Mutluluğu yeniden keşfedeceğiz
.
Mutluluk, neredeyse herkes için masalsı bir hedeftir.
Varlığından pek emin olmadığımız, sürekli aradığımız, ele geçirdiğimizde de kaybetmekten korktuğumuz bir duygunun etrafında örülür hayatımız.
Ömrümüzün bir bölümü mutluluğu aramakla geçer, galiba insanların önemli bir kısmı hayatının bir aşamasında bu umudundan ve arayışından vazgeçer.
Mutluluğun peşini bırakır.
Mutluluk arayışı, kişisel bir serüven gibi gözükmesine rağmen ben onun aslında toplumsal bir serüvenin parçası olduğunu düşünüyorum artık.
***
Çevrenizdeki insanların mutsuz olduğu bir dünyada, mutluluğu bulmak, bulursanız da onu sürdürmek çok zor.
Bir mutluluğu zerrelerinize kadar hissettiğiniz bir anın derinliklerine dalıp geri geldiğinizde, kafanızı kaldırıp karanlık bir kabusun içinde çırpınan insanları gördüğünüzde, o mutluluğunuzun tadını biraz daha alabilmek için yeniden tek kişilik mutluluğunuzun derinliklerine kaçmak istersiniz.
Mutlu olduğunuz anın tadını çıkarabilmeniz için başkalarının da mutlu olması gerekir çünkü, en azından bu kadar büyük acılar çekiyor olmamaları gerekir.
Herkesin acı çektiği bir yerde, içinde dolaştığınız mutluluk gerçek bir mutluluk olmaktan çıkar, sadece sizin girebildiğiniz, sadece sizin bildiğiniz bir sığınağa döner.
Diğerleri dışarda acı çekerken o sığınakta kalmak, bir süreliğine haz verse de eninde sonunda bir şekilde utandırıp, huzursuz eder insanı.
Kendini bencil, vurdumduymaz ve çirkinleşmiş hissetmeye başlarsın.
Mutluluğun lekelenir...
***
Bu yüzden, yaşadığımız ülkede, bulunduğumuz gezegende mutlu olmak çok zor, neredeyse imkansız.
Bu ülkede, bu dünyada her gün yaşananlar, bizim tek kişilik mutluluklarımızı boğuyor çünkü.
Gazze’ye, Soma’ya, düşürülen uçaklara, ölen insanlara sırtımızı dönerek nasıl mutlu olabiliriz?
Haksızlıklara gözlerimizi kapayarak nasıl mutlu olabiliriz?
Her gün düzenli bir şekilde iki işçi iş kazalarında ölürken nasıl mutlu olabiliriz?
Her gün Filistinli çocuklar vurulurken nasıl mutlu olabiliriz?
Etrafımız böylesine acılarla çevrelenirken nasıl o küçük sığınamıza saklanarak mutluluğumuzu koruyabiliriz?
Bu bizi utandırmaz mı?
Bizim mutluluğumuzun saflığını bozmaz mı?
***
Tek kişilik mutlulukları bile yaşamamız imkansızlaşıyor artık.
Bu gerçeği hangi uydurduğumuz yalanla kapatabiliriz ki?
Üstü parlak ambalajlarla kapatılmaya uğraşılsa da, derin bir huzursuzluk, şüphe ve endişe hakim bu topluma.
Zenginlik belki biraz var ama mutluluk hiç yok.
Derinlerde gizli bir endişe dalgası saklı.
O dalga, sizin tek kişilik mutluluğunuzu da bir karanlığa doğru sürüklüyor.
***
Mutlu olunması zor toplumlarda tek kişilik mutluluklar da uzun sürmüyor.
Ve her mutluluk kaybolup gidiyor.
Ortak bir mutluluğu kaybettiğimiz için tek tek mutluluklarımızı da kaybediyoruz.
Mutsuz bir dönem bu.
Ama bir gün geçecek bunlar.
Mutluluğu yeniden keşfedeceğiz.
Karanlık bir sığınak olmayacak o
zaman tek kişilik mutluluklar, büyük bir festivalin parçası haline dönüşecek.
Tek tesellim, tek umudum bu inanç şimdilik.