Mahmuti, Ünal Aysal’a “AMK” demiş...
.
Bu aralar klüp başkanlarına ne oluyor anlamıyorum…
Herkesin kafası ayrı bir karışık sanki…
Besiktaşın hoca arama ve bulma macerasını yazacaktım…
Ama geçen akşam basketbol dünyasından dostlarla sohbet ederken, konu Oktay Mahmuti’nin Galatasaray’dan ayrılmasına gelince, Beşiktaş’ı kısa geçmeye karar verdim…
Mahmuti, G.Saray basketbol takımının koçuydu geçen sezon.
O kadar başarılıydı ki, başkan Ünal Aysal Mali Kongre’de üyelere “Fatih Terim ile beraber Oktay Mahmuti ile de anlaştık. İkisi de gelecek sezon da görev yapacak” dediğinde alkış tufanı kopmuştu.
Onun kalmasının primi yüksekti yönetim için.
Taraftarın da neredeyse taptığı bir isimdi Mahmuti çünkü...
Isıran, agresif, bir yandan da göze hoş gelen bir basketbol oynatan, takım duygusunu sahaya çok iyi yansıtan bir koçtu Mahmuti...
Zaten Ünal Aysal da onu bütün basketbol şubesinin başına getirmeyi düşünüyordu.
Sadece takımın koçu değil, basketbolun herşeyi olacaktı...
Derken play-off serisindeki Beşiktaş maçları geldi.
Beşiktaş 3’te 3 yapıp G.Saray’ı eleyince Mahmuti’nin karizması biraz değil, epeyce sarsıldı.
Ve Ünal Aysal Mahmuti ile yolları ayırdı.
“Spor bu kadar nankör olamaz. Beşiktaş’a elendi diye G.Saray hocasını göndermez”herhalde diyerek esas mevzuu sordum...
İçinden “AMK” çıktı.
Beşiktaş maçlarından önce Mahmuti, başkan Aysal’a şöyle demiş:
n Beşiktaş’ın TBF ile ilişkileri iyi... Hakemlerin çalacağı düdüklere hiç güvenmiyorum. Yönetim olarak başkan Turgay Demirel’i arasanız veya güçlü bir lobi yapsanız da bari en azından hakem katliamına uğramayız.
Aysal da demiş ki:
- Ben o işlere bakmam. TBF Başkanı’nı arayayım, hakem isteyeyim de Aziz Yıldırım’a Metris’te komşu mu olayım... Ben takımıma güveniyorum.
Olaylar biraz da Mahmuti’nin dediği gibi gelişince genç hoca 3. maçtan sonra kontrolünü kaybetmiş.
Ve soyunma odasında sıcağı sıcağına “Ben böyle yönetimin amk” demiş.
Bu da başkanın kulağına gitmiş... Mahmuti’ye haber yollamış:
- Eğer o küfürü yemezse, elimdeki mukaveleye dayanarak Oktay Mahmuti’ye gelecek sezon sadece otel-uçak bileti ayarlama işleri yaptırırım. Başka bir de koç bulurum.
Mahmuti, böyle bir küfür etmediğini söylese de, özür dilese de, hatta en son anda“Bütün yeni şartlarınızı kabul ediyorum, yeter ki imza atayım” demesine rağmen Ünal Aysal Mahmuti’yle yolları ayırmış.
Ünal Aysal’ın yaptığını anlayabilir belki insan... Ama bir tek sorunun cevabını verirse:
- Oktay Mahmuti “AMK” dediği için gönderiliyorsa, yakın dostu Bülent Tulun, G.Saray’ı şike dosyasına sokan mektubu yazmasına rağmen nasıl başkanın danışmamanı olarak G.Saray’da görev yapabiliyor?
Yoksa sporda prensipler kişisel yakınlıklara göre mi eğilip bükülüyor?
Bu Beşiktaş için sönük bir başlangıç…
Beşiktaşi da anlayamıyorum son 1.5 ay içinde olanlara bakınca…
- Fikret Orman, 28 Nisan’da futbol bilgisine çok güvendiği İbrahim Altınsay’ı fahri görevle Futbol Komitesi üyesi yaptı.
- Altınsay’ın şartı Beşiktaş’ın önümüzdeki 4 yıldaki futbol organizasyonunun rotasını çizme konusunda tek yetkili olmaktı.
- Orman, 21 Mayıs’ta dedi ki: “Beşiktaş’ı yerli teknik direktör çalıştıracaksa tek ihtimal var: Mustafa Denizli...”
- Ancak Altınsay ve bazı yöneticiler Denizli’yi istemedikleri için herhalde, Beşiktaş sürekli yurtdışında yabancı teknik direktör aradı. Önce Hırvatistan’ın karizmatik hocasıBiliç‘i ellerinden kaçırdılar. Rangnick, Zico, Eriksson derken hiçbir yabancı zaten 1 yıl Avrupa yasağı olan Beşiktaş’a hiçbir yabancı gelmek istemedi.
- Türkiye’de Fatih Terim, Şenol Güneş ve Aykut Kocaman dışındaki bütün yerli teknik direktörlere gidildi. Kamera şakası gibi ama Beşiktaş’ın çocuğu Rıza Çalımbay bile ikna edilemedi. “Bile”si şundan: Çalımbay, büyük bir Beşiktaş vizyonu için akla gelen ilk 10 isimden biri olamazdı bana göre... Ve her daim gelmeye hazır bir görüntüsü vardı.
- Derken geçen hafta Eriksson’u alacaklar diye kızan Altınsay istifa etti yanında İcra Kurulu Üyesi Cem Bilge ile birlikte...
- Orman; Altınsay’ı istifa ettiren Eriksson’u da alamadı günün sonunda... Demek ki, Altınsay boşa istifa etmiş oldu. Peki bu kadar istifa etmesini istiyordu ise Orman niye Altınsay’a niye öyle imtiyazlı bir titr vermişti, onu da anlamak imkansız...
- Sıra 21 Mayıs’tan beri bekletilen Mustafa Denizli’ye geldi. Haberler çıktığı zaman İbrahim’e sordum,“Ne olur?” diye… Fikret Orman, İbrahim Seten’e şöyle demiş:
“Mustafa Denizli benim yakın dostum... Onunla masaya oturursam anlaşmadan kalkmam. Bu nedenle kendisini bekletiyorum. Başkası olursa olur ama olmazsa Denizli ile yüz yüze gelirsek anlaşırız...”
- İyiniyetli bir temenni... Beşiktaş’ın genç, çiçeği burnunda başkanı hafta içinde iki kez yüz yüze görüşmesine rağmen Mustafa Denizli’yi de ikna edemedi. Denizli, o kadar da istemesine rağmen Orman’a“evet” demedi. Üstelik maddi herhangi bir şart yüzünden değil, Beşiktaş’ın 1 ay sonra ne yapacağını bile bilmemesinden dolayı“hayır” dedi Denizli...
Samet Aybaba teknik direktör oldu…
Bu bence sönük bir başlangıç…
Benim anladığım Beşiktaş’ın tek sorunu parasızlık değil…