‘Neden biz böyleyiz?’
.
Söz fetişizmi bizim toplumumuzda çok yaygın bir hastalık…
Siyasi nutuklar, ‘sert sözler’, televizyon tartışmaları, gazete köşeleri, laf boyutunu aşamayan içeriksiz politik tartışmalar, günlük hayatın içindeki her türlü tartışma daima hayatın kendi gerçeğinden daha fazla öne çıkıyor bizim gibi toplumlarda.
Genellikle olayın bütünüyle değil de küçücük bir parçasıyla ilgileniyoruz biz... Bugünkü bitmeyen şikayetlerimizin altında yatan temel çarpıklıklarla, sistemin özündeki bozuklukla, bu bozuklukları değiştirmek için acilen yapılması gereken değişikliklerle asla ilgilenmiyoruz.
***
Kimlerin birbirine küfür ettiği, insanların birbirine sarf ettiği ‘sözler’, düşmanlık, yalan, bizim yaşamımızın zevk veren özellikleri…
Küçük bir parçanın, bütününden daha önemli duruma geçmesi fetişizmin temel özelliğidir. Ve fetişist insanlar gibi fetişist toplumlar da vardır.
İşte biz de tam oyuz sanki...
Küçük bir ayrıntıya takılıp bütünü bir kenara bırakmayı, yalnızca o ayrıntıyı konuşmayı, o ayrıntıyı tartışmayı, sadece o ayrıntıyla ilgilenmeyi kendimizi ‘ öldürmek’ pahasına göze alıyoruz.
***
Geçen gün konuşurken arkadaşım sordu, ‘niye biz böyleyiz?’
O kadar gerçek ve içten bir soruydu ki bunun cevabını pek düşünmediğimizi fark ettim...
Niye biz böyleyiz gerçekten?
Niye söz fetişizminin bizi çıldırtan zevki içinde, yaşamın bütününü bir kenara bırakıyoruz.
Küçücük parçasıyla ilgileniyoruz.
Hem de o küçük parçayla ilgilenirken, yaşamın bizi bırakıp gidebileceğini hiç düşünmeden…
***
Sanırım bunun cevabı bizim toplum olarak üretememizde…
Hep ürettiğinden fazlasını harcayan ve buna alışan bir toplumuz. Üretim böyle düşük olunca, toplum hak ettiğinden fazlasını istemeye alışınca, burada gerçek bir ‘hak’ mücadelesi de olmuyor. İnsanlar haklarını istemek için somut mücadelelere girmiyor.
***
Hak edilmemiş paranın ‘dağıtımı’ da devletin elinde olunca, devleti ele geçirmek için bir itiş kakış başlıyor.
Bu çarpık yapıyı değiştirmek için değil, bu çarpık yapının başına geçip nemalanmak için kavga ediliyor.
***
Kavga ‘hak’tan kopunca da, gerçek sorunlar yerine sözler ortaya çıkıyor. Herkes, diğerini yanına çekip devleti ele geçirmek için sözleri bir silah gibi kullanıyor. Söz fetişizminin buradan kaynaklandığını düşünüyorum doğrusu.
***
Bir gün bu ülke gerçekten üretirse…
Toplam üretiminin, Apple şirketinin tek başına sahip olduğu değere denk geldiği bu acıklı durumdan çıkarsa… O zaman herhalde gerçek tartışmalar başlayacak. Konuşanlar, devleti ele geçirip paraları paylaşmak için değil, haklarına sahip çıkmak ve sorunları çözmek için konuşacak.