Madem imanlıydın niye çocuğu kucağına aldın?
O hep konuştu. Bense sustum. Ne biçim insanmış, ne biçim büyükmüş anlamadım. Lanet olsun o adamı tanıdığım güne.
“Kızını kendi elleriyle kucağıma attı” diyor benim için. Hangi anne-baba bunu yapar ki! Tut ki bir cahilliktir, yaptık. De ki, ben de kötü anneyim. Ya sen niye aldın çocuğu kucağına. İmanı yerinde bir insansın güya... Bizim dinimizde var mı bu?
Kızımı benden alıp yetiştirme yurduna verdiler onun yüzünden. Poliste cop gösterip “Sen hiç polis dayağı yedin mi?” demişler. 14 yaşındaki kıza bunu yaparsan, bırakın o ifadeleri idam kararını bile imzalar. Emniyet’te beni de öyle bir noktaya getirdiler ki “Her şeyi ben yaptım. Çocuğumu alıkoyamazsınız, beni alın” dedim.
Hüseyin Üzmez’in eşi Ayşe Hanım’ı tanımıyorum, ama olaylar sırasındaki davranışları karakterini gösterdi. Ben olsam, öyle bir adamla bir daha yan yana durmazdım. O ise “5 senedir evliyim bu adamla, 5 senedir bana erkeklik yapamayan biri başkasına bunu nasıl yapar?” dedi.
Geçen Nisan ayında 78 yaşındaki Vakit yazarı Hüseyin Üzmez 14 yaşındaki B.Ç.’ye cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla tutuklandı. Konuya ait çok az şey okudum o günlerde. İlgilenmedim olanlarla. Detaylarından bilerek ve isteyerek kaçtım. Leyla’nın doğumundan sonra artık çocuklara ait acılar “gücümü” kolay kaybettiriyor.
Ama Kasım ayında bir gün, telefonum çaldı, açtım... “Merhaba, ben Erhan Çelik, Kanal 7’den. Hüseyin Üzmez’in taciz ettiği küçük kızın annesi ile röportaj yapmak ister misiniz?” dedi. “Tabii ki. Buna bayılırım. Müthiş olur, harika, olağanüstü, muhteşem” diyerek telefonu kapadım. Çünkü Hüseyin Üzmez’i değil ama anneyi gerçekten merak ediyordum. Öyle heyecanlandım ki, ancak saatler sonra aklıma geldi “Erhan’ı hiç tanımıyorum, bana bu mesleki hoşluğu niye yapıyor acaba?” diye sormak. Çünkü tahmin edersiniz ki, bu tip yardımlaşmalar bizim dünyamızda pek yoktur. Ya da çok az rastlanır... Ama gözümü bu röportaj bürümüştü ve o kadınla karşılaşana kadar başka hiçbir soru ve cevap beni ilgilendirmiyordu.
Erhan Çelik, Kanal 7’de ana haber bülteni sunucusu ve İskele Sancak programının yapımcısı... Öğrendiğime göre de İslami kesimin kızları ona bayılıyormuş. Aslında bu da başlı başına bir röportaj konusu...
Erhan’la beraber Ankara’ya gittik. Aile, İnegöl’den Ankara’ya taşınmış bu olan bitenden sonra. Küçük B.’yi Bursa’da bir yetiştirme yurduna koymuş devlet ve ailesiyle görüştürmüyor dava sonuçlana kadar. 7.5 aydır o küçük kız yurtta tek başına.
Karşılaştığım kadının, Livaze Hanım’ın, beni şaşırtan çok özelliği vardı. Kocası Bekir ve iki küçük oğluyla beraber bizi karşıladı. Evde kız kardeşi Esma ve eniştesi Nail de vardı. Buluştuğum aile, çok aklı başında, ne anlatacağını bilen, yalan söylüyorsa da bunu akıllıca yapan bir aileydi. Cahil, ne yaşadığını ne söylediğini bilmeyen zavallı insanlar değillerdi.
O evde yaşadıklarımın bayram boyunca etkisinde kaldım. Masum bir kadın ve acılı bir anne ile mi beraberdim yoksa iyi yalan söyleyen, kızını para için yaşlı bir adamla buluşturan bir anne ile mi, bilemiyordum. Hâlâ tam olarak neye inandığımı söyleyemem. Hikayedeki büyüklerin hepsi Hüseyin Üzmez, Livaze ve Bekir yalan söylüyor olabilirler kendilerini kurtarmak için ama küçük B. yalan söylüyorsa bile mutluluğu için söylüyordur.
Ben onun mutluluğu için o yalana inanmayı tercih edenlerdenim. “Annem suçsuz” diyorsa, “Annemi özlüyorum onunla olmak istiyorum” diyorsa, yanlış da olsa ben ona inanmayı tercih ediyorum.
Hüseyin Üzmez’in 5 yıl sekreterliğini yaptım
26 Nisan 2008 Cumartesi gecesi siz ve kızınız, Vakit yazarı Hüseyin Üzmez’le beraber Mudanya’da yakalanıp gözaltına alındınız, sonra da kızınızı fuhuşa teşvik etmek suçundan tutuklanıp cezaevine kondunuz... Hikâyenin en başına dönmek istiyorum şimdi... Hüseyin Üzmez’le ne zamandır tanışıyorsunuz?
Babamdan kalma bir tanışıklık. Çok sık görüştüğümüz biri değildi. Son zamanlarda kendisi biraz hastaydı, gidip geldik. Yardım etmek amacıyla. Babam otuz yaşlarında gelmiş Ankara’ya. Toplam tanışıklık neredeyse 50 senelik. Babam onun yanında bekçiydi. Hep onun yanındaydı babam. Biz de elinde büyüdük. Beş sene de ben yanında çalıştım.
Kaç yaşındaydınız çalıştığınızda?
14 yaşındaydım. Bürosunda sekreterdim. Sonra evlendim, bıraktım.
Hüseyin Üzmez, sizin onun yanında çalıştığınız o yıllarla ilgili “Cinsel ilişkimiz vardı, evlenirken kızlık zarını ben diktirdim” dedi... Sizin hiç Hüseyin Üzmez’le bir ilişkiniz oldu mu?
Olmadı. Televizyonda söylemiş bunu. Ben seyretmedim. Söylediler. Yaşı küçük değil ki cahilliğine vereyim. Bizim her şeyimiz yargıda. Beraat etmedik henüz. Ben hiç konuşmadım, ilk kez size konuşuyorum. O ise hep konuştu. Ne biçim insanmış, ne biçim büyükmüş anlamadım. Hüseyin Üzmez’e “Babamsın. Sen hasta olsan, düşsen ben bakarım” derdim. Ama çıkınca bunları iddia etmesi beni çok üzdü. Lanet olsun onu tanıdığım güne. Keşke tanımasaydım hiç. Kızımı kaybettim onun yüzünden. İyiliğimi suistimal etti. Ben ona karşı iyi şeyler düşünürken onun çıkıp bunca insanın önünde böyle konuşması büyük hataydı. Yalan şeyler onlar. Bunu nasıl söylüyor, hangi mantığa sığdırıyor, anlamadım. Çok kızdım. Yeğeni, eniştemi aramış “Dayımın bunları söyleyeceğinden haberim yoktu, onun adına ben özür diliyorum sizden” demiş. “Bir daha televizyon yok sana” demişler. Zaten bir daha çıkamadı.
Dava açmayı düşündünüz mü hiç?
Bizim davamız bitsin, kızımı geri alayım Hüseyin Üzmez’i dava edeceğim. Benim sessizliğim mahkemem var diye. Tabii ki Üzmez’e karşı sessiz kalmayacağım. Bu hakaretlerinin hesabını yargıda verecek. Nasıl verecek bilmiyorum ama verecek.
n Sizce bunları niye söyledi?
Bilmiyorum, inanın bilmiyorum. O yıllarda eşim askerdi zaten. Askere beraber gittik Hüseyin Üzmez’le, onları tanıştırdım, eşimi orada tanıdı ilk kez. Sonra davetiyemi götürdüm, düğüne bir saat kala geldi.
Eşinizle görücü usulü mü evlendiniz, yoksa flört ettiniz mi?
Tanışıyorduk ama ben onu sevmiyordum. Annemin dayısının oğlu Bekir. Köye gidiyorduk, orada beni sinir eden birisiydi. Beğenmek zorunda kaldım sonra.
Eşimden habersiz telefon edip yardım istedim
Üzmez’in evinde yakalandığınız gün tam olarak ne oldu?
O gün Hüseyin Bey’in İnegöl’e geleceğini ve beraber Mudanya’ya geçeceğimizi biliyorduk. Geldi, buluştuk, Mudanya’ya gittik. Evinde beş-on dakika geçirdik. Eşim gelecekti çünkü, çıktık evden, meydana gittik. Oradan da alındık. Ne olduğunu anlayamadan... Saatler sonra ne olduğunu kavrayabildik.
Siz İnegöllü’sünüz. Mudanya’da Hüseyin Üzmez’in evi var.
İnegöl benim yerimdi, yurdumdu. Karnımı doyurduğum yer İnegöl’dü. Ama eşimin işleri iyice bozulmuştu. İş olanağı tamamen bitmişti. Bayağı zamandır yokluk çekiyorduk. Hastayım, astım bronşit, küçük oğlumda da var... Sinirsel. İlaçlarıma yetişemiyordum, çocuklarımın isteklerine yetişemiyordum. Hüseyin Üzmez’i arayıp yardım istedim. Kendim istedim. Eşimin haberi yoktu bile. Kendim aradım ondan habersiz. Alnımın teriyle yardım istedim. Maddi destek falan yok, maddi bir yardımı yoktu bize hiçbir zaman, o dendiği gibi yardımcı olmuş olsaydı böyle sürünür müydük?
Arayıp ne dediniz Hüseyin Üzmez’e?
Yetişemiyordum, çocuklarımı geçen kış delik ayakkabıyla okula gönderdim diye canıma tak etmişti. Ben dayanırdım ama çocuklarım için çaresiz kaldım. Sigortasız eşim. “Sigortası olur, çocuklarıma güvence olur” dedim ve aradım. Anlattım. İş istedim. Aramamın üzerinden bayağı bir zaman geçti, bir gün aradı. Mudanya Güzelyalı’da bir tanıdığı olduğunu, Ali Ersoy galiba ismi, onun aracılığıyla bizi bir yere kapıcı koyacağını söyledi. “Gelip sizi alacağım” dedi. O gün geldi aldı.
Hüseyin Üzmez’e nasıl hitap ediyordunuz siz?
Hüseyin Dayı...
Eşinize ne zaman haber verdiniz Hüseyin Dayı’yı aradığınızı?
Telefon ettiğim akşam söyledim. “Aradım, iş istedim çıkarsa bir şey bize haber verecek” dedim. “İstersen kendin ara, konuş” dedim. Bekir de aradı, ona da yapacağını söylemiş. Aradan 1.5 ay geçtikten sonra aradı, “İşiniz oldu. Gidip eve bakalım” dedi. Geldi bizi aldı. “Güvenlik görevlisi, kapıcı dairesi gibi bir iş var, gelin” dedi.
Eşiniz niye gelmedi sizinle? O gün Mudanya’ya Hüseyin Üzmez’le siz ve kızınız gittiniz değil mi? İş kocanız içindi ama... Bir tuhaflık var burada...
Terminaldeydik. Otobüse bindik hep beraber. Eşim telefon etmek için indi. Eşimi otobüste bekledik. Otobüs artık kalkıyordu. “Oturalım biz, o gelir” dedi. Eşim geldi ama araba hareket ettiği için “Kimseyi alamıyoruz. Arkadaki arabaya bineceksiniz” dedi şoför. Arkadaki otobüsle gelecekti eşim. Çocukları almaya gitti sonra.
Karısı “5 yıldır bana erkeklik yapamıyor” deyip kocasını aklıyor
Hüseyin Üzmez’in eşi Ayşe Hanım’ı tanıyor musunuz?
Tanışmıyorum. Karakterini bilmem ama olaylar sırasındaki davranışları karakterini gösterdi. Bu kadar olay yaşandı, ben olsam duramazdım o adamla. O ise “5 senedir evliyim bu adamla, 5 senedir bana erkeklik yapamayan bir insan başkasına nasıl yapar?” dedi.
Eşiniz görüştü mü hiç onlarla?
Tahliye olana kadar eşi Ayşe Üzmez arıyordu. Yeğenleri devamlı temastaydı bizlerle. Çocukları, geçimimizi soruyorlardı. Mahkeme oldu, dışarı çıktı, aramalar kesildi. Aramadılar bir daha hiç. Olan kızımıza oldu.
Avukatınız var mı?
Avukatım yok. Ama şu an Hüseyin Üzmez’in yıllardır avukatı olan biri var, o şimdi beni savunmak istiyor. Ona inanmıyor galiba.
Ben erkek olsam ve bunlar başıma gelse karım dahil hiçbirini sağ bırakmazdım
Peki eşiniz size ne dedi? En başından beri bir erkeğin kabullenmekte zorlanacağı iddialarla suçlanıyorsunuz?
Çok şey söylendi. Ben eşime “Erkeksin, benden ayrılabilirsin. Benimle beraber olmak zorunda değilsin. Taşımak zorunda değilsin.
Bırakabilirsin beni” dedim. O da “Ben sana inanırım, 16 yıllık eşimsin. Bir rüzgârda yıkılacak çınarsak hiç ayakta durmayalım, her şey çocuklarımız için” dedi. Ama ben erkek olsam, bunlar karımın başına gelse ben hiçbirini sağ bırakmazdım. Eşime de “Bekir bu yükü taşıma, başını öne eğme, ben senin başını öne eğmeni istemiyorum, hemen beni boşa ama şunu da bil ki ben sana ve kızıma yanlış bir şey yapmadım, kızın da yapmadı” dedim. Hüseyin Üzmez paçayı kurtardıktan sonra saldıracak yer aradı. Keşke 50 yıl öncesine gidebilsem ailemin Ankara’ya gelmesini ve o adamla karşılaşmasını engellerdim. Kızkardeşim hiç sevmez o adamı! İki oğlum da çok kötü etkilendi. Biri ortadan kaybolsa biraz, öteki hemen ağlıyor. Geçen gün küçük olan pencerenin önünde çırpındı, “Ağabeyim de gitti” diye. Bunlar çocukların yaşaması gereken şeyler değil. Ablaları gitti, gelmedi çünkü. İnşallah artık her şey düzelecek.
Üzmez’den alacağım intikam beni yakar hapishaneye geri dönmeyi hiç istemem
Kızınızın bedenen ve ruhen bu olaylardan etkilenmediğine dair bir rapor verildi ve bu rapor sonucunda Hüseyin Üzmez tahliye edildi. Kızınız nasıl şu an?
Çok kötü tabii ki. Hüseyin Üzmez bir şey yapmamış olsa da bu olanlar kızı mahvetti. Polisler, doktorlar filan. Yurtta şu an. Bütün bu süreçte kızımın başına ne geldi, bilmiyoruz. Çocuğuma neler yaptılar, bilmiyorum. Kızım “İyiyim” diyor ama ağzı iyiyim diyor. Konuşamıyor tam zaten. Ne konuşacağını bilmiyor. Görüşmüyoruz, etmiyoruz, bilmez mi ne konuşacağını ama bilmiyor. Sohbet etmek için arıyor ama sesimi duyunca “Ne konuşacağımı bilmiyorum anne” diyor.
Hüseyin Üzmez’den intikam almayı düşündünüz mü hiç?
Eşimde olmadı ama bende oldu. Gözümün döndüğü anlar oldu. O dört duvar arasında bunu hissedip yapamamak çok zordu. Hüseyin Üzmez’den alacağım intikam beni yakar... Çocuklarım var.
Hapishaneye geri dönmek istemem. Kolay değil.
n Hüseyin Üzmez’le hiç konuştunuz mu daha sonra?
Ne görüşmek, ne karşı karşıya gelmek istedim. Hâlâ da istemiyorum. Şu an yüz yüze gelsem, anlatamam size ne hissettiğimi. Bağlantı istemiyorum. Allahın’dan bulsun o. Kapattım kendimi içerden çıktığımdan beri. Kimseyle konuşmak istemiyorum.
Madem “imanlıyım” diyorsun niye kucağına aldın?
Kızınızın bedenen ve ruhen bu olaylardan etkilenmediğine dair bir rapor verildi ve bu rapor sonucunda Hüseyin Üzmez tahliye edildi. Kızınız nasıl şu an?
Çok kötü tabii ki. Hüseyin Üzmez bir şey yapmamış olsa da bu olanlar kızı mahvetti. Polisler, doktorlar filan. Yurtta şu an. Bütün bu süreçte kızımın başına ne geldi, bilmiyoruz. Çocuğuma neler yaptılar, bilmiyorum. Kızım “İyiyim” diyor ama ağzı iyiyim diyor. Konuşamıyor tam zaten. Ne konuşacağını bilmiyor. Görüşmüyoruz, etmiyoruz, bilmez mi ne konuşacağını ama bilmiyor. Sohbet etmek için arıyor ama sesimi duyunca “Ne konuşacağımı bilmiyorum anne” diyor.
Hüseyin Üzmez’den intikam almayı düşündünüz mü hiç?
Eşimde olmadı ama bende oldu. Gözümün döndüğü anlar oldu. O dört duvar arasında bunu hissedip yapamamak çok zordu. Hüseyin Üzmez’den alacağım intikam beni yakar... Çocuklarım var. Hapishaneye geri dönmek istemem. Kolay değil.
n Hüseyin Üzmez’le hiç konuştunuz mu daha sonra?
Ne görüşmek, ne karşı karşıya gelmek istedim. Hâlâ da istemiyorum. Şu an yüz yüze gelsem, anlatamam size ne hissettiğimi. Bağlantı istemiyorum. Allahın’dan bulsun o. Kapattım kendimi içerden çıktığımdan beri. Kimseyle konuşmak istemiyorum.
“14 yaşındaki çocuk cinsellikten ne anlar, onu değil beni alın” dedim
Polisler sizi gözaltına aldıktan sonra ne oldu? Size ne söylediler?
Üç-dört saat arabada bekledim. Kimse bana bir şey söylemedi. Susuzluk, ilaçlarım yok, çok kötü oldum. Sonra Ahlak Bürosu’na getirdiler beni. 2 saat de sandalyenin üzerinde oturdum. Ancak beş-altı saat sonra altı-yedi kişi başıma dikilip bana “Hüseyin Üzmez şunu söyledi, kızın bunu söyledi” dediler. Ama biri oradan bir şey söylüyor, biri şuradan konuşuyor. Dediklerini de tam anlatamam şimdi, açıkça söylemek istemiyorum polislerin dediklerini.
Peki siz ne ifade verdiniz orada? Altı ay hapiste yattınız...
Kızımın ve Hüseyin Bey’in dediklerini söylediklerinde “Böyle bir şey olamaz, yok böyle bir şey” dedim. Anlayamıyordum olanları. Beni öyle bir noktaya getirdiler ki, “Ben yaptım” dedim. “Benim çocuğumu suçlayamazsınız, benim çocuğumu alıkoyamazsınız, beni alın” dedim. 14 yaşında o. Cinsellikten ne anlar?
Sonra ifadenizi değiştirdiniz...
Aylar sonra, kafam yerine gelince oldu. Ben eşim olduğunu, çocuklarım olduğunu bile unutmuştum. Sonra sonra annemi, eşimi, çocuklarımı hatırladım ve “Ne yaptım ben?” dedim. Çocuğumu Yetiştirme Yurdu’na vermişler. Öteki çocuklarım perişan. Niye böyle bir şey yaptığımı ben bile anlamadım.
Baba Bekir Ç: Çocuklarım ona “dede” diyorlar
İnegöl’de Özdilek’te yemek yedik Mudanya’ya gidecektik. Saat üç sıralarıydı. Kayınvalidem evde olmayınca çocuklar kapıda kalmasın diye ben döndüm, onlar gitti. Gidiş o gidiş zaten. Duyduğum an beynimden vuruldum. Bursa’ya gidene kadar kaza oldu zannediyordum. Aklıma böyle bir şey hiç gelmedi. “İddia var. Olabilir mi böyle bir şey?” dediler. “Olamaz” dedim. İki-üç ayda bir görüşürüz. Çocuklarım “dede” diyor ona. Faydaları oldu. Sıkıştığım yerde onu arardım. Elektrik su kesilirdi, yardım yapardı. O anki psikolojiyle dava ettim.
Evlendiğimizde karım bakireydi
Eşimle evlendiğimde gerdeğe ben girdim. Adımın Bekir olduğuna nasıl eminsem karımın da kız olduğuna o kadar eminim. 14 yaşındaki kızı 78 yaşındaki adama hangi anne baba atar? Olabilir mi böyle bir şey? Üzmez ne düşündü de bunları söyledi acaba? Ona güveniyordum. Eşimin dediği gibi hiç tanışmasaydık keşke. Onu öldürmeyi hiç düşünmedim. Akıl veren çok oldu. Kızıma sordum “Baba, öyle bir şey yok” diyor. Kız bu sorulardan bunalıma girdi. Bu adama kurulmuş bir tuzak ama işin içine bizi çektiler. Bizi inegöl’den takip etmişler denildiğine göre demek ki komplo var, biz de maşayız.