Kevin Spacey AKM sorununu çözebilir mi?
.
İstanbul’dan Kevin Spacey’in geçtiğini artık bilmeyenimiz kalmadı sanırım...
III. Richard oyunuyla beş gece Muhsin Ertuğrul sahnesindeydi.
Bazılarımız seyretti oyunu... Pek çoğumuz da seyredemedi...
Ama seyredenlerin de seyredemeyenlerin de en başından beri ortak bir derdi vardı, bilet fiyatlarının pahalılığı...
Geçen gün oyunu seyretmiş bir arkadaşımla oyundan bahsederken iki tane çarpıcı şey anlattı...
Birincisi ‘oyunu seyretmeye gelenlerin pek çoğu ingilizce bilmiyor gibiydi’ dedi...
‘İzleyici de doğal olan, oyunla beraber akan hiçbir tepki yoktu,tamam sadece Kevin Spacey’e bakmaya geldik ama sahnede ne oluyor anlasak da iyi olmaz mıydı!’ diye ekledi...
Ben de merak ettim gerçekten bir tiyatro eseri dilini anlamadan seyredilebilir mi?
Oyunculuk dilden bağımsız bir şey mi yoksa buna bağımlı bir şey mi...
İkincisi de...
Oyunu sergileyen Old Vic Tiyatrosu teknik ekibine nerede oynamak isterler acaba diye İstanbul’da bir kaç sahne gösterilmiş.
Haliç Kongre Merkezi, Lütfi Kırdar gibi...
Ekip, pek çoğunda aradıkları sahne derinliğini bulamadığı için Muhsin Ertuğrul’u seçmiş...
Arkadaşım ‘AKM gibi büyük salonlar kapalı olduğu sürece bu bilet fiyatları hep yüksek olacak ve bazılarımız hiçbir zaman istediğimiz halde oyunları göremeyeceğiz’ dedi...
İşte bunda yüzde yüz haklıydı...
İstanbul gibi artık gelen festivallerin, sanat etkinliklerinin hızına yetişilemediği bir şehirde hâlâ görkemli bir kültür merkezi yok...
Atatürk Kültür Merkezi 2008’den beri kapalı...
Hâlâ neden kapalı, neden sorun halledilmiyor bilen yok...
İyi oyunlar küçük salonlarda pahalı bilet fiyatlarıyla oynanıyor...
Sanat severler için bundan daha vahim ve acıklı bir tablo olamaz herhalde...
Peki bu çözülebilecek bir sorun mu?
Bana kalırsa hızlı çözülebilecek bir sorun üstelik...
Kültür Bakanlığı bir an önce AKM’yi yenileyecek bütçeyi çıkartıp ihaleyle bunu bir müteahhite verecek ve bir an önce bu işi bitirtecek...
İstanbul’un göbeğindeki AKM gibi önemli bir kültür merkezi nasıl çözülemez sorun haline geliyor ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi kendisini nasıl hâlâ başarılı buluyor ya da hükümet hâlâ nasıl yaptığı ‘eser’lerle övünüyor anlamak mümkün değil...
‘Manyak hindi yaparım’
CEO-Life dergisini karıştırıyordum geçen gün.
CEO’ların evdeki hayatı diye bir dosya hazırlamışlar.
Merakla okumaya başladım...
Gerçekten hobi olarak ilginç seçimleri olan yöneticiler var aralarında.
İş Bankası yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince’nin arı tutkusu gibi...
Kavacık’ta bir bahçede kovanları var ve onların tüm bakımını kendisi yapıyormuş.
Ya da Ali Sabancı’nın yemek yapma tutkusu gibi.
Evlerinde 5 tane mutfak varmış.
İnsan bu tam ne demek anlamıyor doğrusu.
Ama bana asıl ilginç gelen, Ali Sabancı’nın konuşma tarzı oldu.
‘Manyak pirzola yerim’
‘Manyak hindi yaparım’
Röportajı okurken bunlara rastladıkça gayri ihtiyari yüzümü buruşturduğumu itiraf etmeliyim...
Bu soru cesaret istiyor ama ya cevabı...
Pazartesi günü müzik yazarı Tolga Akyıldız ilgi çekici bir soru sormuş:
Mazhar Alanson bir süredir iyi şarkı yazamıyor? Neden?
Genelde Sezen Aksu, Mazhar Alanson gibi büyüklüğü tartışmaya açık olmayan sanatçılar için bu tip sorular akla gelse bile nedense kimse sormaz...Bu pek dile gelmez...
O yüzden başlığı görünce ilgiyle okudum bu cesareti...
Tolga ‘Türkiye’nin başına gelmiş en iyi şarkı yazarlarından Mazhar Alanson, bir süredir iyi şarkı yazamıyor çünkü kendini taklit ediyor. Bir aşk şarkısını aşık değilken yazmaya kalkarsan işin zor’ demiş.
Tolga’dan daha iyi bilemem kuşkusuz müziği, belki gerçekten Mazhar Alanson bir süredir iyi şarkı yazamıyordur ama ‘kendini taklit ediyor ve bir aşk şarkısını aşık değilken yazmaya kalkarsan işin zor’ cümleleri aklıma takıldı...
Sorunun cesaretinden etkilenmeme rağmen cevaptaki cesaret beni tedirgin etti.
Tolga sanki müzikle ilgisi olmayan bir yerde cevabı aramış gibi...
Çünkü ‘kendini taklit etmek’ yanlış bir ifade diye düşünüyorum...
Her müzisyenin kullandığı bir renk vardır, şarkıları hep o rengi taşır öyle değil mi?
MFÖ şarkıları MFÖ şarkılarına benzer...
Aşk konusuna gelirsek....
Sanırım orası bizi hiç ilgilendirmiyor...