Obama doğruyu söylüyor mu?
.
Doğanın ve tarihin kurallarını yok saymaya niyetlenen herkes bunun bedelini ağır biçimde ödedi.
İnsanlığın geçmişi bunu bize gösterdi.
Doğanın akışına ve zamanın gereklerine uymadığında cezalandırılıyorsun.
Gelişmek, huzura kavuşmak ancak doğayla ve tarihle uyum içinde olmakla mümkün. Ama bunu hala öğrenemeyenler var.
Dünyada ve Türkiye’de olanlara bakınca bunların sayılarının epeyce kalabalık olduğunu görüyorsunuz.
Tarihin ve doğanın kurallarına baş kaldırarak değişime direnen bütün sistemler, son dönemlerini nasıl da birbirine benzeyen rezaletler, felaketler, acılar, ölümler içinde geçiriyorlar, değil mi?
Tek bir fire bile yok…Hepsi…Tek tek.
Obama neden sizce bu kadar çok düşünüyor Suriye’ye saldırmadan önce?
Neden mecbur olmadığı halde Kongre’ye danışıyor?
Bence Obama tarihin ve doğanın kurallarıyla ters düşmekten çekiniyor, daha önceki başkanların yaptıkları hataları tekrarlamamak için kılı kırk yarıyor.
Suriye Başkanı Esad ve onunla çarpışan El Nusra gibi birbirine düşman tarih dışı iki yapıdan biriyle yan yana düşmenin, kendisine ve toplumuna faturasının kabarık olacağını sezdiğinden kendine çağa uygun bir yol arıyor.
Bizim başbakanımız, Amerika’nın devlet başkanıyla birbirine zıt şeyler düşünüyor Suriye saldırısı için…
Obama diyor ki ‘sınırlı müdahale ve rejim değişikliği olmayacak.’ Tayyip Erdoğan diyor ki ‘saldıralım ve rejim değişsin.’
Hangisinin daha doğru söylediğini, hangisinin haklı olabileceğini kestirebilmek için neler söylüyorlar onlara bakmak yeterli aslında…
Obama ikinci kez seçildiği gece yaptığı konuşmada şöyle demişti:
‘Bu ülke dünyadaki tüm diğer ülkelerden daha zengin, ancak bu bizim asıl zenginliğimiz değil. Dünya tarihinde en güçlü ordusuna sahibiz, ancak bu değil bizi güçlü kılan. Amerika’yı bu kadar özel ve farklı kılan dünyada en kozmopolit etnik yapıya sahip olması. Bizler kaderimizin ortak olduğu bilinciyle; birbirimize ve gelecek nesillere bazı yükümlülüklerimiz olduğunu kabul ederek ülkemiz için daha sıkı çalışacağız.’
Bizim ülkemizde ise hükümet, yeni anayasa yapma aşamasında hala 1982 anayasasının resmi dil tanımlamasına sahip çıkıyor.
Bizim hükümet vicdani ret hakkını hala vermek istemiyor…
En güçlü orduya sahip Amerika isteyeni orduya alıyor…
Yeni anayasa hala anadilde eğitim hakkı vermiyor… Obama “bizim gücümüz etnik yapımız” diyor… Kendi ülkesinde barışı getiremeyen bir hükümetin savaş isteği beni irkiltiyor doğrusu…
Kendi vatandaşına anadilde eğitim hakkı bile tanımayan bir iktidar, dünyanın gidişatında zamana uygun bir rol üstlenebilir mi?
Suriye’deki radikallere silah sağladığı iddia edilen bir ülke, Ortadoğu’da doğru kararlar verebilir mi?
Tarihin gidişiyle dövüşmeye çalışan Esad mutlaka bunun bedelini ödeyecek, zaten şu anda yaşadığı iç savaşla bu bedeli ödemeye de başladı.
Böyle bir diktatöre karşı çıkmanın ve bunun zamanın gidişatına uygun biçimde yapılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum ben de. Burada soru, bu gerekliliğin nasıl gerçekleşeceği. Bu, hemen cevabı bulunacak bir soru değil.
Zaten benim aklıma takılan da bu, Obama bu kadar uzun düşünürken, bizim hükümetin bu sorunun cevabını hemen bulduğuna inanması.
Suriye ne yazık ki bir felaketin içinde çalkalanıyor.
Benim korkum, biz Suriye’yi konuşurken bizim ülkenin de “tarihle çatışan toplumlar” zincirine eklenmeye bu kadar istekli durması...