Ortadoğu entrikası bol dizi gibi...
.
Şanslı ülkelerin insanları, hükümetlerinin dış politikasını, öyle acemi cambaz izler gibi elleri yüreklerinde izlemezler…
Onca bilgiye, belgeye, istihbarata, rapora, tecrübeye sahip yöneticilerinin en doğrusunu yapacağını, doğru kararları alacağını bilirler çünkü. Ama sanırım bizim böyle bir şansımız yok.
“Komşularla sıfır sorun” diye yola çıkıp ellerinde sadece Irak Kürdistanı kalınca, biz de kendisi uyumazsa şofor de uyumaz diye düşünen gözünü yoldan ayırmayan otobüs yolcusu gibi sürekli dış politikayı takip ediyoruz… Heyecan ve merak içinde olanları izliyoruz.
Hatta birer amatör dış haberler uzmanı oluyoruz merakımızdan.
Geçen sabah, benim için mutfağın kraliçesi, nefis poğaçalarıyla ünlü, mutfağına, otlarına, erzak dolabına hayran olduğum yan komşum Selma Hanım, kahveleri yapmış, o küçücük tepsisine fincanlarla beraber küçük su bardakları içine birer çay kaşığı sakız reçelini de koymuş, bahçeden içeri girdi.
Konu Selma hanım olunca aslında ben her şeye hazırım ama yine de beni şaşırtmayı başardı doğrusu. Kahveyi hiç konuşmadan neredeyse sinirli bir şekilde bana uzattı ve ‘ben Ortadoğu’da kim kime düşman, kim kime dost anlamadım, baksana şuna’ diyerek bir kağıt tutuşturdu elime.
Ve ardından ekledi ‘savaş çıkacak çok belli, korkuyorum ki bunlar bizi vuracak’ dedi çok endişeli ama kararını vermiş bir halde.
İsrail, Suriye, Türkiye, Müslüman Kardeşler, Amerika, PKK, PDF başlıkları ve onları birbirine ya yeşil ya kırmızı oklarla bağlayan çizgiler gördüm verdiği kağıtta.
‘Taraf gazetesinde Erdal Güven’de okudum, The Financial Times’ta yayımlanan bir okur mektubundanmış bu’ dedi gülerek.
Dün de bütün gazeteler dış haberlere neredeyse sayfalarca yer ayırmıştı gerçekten…
Amerika’nın Suriye’ye olası saldırısını yazıyorlardı.
Financial Times’da yayınlanan okur mektubuna göre elimizde şöyle bir tablo var: ‘İran Esad’dan yana… Körfez ülkeleri Esad’a karşı.
Esad, Müslüman Kardeşler’e karşı…. Müslüman Kardeşler ve Obama, General Sisi’ye karşı.
Körfez ülkeleri Sisi’den yana, yani, Müslüman Kardeşler’e karşı.
İran Hamas’tan yana… Ama Hamas Müslüman Kardeşler’den yana.
Obama Müslüman Kardeşler’ten yana… Fakat Hamas, ABD’ye karşı.
Körfez ülkeleri ABD’den yana... Türkiye, Körfez ülkeleriyle birlikte Esad’a karşı.
Türkiye Müslüman Kardeşler’den yana, General Sisi’ye karşı.
Körfez ülkeleri General Sisi’den yana.
Ve Amerika Suriye’yi vurmaya hazırlanıyor.’
Selma Hanım’a ‘asıl sen onu bırak da Obama’nın kardeşi Müslüman Kardeşler üyesiymiş ve uluslararası finans operasyonlarını yönetiyormuş’ dedim.
Güvenle elindeki tablosuna bakıp ‘Amerika Müslüman Kardeşleri destekliyor evet’ dedi ve ekledi ‘aslında yeni sorun başka ,Cengiz Çandar’da okudum Türkiye El Kaide türü İslamcı güçlerle, Suriye PKK’si PDF arasında seçim yapmak zorunda kalacakmış Suriye operasyonu sonrası.’
Dış haberler dedikodusu yapıyorduk bayağı bayağı… Sadece biz değil birçok komşu hanım sabah kahvesinde artık magazin dünyasını değil dış politikayı ve Suriye savaşını konuşuyor bu aralar.
Ortadoğu, entrikası bol ve tehlikeli bir televizyon dizisi gibi herkesin ilgisini çekiyor. ‘Başımıza bir iş gelecek” endişesi de heyecanı daha artırıyor.
Bizim yöneticiler herkesi ‘dış politika manyağı’ yaptı son zamanlarda, şoförün acemi olduğunu anlayan bütün yolcular gözünü yola dikti. Herkesin yüreği ağzında, ‘kazasız belasız’ şu yolculuğu bir atlatsak diye bekliyor.
Ama bu şoförlerle bu yolculuk zor gözüküyor bana sorarsanız.