Mehmet Ağar mektup yazmış…
.
11 Mayıs’ta ArdaTuran’ın, Atletico Madrid’le UEFA Avrupa Ligi finalinde kupayı aldıktan sonra, NTV Spor’a bağlanıp “Bunun bir tarifi yok. Söylenecek bir şey yok, çok mutluyum. Mehmet Ağar şu anda içeride. Burada olmasını isterdim. Yanlış anlaşılmasın siyasi olarak demiyorum ama kendisini çok severim” dediğini okuyunca bir yazı yazmıştım.
“Mehmet Ağar-ArdaTuran ilişkisi beni düşündürdü.
Futbolcuların çoğunluğu toplumsal gerçeklerle pek ilgilenmez.
Hem gerçekten merakları yoktur, hem de ‘bizi ilgilendirmez’ diye düşünürler.
Ülkelerinde yaşanan gerçekler, onların dünyalarında gerçekten olmuyormuş gibidir…
Bazen onların bu ‘sorunsuz’ dünyalarına özenirim doğrusu…
Ama şaşırırım da her zaman…
Çünkü tüm bu ülke gerçekleriyle ilgisizliklerine zıt bir arkadaş çevreleri vardır. Bazılarının mafia liderleriyle çekilmiş fotoğraflarını basında gördüğümü hatırlıyorum.
Böyle bir ilişki onları yadırgatmaz.
Çünkü onlar, kulüp yöneticilerinin, ‘büyüklerinin’ de bu insanlarla ilişkiler kurduğunu görmüş, bunun doğal olduğuna inanmışlardır.
Eski Galatasaraylı ArdaTuran’ın övdüğü Ağar’ı birkaç gün önce de Galatasaray’ın eski başkanı hapishanede ziyaret etmişti.
Bu ülkede, hadi her takımın demeyelim ama hemen hemen her takımın ‘suç dünyasıyla’ bir ilişkisi var.
Böyle bir ilişki toplumda nasıl ‘doğal’ karşılanabiliyor anlamak çok zor doğrusu…” demiştim.
Mehmet Ağar’dan mektup geldi… Yenipazar Kapalı Ceza ve Tevkif Evi’nden…
Mektubun tarihi 11 Mayıs…
Sanırım yazıyı okur okumaz içindekileri yazmak istedi Ağar.
Hapiste olmanın zorluğunu, istediğin zaman istediğin sesi çıkaramamanın çaresizliğini hissetmek zor olmadığı için Mehmet Ağar’ın mektubunu yayınlamak istedim…
Mektuba başlarkenki duygusunu sezmek güç değil…
Diyorki, “Sayın Hanımefendi, bugünkü Vatan gazetesindeki yazınızı üzüntüyle okudum. Arda’nın tamamıyle insani, bugün sıkıntıda bulunan bir insana jestinin sizi rahatsız etmemesi gerekirdi…
Toplumumuzun gelenekleri doğrultusunda parlayan bir yıldıza bir büyük olarak zamanında yapılmış birtakım davranışlara aynı duygularla cevap vermiş olması, bugün içinde bulunduğum şartlarda bana büyük bir moral vermesinin size ne zararı olabilir…
İnsanlarımızda çok az bulunan vefa duygusunun genç bir dünya yıldızında bulunması ayrıca insani olarak övgüye değer bir davranıştır.
Her zaman evladım gibi gözetmeye çalıştığım Arda Turan’ın bu davranışı asil ve ahlaklı karakterinin yansımasıdır.
Ailece sükran duyduk kendisine…
Bütün bu duygularımızı oğlum aracılığıyla kendisine ilettik.
Galatasarayın eski başkanı Adnan Polat ise gençlik arkadaşımdır.
Kızımızı kaybettiğimizde annesiyle, babasıyla, kardeşleriyle, eşiyle yanımızda olmak için seferber olmuş, yanımızda kale gibi durmuşlardır.
Hayat boyu ailece Polat ailesine minnet duygularımız eksik olmayacaktır.
Beni yakınen tanımazsınız… Bir araştırın…
Sizin gibi insani ve evrensel değerlere saygılı bir ailenin ferdi olarak bu değerlendirmeniz bizi üzmüştür…
İnşallah herşeyi yüzyüze konuşma imkanımız olursa size bilmediklerinizi anlatma fırsatım olur…
Sanırım o gün yazınız size üzüntü verecektir.
Sağlık dileklerimle…
Saygılar sunarım…’
***
Mehmet Ağar’ın mektubu bu.
O hapishanede, ben dışardayım, şartlarımız merak ettiklerimi sormak için eşit değil, onun için bugün sadece onun mektubunu yayınlayacağım ve cevap vermeyeceğim.
Bir gün serbest kaldığında belki bu konuları bir daha konuşuruz.
Şimdilik, hapishanenin acıları konusunda biraz fikri olan biri olarak kendisine “Allah kurtarsın” diyorum.
Volkan Demirel’in öfkesi Emre Belözoğlu’nun transferi…
Saha içindeki performansına bakarsan Türkiye’nin gelmiş geçmiş en yetenekli kalecisi Volkan Demirel belki de...
Arena’da sakat sakat oynadığı Süper Final’in G.Saray maçında, tek başına Şampiyon’a karşı koymuş ve F.Bahçe’yi 12 Mayıs’taki Süper Final’e taşımıştı.
Ama bizdeki yıldızların temel problemi bu işte...
Yetenek ve egolarını nasıl yöneteceklerini bilmiyorlar…
Şiddete eğimli, hafif paranoyak, kendi kulüpleri dışında toplumdan büyük antipati toplayan genç ve gergin insanlar topluluğu gibiler...
- Emre gider Zokora’ya “nigger” diye küfreder...
- Volkan, Milli Takım kampında gazeteciye saldırır. Evinden aldırırım diye tehdit eder…
Volkan’ın tartıştığı foto muhabiri Vedat Danacı herkesin sevdiği, düzgün bir gazeteci.
Milli Takım’ın kampında futbolcuların fotoğrafını çekiyor. Volkan yanına gidip “Diğer arkadaşlar fotoğraf çekilmesini istemiyor, sadece beni çek” diyor. Nasıl da iyi niyetli başlıyor konuşma aslında...
Ama arkadaki teleferikten öteki foto muhabirleri de gelince Volkan birden hiddetleniyor, “Biz bu adama çekme dedik, o gitti arkadaşlarını çağırdı” diye rezalet çıkarıyor.
- Seni not ettim ulan, seni evinden aldıracağım diye bağırıp duruyor görüntülerde…
Sporcu genç yetenekli güya…
Ama hala başka bir dünyanın mafyatik dilini kullanmayı ‘güç’ zannediyor…
F.Bahçe’den de tek tepki gelmiyor.
Yıldırım Demirören bu üslubu cezasız bırakırsa, arkasındaki yöneticiye, sırtındaki formaya güvenen kabadayılar dünyası olarak kalacak futbol...
Emre’de de aynısı oldu…
Trabzonlu Zokora’ya “fucking nigger” demişti sahanın ortasında...
Kamera kayıtlarıyla da tespit edilmişti...
Ama Emre’ye, verilmesi gereken ceza verilmedi.
Atletico Madrid’e transferine engel oluşturmasın diye ırkçılık cezası verilmemiş demek ki diye düşündüm dün.
Çünkü dün tam ben bunları yazarken Emre de Atletico Madrid’le 2 yıllık sözleşmeye imza attı. Emre’nin gideceği Zokora’ya küfrettiği günden belliymiş gibi geldi bana.
Hal böyle olunca da, ne kadar genç yetenekli başarılı da olsa futbolcular ahlaklı olamıyorlar işte…
Başkalarını ‘korkutup’ kendi korkmaları gereken yerde korkmuyorlar…