve yasamayı kendine bağlayacak bir “başkanlık” sisteminden söz ediyorlar.
Bu koşullarda barış nasıl kalıcı olacak, anlayamıyorum...
Selahattin Demirtaş’ın Taraf’ta Neşe Düzel’e verdiği röportajda biraz olsun aradığım cevaplara rastladım.
Demirtaş açıkça “PKK’nın geri çekilmesinin barış demek olmadığını”
söylüyor.
Demokrasisiz barış olmayacağını ısrarla vurguluyor.
Demirtaş diyor ki:
“Kandil şunu söylüyor. ‘Barış, PKK’nin geri çekilmesi değildir. Barış, Kürt sorunun çözülmesidir. Yani Türkiye’nin demokratikleşmesidir. Biz, buna barış diyoruz, eğer hükümetin barıştan anladığı, sadece bizim geri çekilmemiz ise bu ciddi bir kriz yaratacak’ diyorlar.
PKK’nin silah bırakması, barış sürecinin ‘silahsızlanma ve normalleşme’ denilen son aşamasında olacak. Düşünün ki... Biz barış sürecinin daha birinci aşamasının hazırlığındayız. Birinci aşamadan sonra, Türkiye’nin demokratikleşmesi denilen ikinci aşama var. Bu aşamada yasal reformlar ve anayasal değişiklikler yapılacak. Ancak ondan sonra PKK, silahını bırakacak ve dağdan inecek.”
Demirtaş Türk medyasının ve siyasetçilerinin görmek istemediğini herkesin gözüne sokuyor, “demokrasi olmadan barış olmaz.”
Barışı bu kadar çok isteyenler neden demokrasiyi aynı kuvvette istemiyorlar?
Beni meraklandıran soru bu işte.
Cevabını bilen var mı?