PKK’lılar düşman mı, suçlu vatandaş mı?
.
Güneydoğu’da PKK’yla mücadelede polis güçlendiriliyor...
Hükümet polisin daha aktif rol alması için kolları sıvadı...
Bölgede valiler daha etkin hale geliyor...
Bu ve buna benzer cümleleri okumuşsunuzdur.
Belki bu fikri sevmiş, belki çok kızmış, belki ne olduğunu anlamamışsınızdır...
Mesele şu; hükümet PKK’yla mücadelede yeni etkin bir yapılanma peşinde.
Özel eğitimli polislerin aktif olacağı, bölgede valilerin daha geniş yetkilere sahip olacağı bir yöntem.
Hükümet Silvan olayından sonra gördü ki bölgedeki sorumlu valilerin yetkileri yok.
Yetkileri olan askerlerin de sorumluluğu yok...
Bu yüzden çatışmaların yoğun olduğu bölgelerde yetki alanları yeniden yapılandırılıyor...
Eğer hükümet karşıtıysanız, “askerin yetkileri daraltılıp hükümetin polisi, valisi güçlendiriliyor, adamlar ülkeyi ele geçiriyor” diye düşünebilirsiniz...
Eğer hükümet yanlısıysanız, “askeri vesayet bitiyor, olması gerektiği gibi Jandarma Genel Komutanlığı, İçişleri’ne bağlanacak, olması gereken de zaten bu” diye düşünürsünüz...
Eğer çocukluğunuz Çetin Altan‘la geçmişse, bunların hiçbirini düşünmez, dedenizin size defalarca anlattığı ‘suçlu vatandaş kimdir, düşman kimdir’ kavramlarını hatırlarsınız.
Gerçekten hiç düşündünüz mü, PKK militanları düşman mı yoksa suçlu vatandaş mı?
Onları yakalarken ya da yakaladığınızda uygulamanız gereken yöntem nedir?
Düşmansa mutlaka uluslararası hukukun uygulanması ve Cenevre Sözleşmesi’nin geçerli olması gerekir...
Asker düşmanla savaşıyorsa savaş halinde uyması gereken sözleşmeler var... Böyle bakılırsa, yıllarca Güneydoğu’da yapılanlar Cenevre Sözleşmesi’nin ihlaline girer.
Yok eğer düşman değil de “suçlu vatandaşsa” PKK’lılar, o zaman da askerin değil polisin devrede olması, iç hukukun çok daha etkin çalışması gerekir... “Suçlu” yakalanır, adalete teslim edilir çünkü...
Ya karşındaki düşmandır, askeri cepheye sürer, “düşmanı” gördüğün yerde vurursun ama o zaman mahkemelerde yargılayamazsın, yakaladıklarını bir esir kampına koyarsın “savaş” bitene kadar ya da “suçludur”, o zaman da üstüne askeri süremez, yargılamadan öldüremez, yakaladıktan sonra yasalara karşı çıktığı için yargılayıp ceza verirsin.
Dedem hep sorardı ‘bu insanlar suçlu vatandaş mıdır, düşman mıdır’ diye... İki kavramın arasındaki hukuksal farkı anlatırdı bize...
Hayatı, bu ülkede olanları, kavramları, yalanları, hep dedemin bu sorularıyla öğrendim ben...
Sadece ben mi? Babam, amcam, onu okuyan milyonlarca okuyucu...
Hepimiz onun sorularıyla ne yaşadığımızı daha iyi anladık...
Ve en önemlisi ne biliyor musunuz, ne dediyse oldu, ne söylediyse çıktı.
“Düşman mı suçlu vatandaş mı” sorusunu son yirmi yıldır sordu Çetin Altan.
“Biz anca bugün anlıyoruz” demeyeceğim, bugün anca sezmeye başlıyoruz ne dediğini ne olması gerektiğini...
Şimdi Güneydoğu’daki silahlı mücadelede yeniden yapılandırılıyor her şey...
Polis ve sivil otorite devreye giriyor.
Asker devreden çıkıyor.
Sanırım bunu, PKK’ya karşı daha etkili mücadele edebilmek için yapıyorlar.
Ama soru hala yerli yerinde duruyor.
PKK’lılar suçlu mu, düşman mı?